Şu Türkçemiz çok zengin, insanımız da çok zeki. İkisi bir araya gelince çok ilginç deyimler çıkıyor ortaya. Bu haftaki yazımda bu deyimlerden birinden bahsedeceğim. Dilin altındaki baklayı çıkarmak. Baklavayı seversiniz, hele birde iyi yapılmış, cevizi veya antepfıstığı bol olursa çok daha seversiniz. Ancak konumuz baklava değil bakla. Yemeği ve turşusu yapılan çok da sevimli tadı olamayan bir bitki. Zaman zaman dilin altından çıkar bu bakla, zaman zaman da zorlamak lazım çıkması için.
İlginç siyasi gelişmelerin çok hızlandığı şu günlerde ana muhalefet partisi genel başkanı ağzındaki baklayı çıkardı. Hem de hiç zorlamadan. Sanırım dilinin altına da gizlememiş. Kazanamayacağından emin olduğu için Cumhurbaşkanlığı ile alay etmekte, dolayısıyla ona oy veren milyonlarca kişiyi hiçe saymaya başladı. Kedinin ulaşamadığı ciğeri misali ulaşamadığı için Kılıçtaroğlu’nun “sözde cumhurbaşkanı” deyinin ağzından çıkarıverdi.
Baklayı açıklamadan önce ana muhalefet partisinin yaptıkları hakkında birkaç söz söylemek istiyorum. Dikkat ederseniz ana muhalefet partisi Erdoğan gitsin de ne olursa olsun siyaseti izliyor. Bunun için ülkemizin hayrına olmayanlar da dahil her türlü yolu deniyor. Asli siyasi amacı uyuşmayan partiler ile ortak hareket ediyor, Terörün temsilciliğini yapan, terörü destekleyen partiler ile ittifak yapıyor. Bu amaç için dış ülkelerden medet umuyor, destek beklentisine giriyor.
Daha da önemlisi ve vahimi darbe söylemlerinin gündeme gelmesini teşvik ediyor. Demokrasinin en büyük tehlikesi, en büyük engeli olan darbe ile iktidar olabileceği hayalinde bizim ana muhalefetimiz.
Gelelim ağızdan çıkan baklaya. Aslında bu bakla yukarıdaki yapılan mantıksızlıkların açıklaması bir bakıma. Türkiye’ de iktidar olamayacağından emin olan ana muhalefet parti lideri partisinde iktidar olmayı seçeti. Ülkemizde kendisinin iktidar olmasının imkansız olduğunu anladı ve partisinde bari iktidar olayım diyerek, çalışmak yerine konuşmayı, bir şeyler yapmak yerine sadece eleştirmeyi seçiyor.
Bu uğurda; dini konularda, Cumhurbaşkanı ile ilgili konularda gündem yaratmayı amaçlayan keskin çıkışlar yapıyor. Siyasi gündemler yaratarak kendi başarısızlığını gizlemeye çalışıyor. Genel başkan olduğu günden beri girdiği tüm seçimleri kaybetmiş, en çok oy aldığı seçimde dahi iktidar partisinin yarısı kadar oy alabilmiş bir genel başkan kendi seçmenin bunu sorgulamasını önlemek için okları başka yöne çekmeye çalışıyor. Bu konudaki izlediği zeki politikadan dolayı hakkını yememek lazım.
Aslına bakarsanız Cumhurbaşkanlığına aday olma cesaretini gösteremeyerek bu gerçeği kabullenmişti. Zira toplumumuz oyunu daha çok genel başkana göre verir. Bir partinin genel başkanı cumhurbaşkanlığına aday olacak cesareti gösteremiyorsa, Türkiye’yi yönetecek olan makamın gereklerini kendinde bulamıyorsa nasıl yönetime talip olabilir? Halktan iktidar olmak için ne yüzle oy isteyebilir? Ben muhalefet olmak istiyorum bana oy verin mi der?
Evet sevgili dostlar; bakla, baharın müjdecisi bir sebze imiş. Bakla tezgâhlara düştü mü anlayın ki soğuk geçen o kış günleri yavaş yavaş geride kalmaya başlamıştır. Kılıçtaroğlu’ nun ağzından çıkan bakla da birçok iyiliklerin, güzel günlerin ve ülkemiz için hayırların da habercisi gibi görülüyor. Kim ne derse desin Kılıçtaroğlu işi biliyor, haddini biliyor, işini biliyor. Her ne kadar bazen ağzını bozsa da, gaflar yapsa da, çirkefleşse, iftiracı olsa da kendi kapasitesini biliyor. Keşke bu durumdan bazı CHP fanatiklerinin de farkında olsalar. Hepinize iyi haftalar...