En ahlaklı toplum bizdik. Çünkü “ Devletin işini yaparken devletin mumunu yakan. Kendi işine bakarken kendi mumunu yakan.” yöneticilerimiz vardı.
“Komşumuz açken tok yatan bizden değildir” anlayışı, “ bir insan öldürmenin tüm insanları öldürmek olduğu” “Kul hakkının çok büyük günah olduğu” ilahi emirleri olan bir dinin mensubuyuz.
“Fatih Sultan Mehmet, tebdil-i kıyafet pazara çıktığında esnafın birinden bir şey satın alıp esnaftan ikinci bir şey isteyince, adam, Sultan’ı komşusuna gönderen ataların devamı bir milletiz.
“Ömer İbn Abdülaziz döneminde toplanan zekatı dağıtılacak fakir bulunamamış da halifenin ümmetin borçlularına dağıtılmasını buyurduğu İslam Ekonomisi yaşamış bir ümmetin devamıyız.
Gelin bu gün bu konular ile ilgili bir öz eleştiri yapalım mı? Böyle büyük anlayışa sahip atalarımıza, layık olabiliyor muyuz? Temel düsturu insan, insan hakkı ve iyi insan olma olan dinimize uygun yaşıyor muyuz?
Nerdee… dediğinizi duyar gibiyim. Bence de, şimdi kapı komşumuzu tanımaz hale geldik. Fatih Hanı komşusuna gönderen esnafa en iyi deyimle ‘saf’ deriz. Kötü ihtimalle ‘keriz’ deriz. Ya da bu anlatıma hiç inanmayız. Sınavlarda kopya çekmeyen öğrenciye ne gözle baktığımız malum.
Anadolu’muzda ‘zekat keçisi’ diye keçilerin en zayıfına, en çelimsizine deniyor.
Ya terör, insan katliamına ne demeli? Nerede bir terör olayı olsa, nerede canlı bomba patlatılsa, nerede iç savaş çıksa arkasında İslami bir terör örgütü veya İslam ülkesi çıkıyor.
Birçok kimse, hayaller dünyasından çıkıp katı ve acımasız gerçeklerle yüz yüze geldikten sonra hem bireysel olarak hem de toplu olarak nerelerde yanlış yaptığımızı, nasıl bu hale geldiğimizi sorguluyor.
Bu tür sorgulamalar, nefis muhasebeleri, özeleştiriler, dost meclislerinde yapılıyor , kendi aralarında konuşuluyor. Elbette, bu özeleştiriler insanlara mutluluk vermez. Ama hayatın bu günkü gerçeği. Bu tespitleri kendimizi test için kullanmak gerekir. Hepimizin bu yanlışlıklarda küçük de olsa payı yok mu? Hepimiz yukarıda saydıklarım uygunsuzlukları ve bunlara benzer haksızlıkların içinde bulunmadık mı? Bu soruların cevabını merak etmiyorum zira biliyorum.
Değerli dostlar insan düzelmedikten sonra toplumlar düzelmez. İnsanlar insanca yaşamadıktan sonra yöneticilerden adil olmaları bekleyemez. Hiçbir yanlışın bahanesi başkalarının yaptığı yanlışlıklar olamaz. Bir toplumu oluşturan bireyler iyi insan olursa, haddini bilir başkalarının haklarına saygı gösterirse, yapılan yanlışların yanına kalmadığı, çok kısa sürede tecelli eden adalet sistemi varsa o toplum insanca yaşanan bir toplum olacaktır. Hayal ve çok zor olmayan bu ortamın oluşturulması için hepimizin çabası gerekir. Ama toplumun hepsinin, tüm tarafların. Hepinize iyi haftalar…