Herkes her şeyi söyler vaat eder olduk...
Olacakmış, olmayacakmış; yapılır, yapılmaz hiç önemi Yok....
Vatandaşın hayal gücüne hitap etmeyi... Onların isteklerine ve hoşlarına gidecek hizmetlerin yapılması imkansız olup olmamasının hiç önemi yoktur... Tek önemli olan nasıl bir hizmet yapacağımı söylersem onların oyunu alabilirim.. Onların hoşlarına gidip nasıl kandırırım sevdası, her zaman ipi göğüslemek sevdasında olanların çıkış yolu olmuştur..
Yıllarca avutulduk, uyutulduk, kandırıldık... Ama her ne hikmetse bir türlü akıllanmadık....Şöyle geriye doğru bir bakacak olursak, pek fazla uzağa gitmeye de gerek yok.
Mesela şu Hızlı Tren olayına, daha doğrusu yalanına desek daha doğru olur, kaç seçim dönemi bu yalanla aldatıldık, avutulduk. Sonra şehir hastanesi olayı var... Kaç dönem seçim malzemesi yapıldı daha yeni yeni kaba inşaatı yapılmaya başladı. Eğer kaldırılmadı ise, hala yerinde duruyorsa, ihaleye çıkış tarihi, başlama ve teslim tarihini yazan tabelaya bir bakın aradan kaç yıl geçmiş, bu yalanlarla.. Bu hayal mahsulü vaatlerle az mı avutulduk...
Bunlar yapılacak heyecanı ile beklerken, gidenlerden ya haberimiz olmadı ya da aman sende giderse gitsin yerine şunlar gelecek şunlar yapılacak diyerek kendi kendimizi avuttuk.
Şeker fabrikası, Azot fabrikası, gümüş, Kümaş fabrikaları ile Termik santralleri göz göze gitti kimsenin gık'ı çıkmadı. Hele ki Jandarma taburunun gidişi ise tam bir komediydi. Neymiş efendim yerleşim alanı içerinde kalmış, hem giderse bile yerine polis okulu gelecek kafanıza takmayın siz böyle şeyleri.. Denilerek el sallaya sallaya gitti malesef. Yerine vaat edilen polis okulu ne mi oldu. Dağa kaçtı, dağ ne oldu, yandı bitti gitti tekerlemesi vardır ya hani onun misali unutuldu gitti. Allah'tan Şehir Hastanesine biz bir türlü yer bulamadık, rant hesapları yapıp, şurası olsun.. Yok burası olsun derdine düşmüşken zamanın Sağlık Bakanı geldi de sorunu çözdü... Aha buraya yapılacak diyerek giden Jandarma Taburunun yerini gösterdi de yer kavgasına son verdi. Hatta bazı siyasi yalakalar sen çok yaşa, Bakanım zaten bizde orayı düşünmüştük diyerek kendilerine siyasi zemin hazırlama yarışına bile girmişlerdi.
Geçmişte söz verilen yatırımlardan bir tanesi, Allah var yapıldı verilen söz zamanında tutuldu. Hangisi mi...? Zafer Hava alanı.. Verilen sözün tutulması tabi ki biz Kütahyalıların Hava alanı isterük... Hava alanı isterük... diye sokağa döküldüğümüz için yapılmadı elbet de... Nedenini ve verilen yolcu kapasitesi garantisi ile milyonlarca liranın yap işlet devretci firmaya her sene ödemenin yapıldığı hepinizce malumdur.
Yıllar sonra Belediye Başkanlığının el değiştirmesi ile bir çok akarın ve muslukların kesilmesi nedeni ile susuz kalan ve ceplerinin astarları örümcek bağlayanlar, Belediyeyi kaybetmelerinin şaşkınlığını daha yeni yeni üzerlerinden atmaya başlamışlar ki hemen yerli yersiz saldırıya ve hiç olmaz ise çamur at, tutmaz ise izi kalır, ortalık karışsın hareket olsun edasıyla Mevcut Belediye Başkanı ve kızı hakkında bir sürü dedikodu üretmeye başladılar.. Hazır bekleyen bazı satılmış kalemler ise hemen ver yansın ederek basın yoluyla saldırıya geçtiler.
Seçim öncesi vaat edilen projeler bir bir yerine getirilmeye başladıkça ağızları açık kalan bu zihniyetler eyvah biz artık Kütahya da yerel yönetim yüzü göremeyiz telaşı içine girerek yerli yersiz iftira ve karalamaya kampanyasına başladılar bile....
BEYLER BEN SİZE BİŞEY DİYEYİM Mİ.....?
Size bu gölden balık çıkmaz, size bu yersiz ve mesnetsiz iftiralarınız sonucunda elinize bir şey de geçmez.
Ne yapmanız gerektiğini de söyleyeyim size...oturun oturduğunuz yerde.... Kütahya'nın 5 sene sonra nasıl bir yaşanacak modern kent haline geldiğini izlemeye devam edin...Bunu yapın ki.... Hiç değil ise Siyasi hayatınız boyunca yaptığınız en onurlu hareket bu olsun...
Bu Kütahya ve halkı sizlerin yerine getirilemeyecek vaatlerinizden çok çekti... Verdiği sözleri harfiyen tutmaya çalışan, vatandaşa söz verdiği projeleri bir bir yerine getirmeye başlayan Belediye Başkanını size YEDİRMEZ...