Muttalip KORKMAZ - Bana Göre
Köşe Yazarı
Muttalip KORKMAZ - Bana Göre
 

Öğretmenler Gününde Başöğretmenin Yaşadığı

Öğretmenlik bu toplumun en önemli mesleklerinin başlarında gelmelidir. Geliyor mu? Öğretmenlerimize toplumumuz vermesi gereken önemi, saygıyı, değeri veriyor mu? Peki öğretmenlerimiz değer ve saygıyı hak edecek yeterlilikteler mi? Öğrencilerine ve topluma örnek olacak bilgi, beceri, ahlak ve davranışlara sahip mi? Evet sevgili dostla yukarıdaki sorulara hepimizin bir cevabı var mutlaka. Şundan eminim ki hepimizin cevabı da birbirilerine yakın. Yine şundan eminim ki hepimiz bu soruları düşünürken öğrenim hayatımızdaki öğretmenlerimizi, hal ve hareketlerimizi düşünüyor, günümüzle kıyaslıyor ve üzülüyor geleceğe yönelik ümitsizliğe kapılıyoruz.  Sorulara cevap teşkil etmesi, olması gerekenlere ışık tutması için Başöğretmen Atatürk’ ün bir anekdotunu paylaşmak istiyorum. Çankaya’daki küçük okulda okuyan kızların bilgilerini yoklayan Gazi, iyi yetişmediklerini görmüş, Rüsuhi Bey’i bunun nedenini öğrenmekle görevlendirmişti. Gazi çalışırken Rüsuhi Bey ile Genel Sekreter Tevfik Bey gelir.’Rüsuhi Bey; okula gittiklerini okulda Öğrencilerin çoğu hatırlı kimselerin çocukları oldukları. Öğretmen bu yüzden öğrencileri sıkmadığı, ders yapmak yerine daha çok oyun oynattığını anlatır. Gazi bu duruma çok kızar ve Tevfik Bey’e, ‘İlgililerle konuş..’bu dalkavuk öğretmeni oradan alsınlar. Hatır gönül dinlemeden öğretmenliğin gereğini yapacak birini yollasınlar.’ Talimatını verir. Çankaya’daki küçük okula yeni bir öğretmen atanmıştı. Çalışkan, ciddi, öğrencilerini yetiştirmek için çabalayan gerçek bir öğretmendi. Sabiha, Rukiye ve Zehra yine ödevlerini yapmamışlardı. Üstelik öğretmene kafa tutuyorlardı. Üçüne de bağırmaya başladı: ‘Susunuz! Hem tembel hem şımarıksınız. Kimin nesi olursanız olun, tembelliğe, şımarıklığa, hele küstahlığa hakkınız yok. Şimdi okulu terk edin. Bir daha da buraya ayak basmayın!’ der.   Zehra, ‘Sizi Gazi Paşa’ya şikâyet edeceğiz! der. Öğretmen kıpkırmızı kesir. Kapıyı gösterir: ‘Çıkııııııın!’ Kızlar çantalarını toplayıp sınıftan çıkarlar. Öfkeden gözlerinden yaş iniyor biryandan da ‘Her şeyi Gazi Paşa’ya anlatalım.’ ‘Bizi azarlamak, kovmak ne demekmiş anlasın.’ ‘Eski öğretmen ne iyiydi. Hep oyun oynatırdı.’ Diye konuşurlar. Koşa koşa köşke gelirler. Gazi onları böyle ağlamaklı üzgün görünce ‘Ne oldu? Anlatın bakayım. Deyince İçlerini çeke çeke anlattılar: ‘Eski öğretmenimiz çok iyiydi. Bu her gün ev ödevi veriyor. ‘Her gün sınav yapıyor.’ ‘Bilemezsek azarlayıp duruyor. Tembeller Şımarıklar diyor. Bu yoksul millete kaça mal olduğunuzu biliyor musunuz diyor. İyi davransın diye sizin kızınız olduğumuzu söyledik.’ ‘Aldırmadı bile. Çok gücümüze gitti. Biz de kızdık, ev ödevimizi yapmadık, bundan sonra da yapmayacağımızı söyledik. Sabiha elinin tersi ile gözyaşlarını sildi. Üçümüzü de sınıftan kovdu. Bir daha da gelmeyin dedi. Gazi ‘Bitti mi?’ diye sordu. Bitti. Ayağa kalktı: Çok kötü bir şey yapmışsınız çocuklar. Savaştı, işgaldi, iyi bir eğitim görmediniz. Öğretmen eksiklerinizi tamamlamaya çalışıyor. Daha ne istiyorsunuz? Öğretmene karşı gelmek ne demek? Öğretmenlikten daha yüksek bir mevki mi var sanıyorsunuz?’ Kızlar Gazi’yi herkesten yüksek sanıyorlardı. Çok bozuldular. Rüsuhi Beye; Al bunları hemen şimdi okula götür. Öğretmenin elini öpüp af dilesinler. Mesleğinin gereğini yaptığı için de kendisine çok teşekkür ettiğimi söyle. Bize böyle gerçek öğretmenler gerek. Kızlar süklüm püklüm okulun yolunu tuttular. Demek öğretmen Gazi Paşa’dan daha yüksekti ha!”  “Öğretmen GAZİ PAŞA dan daha yüksek” bu ulu önderin kabulü. Hangimiz bunu kabul ediyoruz? Hangi öğretmenimiz bu kabule göre kendini yetiştiriyor, bu bilinçle hareket ediyor? Bu konun iki tarafı öğretmenler ve velilerin bu soruya vereceği cevap genellikle karşı tarafı eleştirme yönünde olacağından eminim.  Lütfen karşı taraftan çok kendimizi değerlendirelim kendimizi eleştirelim. Kendimizi düzeltmemiz daha kolay her iki tarafta kendini düzeltirse geleceğimizi emanet edeceğimiz nesiller daha iyi yetişir, öğretmenlik mesleği de hak ettiği değeri kazanır. Başta Baş Öğretmen Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyor, ölenlere de Allahtan rahmet diliyorum. Hepinize iyi haftalar…
Ekleme Tarihi: 11 Eylül 2024 - Çarşamba
Muttalip KORKMAZ - Bana Göre

Öğretmenler Gününde Başöğretmenin Yaşadığı

Öğretmenlik bu toplumun en önemli mesleklerinin başlarında gelmelidir. Geliyor mu? Öğretmenlerimize toplumumuz vermesi gereken önemi, saygıyı, değeri veriyor mu? Peki öğretmenlerimiz değer ve saygıyı hak edecek yeterlilikteler mi? Öğrencilerine ve topluma örnek olacak bilgi, beceri, ahlak ve davranışlara sahip mi?

Evet sevgili dostla yukarıdaki sorulara hepimizin bir cevabı var mutlaka. Şundan eminim ki hepimizin cevabı da birbirilerine yakın. Yine şundan eminim ki hepimiz bu soruları düşünürken öğrenim hayatımızdaki öğretmenlerimizi, hal ve hareketlerimizi düşünüyor, günümüzle kıyaslıyor ve üzülüyor geleceğe yönelik ümitsizliğe kapılıyoruz. 

Sorulara cevap teşkil etmesi, olması gerekenlere ışık tutması için Başöğretmen Atatürk’ ün bir anekdotunu paylaşmak istiyorum.

Çankaya’daki küçük okulda okuyan kızların bilgilerini yoklayan Gazi, iyi yetişmediklerini görmüş, Rüsuhi Bey’i bunun nedenini öğrenmekle görevlendirmişti. Gazi çalışırken Rüsuhi

Bey ile Genel Sekreter Tevfik Bey gelir.’Rüsuhi Bey; okula gittiklerini okulda Öğrencilerin çoğu hatırlı kimselerin çocukları oldukları. Öğretmen bu yüzden öğrencileri sıkmadığı, ders yapmak yerine daha çok oyun oynattığını anlatır.

Gazi bu duruma çok kızar ve Tevfik Bey’e, ‘İlgililerle konuş..’bu dalkavuk öğretmeni oradan alsınlar. Hatır gönül dinlemeden öğretmenliğin gereğini yapacak birini yollasınlar.’ Talimatını verir.
Çankaya’daki küçük okula yeni bir öğretmen atanmıştı. Çalışkan, ciddi, öğrencilerini yetiştirmek için çabalayan gerçek bir öğretmendi. Sabiha, Rukiye ve Zehra yine ödevlerini yapmamışlardı. Üstelik öğretmene kafa tutuyorlardı. Üçüne de bağırmaya başladı:
‘Susunuz! Hem tembel hem şımarıksınız. Kimin nesi olursanız olun, tembelliğe, şımarıklığa, hele küstahlığa hakkınız yok. Şimdi okulu terk edin. Bir daha da buraya ayak basmayın!’ der.

 

Zehra, ‘Sizi Gazi Paşa’ya şikâyet edeceğiz! der. Öğretmen kıpkırmızı kesir. Kapıyı gösterir:
‘Çıkııııııın!’ Kızlar çantalarını toplayıp sınıftan çıkarlar. Öfkeden gözlerinden yaş iniyor biryandan da ‘Her şeyi Gazi Paşa’ya anlatalım.’ ‘Bizi azarlamak, kovmak ne demekmiş anlasın.’ ‘Eski öğretmen ne iyiydi. Hep oyun oynatırdı.’ Diye konuşurlar.

Koşa koşa köşke gelirler. Gazi onları böyle ağlamaklı üzgün görünce ‘Ne oldu? Anlatın bakayım. Deyince İçlerini çeke çeke anlattılar:

‘Eski öğretmenimiz çok iyiydi. Bu her gün ev ödevi veriyor. ‘Her gün sınav yapıyor.’
‘Bilemezsek azarlayıp duruyor. Tembeller Şımarıklar diyor. Bu yoksul millete kaça mal olduğunuzu biliyor musunuz diyor. İyi davransın diye sizin kızınız olduğumuzu söyledik.’
‘Aldırmadı bile. Çok gücümüze gitti. Biz de kızdık, ev ödevimizi yapmadık, bundan sonra da yapmayacağımızı söyledik. Sabiha elinin tersi ile gözyaşlarını sildi. Üçümüzü de sınıftan kovdu. Bir daha da gelmeyin dedi.

Gazi ‘Bitti mi?’ diye sordu. Bitti. Ayağa kalktı:

Çok kötü bir şey yapmışsınız çocuklar. Savaştı, işgaldi, iyi bir eğitim görmediniz. Öğretmen eksiklerinizi tamamlamaya çalışıyor. Daha ne istiyorsunuz? Öğretmene karşı gelmek ne demek? Öğretmenlikten daha yüksek bir mevki mi var sanıyorsunuz?’
Kızlar Gazi’yi herkesten yüksek sanıyorlardı. Çok bozuldular.

Rüsuhi Beye; Al bunları hemen şimdi okula götür. Öğretmenin elini öpüp af dilesinler. Mesleğinin gereğini yaptığı için de kendisine çok teşekkür ettiğimi söyle. Bize böyle gerçek öğretmenler gerek. Kızlar süklüm püklüm okulun yolunu tuttular. Demek öğretmen Gazi Paşa’dan daha yüksekti ha!” 

“Öğretmen GAZİ PAŞA dan daha yüksek” bu ulu önderin kabulü. Hangimiz bunu kabul ediyoruz? Hangi öğretmenimiz bu kabule göre kendini yetiştiriyor, bu bilinçle hareket ediyor? Bu konun iki tarafı öğretmenler ve velilerin bu soruya vereceği cevap genellikle karşı tarafı eleştirme yönünde olacağından eminim.  Lütfen karşı taraftan çok kendimizi değerlendirelim kendimizi eleştirelim. Kendimizi düzeltmemiz daha kolay her iki tarafta kendini düzeltirse geleceğimizi emanet edeceğimiz nesiller daha iyi yetişir, öğretmenlik mesleği de hak ettiği değeri kazanır. Başta Baş Öğretmen Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyor, ölenlere de Allahtan rahmet diliyorum. Hepinize iyi haftalar…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.