kuşkusuz Kütahya’dır. İlimiz ve yakın çevresinde Kuvayı Milliye direnişi örgütlenmiş, İnönü Muharebeleri yaşanmıştır. Fakat hiç şüphesiz bölgemizde yaşanan Kütahya-Eskişehir Muharebeleri ve sonrasında gerçekleşen Yunan işgali sırasında Kütahya’mız Milli Mücadele yıllarındaki en acı veren günlerini yaşamıştır. İlimizin çeşitli bölgelerinde o günlerden kalma izlere ve o günleri hatırlatan anıtlara rastlamak mümkündür. Başka bir deyişle Kütahya denildiği zaman, şu anda üzerinde bulunduğumuz toprakların;
”Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı,
Düşün altındaki binlerce şehit yatanı”,
mısralarını hatırlatan bir coğrafya olduğunu unutmamak gerekir.
Kütahya – Eskişehir Muharebeleri öncesinde İnönü Muharebeleri’nde Yunanlılara karşı kazanılan üst üste zaferler Türk tarafının moral değerlerini arttırmıştır. Ancak Yunanlılar İngiliz ve Fransız ağabeylerine İnönü saldırılarında keşif hareketlerinde bulunduklarını asıl saldırıyı henüz yapmadıklarını belirtmişlerdir. Bu sözlere katılan ve Yunanlıların Türk ordusunu yeneceğini düşünen İngiltere Başbakanı Lloyd George’un da etkisiyle İngiliz silah ve parasıyla desteklenen Yunan ordusu İnönü Muharebeleri’nin ardından geçen üç aylık sürede büyük bir seferberlikle birlikte hazırlıklarını tamamladı. 18 – 45 yaş arasındaki tüm erkekler silah altına çağırılırken, Anadolu’daki Rumlardan da çok sayıda asker alımı yapan Yunanlılar on bir tümen ve bir süvari tugayından oluşan bir güç toplamayı başarmışlardı. 110.000 kişiye karşılık gelen bu kuvvet top sayısı ve makineli tüfek sayısı bakımından da Türk kuvvetlerinden üstün konumdaydı.
Yunanlılar bu durumdayken Türk ordusu da kendi hazırlıklarını tamamlama gayretindeydi. İnönü Muharebeleri’nin ardından geri çekilen Yunan ordusu ilimiz sınırlarında takip edilmiş ancak Aslıhanlar ve Dumlupınar çevresinde gerçekleşen çarpışmalarda istenilen başarılar elde edilememişti. Bu andan itibaren cephede yeni düzenlemeler yapılmış, cephe komutanlığı tamamen İsmet Paşa’ya bırakılırken asker sayımız da artırılmaya çalışılmıştır. Ancak tüm çabalara rağmen Yunan kuvvetleri saldırıya geçtiğinde asker sayısı ve donanım açısından bakıldığında kuvvetlerimiz hala Yunanlıların gerisinde kalmıştır.
YUMRUÇAL TEPE /NASUHÇAL TEPE BÖLGESİNDE YARILAN TÜRK CEPHESİ
Kütahya - Eskişehir Savaşı Sakarya Meydan Muharebesi ile doğrudan bağlantılı gözükmekle birlikte, düzenli ordunun aldığı ilk ağır yenilgidir. Yunan ordusu, 8 Temmuz’dan itibaren Bursa-İnönü-Eskişehir; Bursa-Tavşanlı-Kütahya ve Uşak-Dumlupınar-Seyitgazi doğrultularında ileri harekâta geçerek, 10 Temmuz 1921’de Türk mevzilerine karşı genel taarruza başlamış ve çatışmalar 24 Temmuz tarihine kadar devam etmiştir. Bu esnada Yunan ordusu Türk savunmasının güçlü olduğu kuzey bölgesinde, yani Eskişehir ve Kütahya çevresindeki Türk birliklerini sabit tutmak, Türk kuvvetlerinin daha zayıf ve savunma hattının henüz oturmadığı Uşak – Afyon hattından cepheyi yarmak amacını gütmüşlerdir.
Çarpışmalar sırasında Kütahya ilimizde bulunan bugünkü İhsaniye Köyü ve Çavuş Çiftliği Köyü yakınlarındaki Yumruçal Tepe ve Nasuhçal Tepe bölgesinin savunması Yarbay Nazım Bey’in 4. Tümen’ine verilmişti. Bölgede bulunan ve savunmayı düzenlemeye çalışan Yarbay Nazım hazırlıkları kontrol ederken Çavuş Çiftliği köyü yakınlarındaki stratejik bir tepede önlem alınmadığını gördü. Tam bu sırada bölgeye sızmış olan Yunan birliklerinin açtığı ateşle birlikte 4. Tümen’in komuta kadrosu savaş dışı kaldı. Bölgede artan Yunan baskısı ile birlikte İnönü önlerinden Afyon’a doğru uzanan Türk savunma hattı yarılma ve kuşatılma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Böyle bir kuşatılma birliklerimizin büyük bir kısmının toplandığı Eskişehir ve Kütahya bölgesinde yok edilmesi anlamına gelebilirdi. 18 Temmuz’da Eskişehir’e gelen ve durumu yakından inceleyen Mustafa Kemal Paşa oldukça kritik bir karara imza atarak ordumuzun Sakarya Irmağı’nın doğusuna çekilme emrini verdi.
|
||
|
Daha henüz oturmamış, şekillenmemiş, ama kendisini bir savaşın içerisinde bulmuş düzenli ordunun bu ilk yenilgisi vatan topraklarının bir bölümünü kısa bir süre de olsa da düşmana bıraktığımız bir sonucu doğurmuştur. Kütahya şehrinin etrafında cereyan eden ve şehri adeta bir çember içerisine alan bu muharebeler 17 Temmuz 1921 tarihinde kentin Yunan işgaline girmesine yol açmıştır. Yeni kurulmakta olan düzenli ordunun kendisini toplamasına bile fırsat bulmadan gerçekleşen bu savaşta 121 subayımız, 1522 erimiz şehit olmuş, 267 subay, 4717 erimiz yaralanmış, 54 subay ve 320 erimiz esir olmuş, toplam 6978 vatan evladı kaybedilmiştir. Birçok kaynakta asker kaçaklarına vurgu yapılsa da düzensiz geri çekilmenin neden olduğu bir dağınıklık içinde umutların iyice azaldığı, inanılmaz zorlukların yaşandığı ve nihayet Gazi Mustafa Kemal Paşanın askerlik görevine TBMM kararıyla Başkomutan olarak dönmesi neticesinde Sakarya Zaferi’ne kadar uzanan bu süreçte yaşananlar hiç şüphesiz Milli Mücadelemizin en bunalımlı dönemlerinden birini oluşturur.
|