Mutluluk yaşamanın temel amaçlarından birisi hatta en önemlisi. İnsan oğlunun hayatı boyunca tüm çabalar mutlu olmak, mutluğu bulmak için. Her kesin ulaşmak istediği, herkesin aradığı bu duygu nerededir? Nasıl ulaşılır, nasıl ede edilir? İnsanlığın ilk çağlarından beri bir çok düşünür bu sorulara cevap aramış, cevap konusunda kafa yormuş, fikir beyan etmiş. Örneğin Konfiçyus’e göre ”Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar. Bazıları da daha alçakta . Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır” Teşbihte hata olmazmış, Yunan Mitolojisine  göre ; bir gün tanrılar bir araya gelmiş ve mutluluğu nasıl saklasalar da insanlık ona erişemese, bulamasa diye tartışıyorlarmış... Dağların tepesi, denizin dibi, güneşe veya aya derken, insanlığın merakı ile tüm buralara ulaşıp mutluluğun bulunacağı konusunda hemfikir olmuşlar ve bu arayışlarına çözüm bulamazken, içlerinden bir tanrı: İnsanın içine saklayalım, oraya bakmayı akıl edemezler demiş... " Sevgili dostlar; mutluluk bazen küçük bir hediye, bazen bir bakış, sıcak candan bir el, çocuğumuzun aldığı diploma vs.  gibi birçok şeyde olabilir. Mutluluk nerede, niçin ve nasıl algılandığına, kişisine, yerine ve zamanına bağlıdır. Ama en önemlisi mutluluk insanın içindedir. İnsanın bakış açısındadır, onu yakalamak istemesindedir. Onu; servet, güç yada güzellikte veya gösteriş, moda, lüks, şan, şöhret yada salt mevki, parada arama yanlışında olanlarımız var. Birde son günlerde  nefsinin esiri olmuş, doyumsuz, her şeyde bir eksik arayan, yapılanlara veya sahip olduklarına bir kulp takmayı amaç edinmiş insanların sayısı oldukça arttır. Özellikle sosyal medyada faaliyet gösteren bu tür insanlar kendilerini mutsuz ve huzursuz ederken topluma da bu kötü virüsü, huzursuzluk nifakını sokma yarışı içindeler. Bu tür insanlar gösterişi severler. kendi istekleri olmayınca hem kendini hem de etrafındakileri rahatsız ederler, vardan yoktan anlamazlar, agresip olurlar, suçlamalar yaparlar, her şeyden şikayet ederler, şükretmezler, kavgacı bir yapıları vardır. huylarını ve karakter yapılarını değiştirmeye çalışmazlar, her şeye bir bahaneleri vardır. Bu insanların toplumu mutsuzluk yaratmak, huzursuz etmek ve karamsar yapmaktan başka faydası olmaz. Onlara itibar etmemeli, muhatap alınarak teşvik edilmemeli. Öyle veya böyle hayatı yaşamak, yaşamı da güzelleştirmek , Ondan tat,keyif almak gerek. Mutluluk bir çabadır, bir uzlaşma kültürüdür, kendine güvendir, bir iç derinliği, iç zenginliği ve iç güzelliğidir. Mutlu olmak için her şeyi oluruna bırakmak yetmiyor, onun için çalışıp emek vermek gerekir. Her şeyini insan kendi üretmek zorundadır. Mutluluk gökten zembille inmediği gibi bize bağışlanmış bir eser de değildir. Yaşamı anlamlandırmak için sevgi almak, sevgi vermek,iyilik düşünmek gerek. Çünkü insanın varlığını, mutluluğunu hissedebileceği ve htirebileceği tek yer yüreğidir. Evet sevgili dostlar ; küçük ve az şeylerle yetinmek, elindekiyle mutlu olmasını bilmektir mutluluk. Beklenti ve isteklerinizi abartmadan sınırlı tutmak, iç ve aile içi huzurun mutluluğu için neden sayılabilir. Hayat bir sınavdır, sahip olmak istediklerinizle değil, elinizdekiyle mutlu ve huzurlu olmanın yollarını öğrenin. Çünkü mutluluk mutlu olmayı arzu eden ve buna gayret edenlerin hakkıdır. Evliliklerde, mutluluk ancak eşlerin bir ömür el ele, yürek yüreğe vermesi ile gerçekleşir. Her iki tarafın bu uğurda fedakarlıklar yapması gerekir. Bir başına kimsenin soluğu buna yetmez... Evliliklerdeki mutsuzlukların başlıca temel nedenleri bence düşüncesizlik, cehalet, hoşgörüsüzlük, saygısızlık, ailede aldığı kültür ve en kötüsü de saçma sapan inatlaşmalardır. Kavgadan, kargaşalardan uzak, hayata gülerek ve gülümseyerek bakabilen, saygı ve sevgi kültürün hüküm sürdüğü insanlarımızın sayısının artması dileği ile hepinize iyi haftalar…