Güzel Türkçemizde öyle güzel deyimler var ki çok ilginç, çok yerinde ve çok anlamlı. Tabi ki yılların deneyimi, yıllarca yaşayan insanlarımızın birikiminin günümüze ulaşmış cevherleri. İşte bunlardan biri olan değim ile bu değime uygun yaşanmış olayları sizinle paylaşacağım bu haftaki yazımda. Lafı Gediğine Koymak.
Türkçe sözlükte “Zekice bir hareketle gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söylemek” olarak tanımlanıyor bu değim. Kimilerine göre hiciv yapma gibi görülüyor, kimilerine göre de konuşmalarda üste çıkmak gibi görülüyor. Kimilerince sanat kabul ediliyor, kimilerince de patavatsızlık olarak değerlendirilebiliyor.
Siz ne gibi görürsünüz bilmem ama örnekleri ile birlikte değerlendirildiğinde dilimizin ve yaşantımızın çok gerekli ve kullanılan bir söz söyleme yöntemi bence. İşte Lafın gediğine konduğu ülkemiz ve dünya uygulamaları;
Bir toplantıda, bir genç Milli Şair Mehmet Akif’i küçük düşürmek ister ve “Affedersiniz, siz veteriner misiniz?” diye bir soru yöneltir. Mehmet Akif hiç istifini bozmadan “Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?” şeklinde gence cevap verir.
Yavuz Sultan Selim Han, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz Sultan Selim ona “Sen sır saklamayı bilir misin?” diye sormuş. Vezir “Evet hünkarım, bilirim.” dediğinde, Yavuz Sultan Selim Han da ona; “İyi, ben de bilirim” diyerek vezirine güzel bir mesaj vermiş.
Suriyeli bir gazeteci Necip Fazıl'a sorar; “Osmanlı bizi niye yıllarca sömürdü?” Üstad cevabı yapıştırır: “Osmanlı sizi sömürmüş olsaydı bu soruyu bana Fransızca olarak değil, Türkçe sorardın...”
Şeyh Şamil'e esareti sırasında Rus çarı tarafından mükemmel bir ziyafet verilir. Şeyh Şamil'in iştahlı bir şekilde yemek yediğini gören Rus çarı yanındakilere: "Korkarım bu dağlı, birazdan bizi de yer" diye söylenir. Şeyh Şamil bunu duyunca Çar’a döner ve şöyle der: "Korkmayın, dinimizde domuz eti yemek haramdır"
Sadece bizde mi? Tabi ki değil dünyada da bir çok örneği var;
Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile’ye hasımlarından biri; “Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?” diye sormuş. Galile de adama cevap olarak; “Doğru, benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?” der.
Meşhur bir filozofa; “Servet ayaklarınızın altında olduğu hâlde neden bu kadar fakirsiniz?’ diye sorulduğunda cevabı ibretliktir; ‘Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan…”
İngiliz devlet adamı Winston Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, Churchill’e kızgın kızgın şöyle seslenir; “Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım” Churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır “Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim.”
Napolyon’a; “Sen bu boyla ata bininceye kadar savaş biter” denir. Napolyon da “Aslında, savaş ben ata bindiğimde başlar” der...
ABD’li gazeteciler 11 Eylül’ü kastederek Muhammed Ali’ye sorar: “Bu saldırıları gerçekleştirenlerle aynı dine mensup olmaktan utanmıyor musunuz?” Muhammed Ali cevaplar: “Peki siz Hitler’le aynı dine mensup olmaktan utanıyor musunuz?”
Evet sevgili dostlar değimler hayatımızın bir parçası. Lafı gediğine koymakta bunlardan birisi. Bazen bilerek boşluk bırakılır bazen de bilmeden söylenen bir söz ile ters köşeye yatırılmaya neden olunabilmektedir. Her nasıl olursa olsun, kırmadan, dökmeden ve incitmeden lafı gediğine koymak genellikle iyi bir espri kaynağı olacaktır. Hepinize iyi haftalar…