Geçen Hafta haber ajanlarında dış İşeri Bakanımız sayın Mevlüt Çavuşoğlu’ nun Fransız parlamentere verdiği cevabı, hata cevaptan da öteye attığı tokadı büyük bir keyifle izledim. Sosyal medyada da çok ilgi gören bu cevap o kadar haklı, o kadar doyurucu, o kadar yerinde idi ki Fransız söyleyecek bir şey bulamadığı için salonu terk etmek zorunda kaldı. Bu arada Fransız parlamenterin PKK Avrupa sorumlularında Sabri OK ile eskiden birlikte yaşadığı söyleniyor. Düşünüyorum da eskiden yöneticilerimiz tepkilerini hiç bu kadar rahat dile getiremezlerdi. Bir şeylerden korkarlar, çekinirlerdi. Son zamanlarda bu tür dik duruşlar, doğruları ve tepkileri çekinmeden söyleyebilmeler oldukça arttı. Ne dersiniz? Yöneticilerimiz bu gücü nereden alıyor? Kime güvenerek “Dünya Beşten Büyüktür”, “One Minute” diye biliyor, Fransız bilmem nesinin ağzının payını verebiliyor? Bunları düşününce aklıma bir hikaye geldi; Anadolu’nun Timur tarafından istila edildiği dönemdir. Timur o dönemin önemli silahı olarak kullandığı fillerinin bakımını Türk köylülerine yüklemiştir. Her köye bir fil vermişler ve beslenmesini takip ediyorlarmış. Ancak fil o kadar çok yiyormuş ki köylülerin hayvanlarına vereceği yemler yetmez olmuş. Köyün birisi bu duruma itiraz etmek konusunda karar vermişler ancak kimse Timur’a bunu söyleme cesaretini gösteremiyormuş. Zira Timur çok zalim, insafsız olarak anlatılıyormuş. Düşünmüşler taşınmışlar yapsa yapsa bu işi köyün imamının yapabileceğine karar vermişler. Köy imamını yalvar yakar razı etmişler. Köy imamı bir şartla kabul etmiş. Birlikte gidecekler o sözcülük yapacak. Gün ve randevu  ayarlanır imamımız köylüler ile birlikte Timur ile görüşmeye giderler. İmam önde köylüler arkada giderler. Hepsi korku heyecan içindeyken köylüler tam görüşmeye girildiğinde imamın arkasında korkudan kaçarlar ama imam Timur’un karşısına çıkmıştır. Arkasına bakar kimse yok, Şöyle der; “Efendim siz bize beslememiz için bir fil verdiniz. O fil tek başına kalıyor ve huysuzlaşıyor, durgunlaşıyor. Onun yanına bir eş talep etmeye geldim ”…. Evet sevgili dostlar, gerçek güç halkın gücüdür. Sizin lideriniz; en güçlü kuvvetli biri olsun, en hazır cevap birisi olsun, cesur olsun hiç fark etmez arkasında güçlü bir halk olmadığı sürece başarılı olması mümkün değildir. Ülkemizin düşmanlarının çok olduğunu bilen atalarımız “Türkün Türk’ten başka dostu yoktur” demişler. Tarih boyunca bu hep böyle olmuş ve böyle devam edeceği görülüyor. Varlığımızı sürdürmenin, ülkemizin bağımsızlığının devamı, refahımızın artmasının, ekonomimizin gelişmesinin tek çaresi birlik ve beraberlik içinde çalışkan, toplumsal görevlerini yerine getiren iyi insanlar olmamızdır. Bu insanlar seçtiği liderlerin arkasında durduğunda, onları yalnız bırakmadığında güçlenmemiz ve dünyada söz sahibi olmamız, haklarımızı korumamız konusunda çok ileriye gideceğimizden eminim. Bunun en büyük delili, en doğru göstergesi 15 Temmuzda yaşadığımız Hain FETÖ darbe girişiminin başarısız olmasıdır. Dış İşleri bakanımızın yaptığı konuşmadır. Hepinize iyi haftalar….