Muttalip KORKMAZ - Bana Göre
Köşe Yazarı
Muttalip KORKMAZ - Bana Göre
 

Önderler ve Milletlerin Mutluluğu

Milletler gam ve keder içinde yaşamamalı, kin, nefret tohumları ile zehirlenmemeli, savaş, acı ve katliamları bilmemelidir. Yönetenlerin en temel görevi, yaşamı neşe ve sevinçle karşılamak hususunda milletlerine yol göstermektir. Yaşam hakkında filozofların ne dediklerini anlamak istersek; bir kısmı her şeyi kara gördüğünü,  "Madem ki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki geçici ömür esnasında neşe ve mutluluğa yer bulunamaz!" diye yorumladıklarını görüyoruz.   Bu teze karşı olanlarında ; "Madem ki sonu nasıl olsa sıfırdır, bari yaşadığımız sürece şen ve neşeli olalım." Görüşündeler. Her iki görüşünde haklı olduğu yönler yok değil. Ben ikinci yaşam görüşüne daha yakınım. Fakat şu kayıtlar içinde: kendisi için düşündüğü neşeli, huzurlu yaşamı tüm insanlık için de istemeli, bunun için çalışmalıdır. "Dünyanın filân yerinde bir rahatsızlık varsa bana ne?" demek yanlıştır. Zira günümüzde dünya çok küçüldü, dünyanın en ücra köşesindeki bir huzursuzluktan tüm dünya etkilene bilmekte, hatta bu huzursuzluklar büyüyerek o toplumlara kadar büyüyebilmekte. Böyle bir rahatsızlık varsa, tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla ilgilenmeliyiz. Olay ne kadar uzak olursa olsun bu esastan şaşmamak gerekir. İşte bu düşünüş, insanları, milletleri ve hükümetleri bencillikten kurtarır.   Bu konuda diğer önemli bir gerçekte kişinin, yaşadıkça memnun ve mesut olması için gereken şey, sadece kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Akıllı bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir. Yaşamda tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek kuşakların şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir. Bir insan böyle hareket ederken, "Benden sonra gelecekler acaba böyle bir ruhla çalıştığımı fark edecekler mi? diye bile düşünmemelidir. Hatta en mutlu olanlar, hizmetlerinin bütün kuşaklarca gizli kalmasını tercih edecek karakterde bulunanlardır. Ancak kendilerinden sonrakileri düşünebilenler, milletlerini yaşamak ve ilerlemek imkânlarına eriştirirler. Kendi gidince ilerleme ve hareket durur zannetmek bir dalgınlıktır. Günümüzde bütün dünya milletleri aşağı yukarı akraba olmuşlardır ve olmakla meşguldürler. Bu itibarla bazı yöneticilerin zalimce hareket etmelerine, masum insanları katletmelerine, hak, adalet, insanlık ve ahlak ile uyuşmayan eylem ve söylemlerine akıl erdirmek mümkün değil. İbadet haneleri, hasta haneleri, okulları bombalamak, masum yaşlı, kadın, ve çocukları katletmek dünyanın hiçbir kanun, adalet ve vicdanına sığmaz. Tüm bunların hiçbir haklı sebebi olamaz. Tüm bu yapılanlara destek vermek, söylem olarak dahi olsa karşı çıkmamak da yapanlar ile aynı safta olmaktır. Son olaylar gösteriyor ki dünyamızın en önemli sorunu tek kutuplu bir dünya olarak kalması, tek süper güç kalması ve bu gücün yaptığı haksızlıklar adaletsizlikler ses çıkarılamamasıdır.  Bu uğurda diğer ülkelerin bir araya gelerek insanlığın yanında ortak hareket etme cesaretini gösterememesidir. Hal böyle olunca da adalet güçlü tarafından ortadan kaldırılmış, katliamlar insanlık dışı zulümler olmaktadır. Unutmayalım ki; bu insanlar belki iyi bir yatak satın alabiliyorlar ama, huzurlu bir uykuyu satın alamazlar….Belki en pahalı güzel bir ev satın alabilirler ama, mutlu bir yuvayı satın alamazlar. Bu yaptıklarının karşılığını mutlaka görecekler hesabını vereceklerdir. Hepinize iyi haftalar…
Ekleme Tarihi: 06 Kasım 2023 - Pazartesi
Muttalip KORKMAZ - Bana Göre

Önderler ve Milletlerin Mutluluğu

Milletler gam ve keder içinde yaşamamalı, kin, nefret tohumları ile zehirlenmemeli, savaş, acı ve katliamları bilmemelidir. Yönetenlerin en temel görevi, yaşamı neşe ve sevinçle karşılamak hususunda milletlerine yol göstermektir.

Yaşam hakkında filozofların ne dediklerini anlamak istersek; bir kısmı her şeyi kara gördüğünü,  "Madem ki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki geçici ömür esnasında neşe ve mutluluğa yer bulunamaz!" diye yorumladıklarını görüyoruz.  

Bu teze karşı olanlarında ; "Madem ki sonu nasıl olsa sıfırdır, bari yaşadığımız sürece şen ve neşeli olalım." Görüşündeler.

Her iki görüşünde haklı olduğu yönler yok değil. Ben ikinci yaşam görüşüne daha yakınım. Fakat şu kayıtlar içinde: kendisi için düşündüğü neşeli, huzurlu yaşamı tüm insanlık için de istemeli, bunun için çalışmalıdır.

"Dünyanın filân yerinde bir rahatsızlık varsa bana ne?" demek yanlıştır. Zira günümüzde dünya çok küçüldü, dünyanın en ücra köşesindeki bir huzursuzluktan tüm dünya etkilene bilmekte, hatta bu huzursuzluklar büyüyerek o toplumlara kadar büyüyebilmekte. Böyle bir rahatsızlık varsa, tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla ilgilenmeliyiz. Olay ne kadar uzak olursa olsun bu esastan şaşmamak gerekir. İşte bu düşünüş, insanları, milletleri ve hükümetleri bencillikten kurtarır.

 

Bu konuda diğer önemli bir gerçekte kişinin, yaşadıkça memnun ve mesut olması için gereken şey, sadece kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Akıllı bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir. Yaşamda tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek kuşakların şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir. Bir insan böyle hareket ederken, "Benden sonra gelecekler acaba böyle bir ruhla çalıştığımı fark edecekler mi? diye bile düşünmemelidir. Hatta en mutlu olanlar, hizmetlerinin bütün kuşaklarca gizli kalmasını tercih edecek karakterde bulunanlardır.

Ancak kendilerinden sonrakileri düşünebilenler, milletlerini yaşamak ve ilerlemek imkânlarına eriştirirler. Kendi gidince ilerleme ve hareket durur zannetmek bir dalgınlıktır.

Günümüzde bütün dünya milletleri aşağı yukarı akraba olmuşlardır ve olmakla meşguldürler. Bu itibarla bazı yöneticilerin zalimce hareket etmelerine, masum insanları katletmelerine, hak, adalet, insanlık ve ahlak ile uyuşmayan eylem ve söylemlerine akıl erdirmek mümkün değil. İbadet haneleri, hasta haneleri, okulları bombalamak, masum yaşlı, kadın, ve çocukları katletmek dünyanın hiçbir kanun, adalet ve vicdanına sığmaz. Tüm bunların hiçbir haklı sebebi olamaz.

Tüm bu yapılanlara destek vermek, söylem olarak dahi olsa karşı çıkmamak da yapanlar ile aynı safta olmaktır. Son olaylar gösteriyor ki dünyamızın en önemli sorunu tek kutuplu bir dünya olarak kalması, tek süper güç kalması ve bu gücün yaptığı haksızlıklar adaletsizlikler ses çıkarılamamasıdır.  Bu uğurda diğer ülkelerin bir araya gelerek insanlığın yanında ortak hareket etme cesaretini gösterememesidir. Hal böyle olunca da adalet güçlü tarafından ortadan kaldırılmış, katliamlar insanlık dışı zulümler olmaktadır.

Unutmayalım ki; bu insanlar belki iyi bir yatak satın alabiliyorlar ama, huzurlu bir uykuyu satın alamazlar….Belki en pahalı güzel bir ev satın alabilirler ama, mutlu bir yuvayı satın alamazlar. Bu yaptıklarının karşılığını mutlaka görecekler hesabını vereceklerdir. Hepinize iyi haftalar…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.