Beslenme alışkanlıkları ve vücudun belirli organlarında kanser görülmesi arasındaki ilişkiler araştırılarak kanserin oluşumunda beslenmenin etkisi ortaya konmaktadır. Bazı kanserlerde beslenmenin etkisi açıkça görülmektedir. Bazı yemek pişirme yöntemlerinde, besinlerde kanser yapıcı maddelerin oluşmasına yol açtığı bilinmektedir. Yağlar ısı veya hava ile okside oldukları için dikkatli olunmalıdır. İşlenmiş besinlerde kullanılan katkı maddelerinin bazılarının kanser yapıcı etkisi bulunmaktadır. Renginin güzelleşmesi amacı ile etten yapılan yiyeceklerde kullanılan nitrat ve nitritlerin de kanser yapıcı etkisi vardır. Ayrıca yiyeceklere karışabilen böcek ilaçları pestisitler gibi maddeler ve kimyasal maddeler de kanser oluşumunda etkilidir. Beslenme Önerileri: Diyet her yönden dengeli olmalıdır. Yeterli posa alımı ile birlikte yeterli sebze meyve tüketilmelidir. Diyeti oluşturan besinler, küf gibi toksik maddelerden arındırılmalıdır. Zararlılardan korunmak için kullanılan tarım ilaçlarının kalıntılarını temizlemek amacıyla besinlerin tüketilmeden önce güzelce temizlendiğinden emin olunmalıdır. İşlenmiş yiyeceklerin tüketimi mümkün olduğunca sınırlandırılmalı, satın alınırken paketi iyice incelemeli ve içerisinde neler bulunduğuna bakılmalıdır. Besinlere eklenen bazı kimyasal maddelerin zararı yıllar sonra ortaya çıkabilmektedir. Besinler, bozulmadan kullanılmalıdır. Tekrar tekrar kızdırılan yağlar besin değeri kaybına yol açarken zararlı maddelerin oluşumuna da zemin hazırlamaktadır. Kanser oluşturan nedenler içinde, çevresel nedenler ve genetik nedenler sayılabilir. Sigara, tüketilen besinler, şişmanlık, hormonlar, virüsler, fiziksel ve kimyasal ajanlar, çevresel nedenler arasında gösterilebilir. Farklı kaynaklara göre kanserin beslenmeyle ilişkisi 10-70 arasında değişip, ortalama 35’tir. Yetersiz ve dengesiz beslenen insanlarda ve yeterince hareket etmeyen, şişman olan bireylerde kanser riski artmaktadır. Fazla yağlı besinlerin tüketimi sonucunda kolon, uterus, prostat kanserine yakalanma riski artmaktadır. Fiziksel aktivitesi yetersiz ve kilosu fazla olan bireylerde ise meme, kolon, özofagus, böbrek ve uterus kanseri riski artmaktadır . Yapılan analiz sonucunda fruktozun pankreas kanseri riskini artırdığı gözlenmiştir. Özellikle kilo fazlası olanların şeker alımına dikkat etmesi gerekmektedir. Akdeniz ülkelerinde yapılan çalışmalara göre; rafine edilmiş unların kullanımı mide, kalın bağırsak, meme, üst sindirim sistemi ve tiroid kanser riskini arttırmaktadır. Yeterli posa tüketimi kabızlığı önleyerek bağırsakların düzenli olarak çalışmasını sağlamakta ve kolon kanseri oluşma riskini azaltmaktadır. Sebze, meyve, kepeği ayrılmamış tahıl ve kuru baklagiller yeterli miktarda tüketilmelidir. Antosiyaninlerin de kolon kanser hücrelerinin büyümesini engellediği görülmüştür. Sonuç olarak, kanser riskini artırıcı birçok faktör vardır. Yapılan çalışmalarda beslenmenin kanser riski oluşturmada önemli olduğu belirtilmiştir. Kanserde tıbbi beslenme tedavisinin kanser hızını etkilediği bir gerçektir. Kanser gibi bağışıklık sistemi zayıflamış hastalara nötropenik diyet önerilmektedir. Nötropenik diyet, tüketilen yiyeceklerde bulunan mikroorganizmaların sayılarının azaltılmasına yardımcı olmak için uygulan bir beslenme şeklidir. Nötropenik hastalarda hijyen kurallarına uymak çok önemlidir.   Nötropenik Diyet İlkeleri: Paketli ürünler paketi açılmadan yıkanmalıdır. Paketi açılıp biraz kullanılmış ürünler tekrar kullanılmak için saklanmamalıdır. (Tek kullanımlık) Pişirilen yemekler tek tüketimlik pişirilmeli. Satın alınan yiyeceklerin son kullanma tarihleri kontrol edilmelidir. İçeriğinden emin olunmayan hiçbir yiyecek alınmamalıdır. Yiyecekleri kullanmadan önce ve sonra eller yıkanmalı. Ayrıca tüm yüzeyler ve kaplar yıkanmalıdır. Yiyeceklerin üzerinde yazan ısıda saklanmalarına özen gösterilmeli. Açıkta satılan yiyeceklerden kaçınılmalı, paketli temiz içerikli ürünler alınmalı. Meyve sebzelerin kabukları soyulmalı. Nötrofil sayısına göre gerekli durumlarda yemekler pişirildikten sonra düdüklüden geçirilmelidir.