Son günlerde çok, yanlış ve kasıtlı kullanılan söylemlerler ile karşılaşıyoruz. Ukrayna da meydana gelen savaştan etkilenen mültecilerin değerlendirmesini yapan batı basını aynı nedenlerle ülkelerinden göçmek zorunda kalan Suriyeli, Afganistanlı çoğu Müslüman diğer mültecileri küçümseyen açıklamalarda bulunuyorlar. Bu tür davranışlar şiddetle kınanması gereken söylem ve eylemler.
Unutulmamalı ki; hepimiz insanız her insan bedenen ve ruhen birbirinden farklıdır. Bu tarz toptancı genellemeci sözler insanları kutuplaştırmaya ötekileştirmeye dine düşman etmeye yönelik sözlerdir. Bu söylemi ancak Vizyonu DAR, izanı DAR, Gerçekleri görmesi DAR, İlmi DAR, İrfanı DAR insanlar söyleyebilir.
Unutulmamalı ki; O sözde basın mensuplarının aşağıladığı, hakir gördüğü Suriyeli, Afganistanlı mültecilerin göç sebebi mensubu oldukları ülkelerdir. Mensubu bulunduğu ülkelerin sömürge emelleri uğruna o bölgelerde savaşlar çıkarılmakta, etnik ayrılık, mezhep farklılığı gibi benzer konuları kullanarak, silah yardımı ile iç savaşların çıkmasına neden olduğu için o insanlar ülkelerinden göç ediyorlar.
Bu yüzden unutulmamalıdır ki; Ukraynalı mülteci ne ise, savaşlar nedeniyle ülkelerinden ayrılmak zorunda bırakılan diğer ülke ve dine mensup mültecilerde aynıdır. Aynı muameleyi görmelidirler. Ancak sözde medeniyet timsali, insan hakları savunucusu batı ülkelerinin hemen hemen hepsinde gördüğümüz uygulamalar doğru olmayan uygulamalar.
Bu aşamada İslam aleminin bir öz eleştiri yapmasında fayda var. Elimizi vicdana koyup biraz hatta daha da fazla düşünelim. İslam dini insan hayatına en çok önem veren din. Kurana göre insan “Eşrefi Mahlukat” yaratılanların en şereflisi olarak tanımlanmakta. Öyle ki insan öldürenin cezasını ''Kısas da sizin için hayat vardır.'' ayeti kerimesi ile belirlemiş bir din. İnsan öldürmeyi büyük günahlardan saymış ve tüm insanları öldürmek gibi kabul etmiş. Bilgisizce, cahilce ve maşa olarak kullanılma ile böyle bir dini terör ile birlikte söylemeye, terör kaynağı gibi göstermeye sebep olunmaktadır.
Tabi ki bu söylşemin çok yanlış bir yakıştırma olduğunu kabul etmek gerekir. İslam’ı terör ile telaffuz edenlerin şu soruları sormaları lazım kendilerine; Orta Doğu'da ki yada, iç karışıklıklar yaşanan Müslüman ağırlıklı ülkelerdeki, terör örgütlerini ve dahi dünyanın diğer bölgelerinde ki terör örgütlerini kuran kim? Bunlara silah satan veya silah veren kim? Bu satılan silahlar kimin ekonomisini düzlüğe çıkartıyor? Bunların yaptıkları terörist eylemlerden yararlanan kim? Bu örgütler kimlerin büyüme, hükmetme, sömürme ve yer altı kaynaklarının ele geçirilmesi planlarına hizmet ediyor? On binlerce KM uzaklıktaki ülkelerin oralarda ne işi var?
Değerli dostlar; İslam’ın kuruluşundan beri Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar arasında daha çok topraklara hükmetme mücadelesi, savaşı hep olmuş. Tarih bunun örnekleri ile dolu. Günümüzde de devam etmekte bu mücadele, bu savaş. Ancak savaşın şekli değişti. Artık savaş meydanlarında silahla olmuyor. Günümüzde bu mücadele terör örgütü kullanılarak yapılıyor. Terörist maşası ile yapılıyor. Tıpkı Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de Yenizelanda’da olduğu gibi. Güneydoğuda uygulandığı gibi. Son olarak Ukrayna da yaşanmakta olduğu gibi
Son yaşananlar bir kere daha gösterdi ki ülkelerin dünya üzerindeki gizli emelleri uğruna insanlıkla, insan hakları ile, adaletle kısacası mantıklı hiçbir kavramla izahı mümkün olmayan eylemleri bulunuyor. Bu gerçekleri sözde desteklemek, sözde yaptırım yapmak, kınamak, laf salatası yapmak, ile bir şeyler yapıyor görünmek suretiyle gizlemeye çalıştıklarını üzülerek tespit ediyoruz hep birlikte.
Sevgili dostlar terör ve katliam sadece kınanmaz. Savaşın, istilanın savunulacak hiçbir yönü olamaz. Tüm dünya ülkelerinin katılımı ile üzerine gidilir, gerek yapanlar, gerek teşvik edenler,emir verenler,yardım edenler, gerekse her ne şekilde olursa olsun destek olanlar en kısa zamanda ve en ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır. Destek olanları, planlayıp talimat verenleri bulmak çok kolay. Birleşmiş milletlerde buna yönelik bir karar alınsın bakalım kimler veto edecek. Tabi bunun uygulanmasının imkansız olduğunu sizler kadar ben de biliyorum. Sürekli terörizmden zarar görenler olmaktan kurtulmanın tek çaresi İslam aleminin birlik olması, elindeki imkanları akılcı kullanması ve oyuna gelmemeleridir. Gerçek İslam’ın yaşanması, İslam’ın değer verdiği insanın yüceltilmesi için hep birlikte hareket etmeleridir. Bu yüzden biraz güçlenenin gücünü terör ile mücadelede kullanması sağlanmakta. Hepinize iyi haftalar…