Muttalip KORKMAZ - Bana Göre
Köşe Yazarı
Muttalip KORKMAZ - Bana Göre
 

Farklılıklarımız Farklı...

Ülkemiz ekonomik olarak büyüyor, gelişiyor. Peki bu gelişmeler yeterli mi? Ülkemizin dış siyasette söz sahibi olması, kukla devlet statüsünden çıkması ekonomik olarak çok iyi konuma gelmesine bağlı. Ekonomik alanda gelişmeler ise ekonomik olayları kuralına göre yapmak, bilinçli hareket etmek ve yaşanmış tecrübelerden yararlanmak suretiyle olacaktır. Biz Ülke insanı olarak tüm bunları yapabiliyor muyuz? Farklılığımız ne? Bu soruların cevabı için bu konuda yapılan bir araştırmadan yararlanalım bu haftaki yazımızda, Tebernüş Kireçci, "Ticaret açısından  Yahudilerle Türklerin farkları" başlıklı analiz yapmış. Bu analizde Ticaret açısından Yahudilerle Türkler karşılaştırılmış ve çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmış. Bu farklılıkların bir bölümünü görelim; Yahudiler 10 liraları varsa en fazla 5 liralık iş yaparlar. 5 lirayı yedekte tutarlar. Türkler ise 10 liraları varsa 100 liralık hatta imkan bulurlarsa 1.000 liralık iş yapmaya kalkarlar. Yahudiler ticareti sermayenin gücüyle yapmaya çalışırlar. Mutlaka yedek akçeleri vardır. Türklerde ise varsa yoksa tüm para ticarethane, şirket veya fabrikadadır. Yedek akçe sermayenin onda biri kadar bile yoktur. Bu durum işletmelerin en küçük durgunlukta, tahsilat güçlüğünde önemli sorunlar yaşanmasına neden olmakta, aynı zamanda vadeli alımlar ek maliyetlere, vadeli satımları da ek risklere neden olmaktadır. Yahudiler babalarının, dedelerinin veya büyük dedelerinin yaptığı işi yapmaya özen gösterirler. Yani yaptıkları işte ailelerinin bilgi birikimi vardır. Kuşaktan kuşağa aktarılır. Bir Yahudi eczacıysa muhtemelen babası da dedesi de eczacıdır. Çocukları ve torunları da eczacı olur. Biz de baba evladı, evlat babayı beğenmez. Evlatlar özellikle babalarının yaptığı işi yapmamaya özen gösterir. Babasının yaptığı işi yapmayı "ayıp" kabul eder. Bunların doğal sonucu olarak Türk ailelerinde ticaret bilgi birikimi oluşmaz. Türkler deneyim için önemli maliyetler öderler. Yahudiler 10 liraları varsa 1 liralık hayat yaşarlar. Gösterişten genel olarak kaçınırlar. Dikkatleri üzerlerine çekmemek için uğraşırlar. Mütevazilik öncelikli tercihleridir. Türkler ise parayı ve serveti gösteriş için kazanır. Harcar. 10 lirası varsa "100 lirası var" havası oluşturmayı sever. Gösterişte kullanılmayacak serveti "lüzumsuz" olarak görürler. Hemen evini, arabasını, eşyalarını değiştirme yoluna gidip sermayesini olumsuz yerlerde harcarlar. Yahudiler aile içi eğitime çok önem verirler. Ayakta kalabilmek için her aileyi okul haline getirmişler. Bunula yetinmeyerek çocuklarını mesleklerinin çok iyi icra edilen işyerlerinde çalıştırmak suretiyle eğitimlerini daha da ilerletirler. Türkler eğitime önem vermezler. Anadillerine bile hakim değillerdir. Dünyanın her yerinde el-kol ile anlaşırlar. Uygulamalı eğitimi zaman kaybı gibi görürler.. Yahudiler ticaretten kazandıkları parayı genelde nakitte ve nakite kolay dönüşecek varlıklarda tutarlar. Türkler ise parayı nakite en zor dönüşecek varlık grubu olan taşa toprağa yatırırlar. Yahudiler çocukları öğrenciyken hafta sonları ve yaz tatillerinde çocuklarını çalıştırırlar. Burada ince bir detay vardır. Kendi iş yerlerinde değil. Başka Yahudi ailelerin iş yerlerinde... Niye? Başka ailelerdeki ticaret kültürünü görsün. Kendi ailesindeki ticaret kültürü ile karşılaştırsın. Eksiklikleri ve yanlışlıkları tamamlasın diye... Türklerde ise çocuklar babalarının iş yerlerinde "prens" ya da "prenses" ünvanıyla iş hayatına atılır. Sonrası malumunuz. Yahudilerin önceliği komisyonculuktur. Yani sermaye koymadan para kazanmaktır. Bir Yahudi oğluna ticareti öğretiyormuş. Tavsiyesi şu olmuş: Oğlum çok para kazanmak istiyorsan bir şeyler yap-sat. Üret-sat. Daha çok kazanmak istiyorsan al-sat. Daha daha çok kazanmak istiyorsan almadan sat. Önce sat. Sonra al. Türklerde ise komisyonculuk muteber bir iş değildir. Yapılacak işe sermaye bağlanır. Evet sevgili dostlar, bu çalışmanın amacı bir milleti öne çıkarıp diğerini yermek değil. Uygulamadaki ekonomik faaliyetlerin karşılaştırılmak doğruyu bulmak ve ders çıkarmaktır. Bu gözle bakarak yapılan tespitler ülkemiz insanının farkı çok iyi ortaya koymakta. Hem de açık şekilde, tarafsızca. Sizce farklılıklarımız olumlu mu? Sorunun cevabını ve değerlendirmesini sizlere bırakıyorum. Tabi ki her şeyde olduğu gibi bunlarından istisnası var. Ancak istisna sayılabilecek kadar az. İstisnalar da şu anda ekonomik olarak iyi durumda olanlardır.  Bu karşılaştırma sonuçları haftaya devam edecek. Hepinize iyi haftalar….
Ekleme Tarihi: 17 Mayıs 2021 - Pazartesi
Muttalip KORKMAZ - Bana Göre

Farklılıklarımız Farklı...

Ülkemiz ekonomik olarak büyüyor, gelişiyor. Peki bu gelişmeler yeterli mi? Ülkemizin dış siyasette söz sahibi olması, kukla devlet statüsünden çıkması ekonomik olarak çok iyi konuma gelmesine bağlı. Ekonomik alanda gelişmeler ise ekonomik olayları kuralına göre yapmak, bilinçli hareket etmek ve yaşanmış tecrübelerden yararlanmak suretiyle olacaktır.

Biz Ülke insanı olarak tüm bunları yapabiliyor muyuz? Farklılığımız ne?

Bu soruların cevabı için bu konuda yapılan bir araştırmadan yararlanalım bu haftaki yazımızda,

Tebernüş Kireçci, "Ticaret açısından  Yahudilerle Türklerin farkları" başlıklı analiz yapmış. Bu analizde Ticaret açısından Yahudilerle Türkler karşılaştırılmış ve çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmış. Bu farklılıkların bir bölümünü görelim;

Yahudiler 10 liraları varsa en fazla 5 liralık iş yaparlar. 5 lirayı yedekte tutarlar. Türkler ise 10 liraları varsa 100 liralık hatta imkan bulurlarsa 1.000 liralık iş yapmaya kalkarlar. Yahudiler ticareti sermayenin gücüyle yapmaya çalışırlar. Mutlaka yedek akçeleri vardır. Türklerde ise varsa yoksa tüm para ticarethane, şirket veya fabrikadadır. Yedek akçe sermayenin onda biri kadar bile yoktur. Bu durum işletmelerin en küçük durgunlukta, tahsilat güçlüğünde önemli sorunlar yaşanmasına neden olmakta, aynı zamanda vadeli alımlar ek maliyetlere, vadeli satımları da ek risklere neden olmaktadır.

Yahudiler babalarının, dedelerinin veya büyük dedelerinin yaptığı işi yapmaya özen gösterirler. Yani yaptıkları işte ailelerinin bilgi birikimi vardır. Kuşaktan kuşağa aktarılır. Bir Yahudi eczacıysa muhtemelen babası da dedesi de eczacıdır. Çocukları ve torunları da eczacı olur. Biz de baba evladı, evlat babayı beğenmez. Evlatlar özellikle babalarının yaptığı işi yapmamaya özen gösterir. Babasının yaptığı işi yapmayı "ayıp" kabul eder. Bunların doğal sonucu olarak Türk ailelerinde ticaret bilgi birikimi oluşmaz. Türkler deneyim için önemli maliyetler öderler.

Yahudiler 10 liraları varsa 1 liralık hayat yaşarlar. Gösterişten genel olarak kaçınırlar. Dikkatleri üzerlerine çekmemek için uğraşırlar. Mütevazilik öncelikli tercihleridir.

Türkler ise parayı ve serveti gösteriş için kazanır. Harcar. 10 lirası varsa "100 lirası var" havası oluşturmayı sever. Gösterişte kullanılmayacak serveti "lüzumsuz" olarak görürler.

Hemen evini, arabasını, eşyalarını değiştirme yoluna gidip sermayesini olumsuz yerlerde harcarlar.

Yahudiler aile içi eğitime çok önem verirler. Ayakta kalabilmek için her aileyi okul haline getirmişler. Bunula yetinmeyerek çocuklarını mesleklerinin çok iyi icra edilen işyerlerinde çalıştırmak suretiyle eğitimlerini daha da ilerletirler. Türkler eğitime önem vermezler. Anadillerine bile hakim değillerdir. Dünyanın her yerinde el-kol ile anlaşırlar. Uygulamalı eğitimi zaman kaybı gibi görürler..

Yahudiler ticaretten kazandıkları parayı genelde nakitte ve nakite kolay dönüşecek varlıklarda tutarlar. Türkler ise parayı nakite en zor dönüşecek varlık grubu olan taşa toprağa yatırırlar.

Yahudiler çocukları öğrenciyken hafta sonları ve yaz tatillerinde çocuklarını çalıştırırlar. Burada ince bir detay vardır. Kendi iş yerlerinde değil. Başka Yahudi ailelerin iş yerlerinde... Niye? Başka ailelerdeki ticaret kültürünü görsün. Kendi ailesindeki ticaret kültürü ile karşılaştırsın. Eksiklikleri ve yanlışlıkları tamamlasın diye...

Türklerde ise çocuklar babalarının iş yerlerinde "prens" ya da "prenses" ünvanıyla iş hayatına atılır. Sonrası malumunuz.

Yahudilerin önceliği komisyonculuktur. Yani sermaye koymadan para kazanmaktır. Bir Yahudi oğluna ticareti öğretiyormuş. Tavsiyesi şu olmuş: Oğlum çok para kazanmak istiyorsan bir şeyler yap-sat. Üret-sat. Daha çok kazanmak istiyorsan al-sat. Daha daha çok kazanmak istiyorsan almadan sat. Önce sat. Sonra al.

Türklerde ise komisyonculuk muteber bir iş değildir. Yapılacak işe sermaye bağlanır.

Evet sevgili dostlar, bu çalışmanın amacı bir milleti öne çıkarıp diğerini yermek değil. Uygulamadaki ekonomik faaliyetlerin karşılaştırılmak doğruyu bulmak ve ders çıkarmaktır. Bu gözle bakarak yapılan tespitler ülkemiz insanının farkı çok iyi ortaya koymakta. Hem de açık şekilde, tarafsızca. Sizce farklılıklarımız olumlu mu? Sorunun cevabını ve değerlendirmesini sizlere bırakıyorum. Tabi ki her şeyde olduğu gibi bunlarından istisnası var. Ancak istisna sayılabilecek kadar az. İstisnalar da şu anda ekonomik olarak iyi durumda olanlardır.  Bu karşılaştırma sonuçları haftaya devam edecek. Hepinize iyi haftalar….

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.