İnsan yaşantısında bazı olaylar yaşanarak ve okuyup araştırıp yaşamış gibi içimize sindirerek çok daha iyi anlaşılır. Şuanda oldukça iyi şartlarda yaşayabiliyorsak, birçok ihtiyacımızı çok rahat karşılayabiliyorsak, yaşam kalitemiz oldukça yükselmişse tüm bunların kendiliğinden olmadığını bilmeliyiz. Bilmeliyiz ki; hayatta hiçbir şey bedelsiz elde edilmez. Bedel bazen kendimiz tarafından ödenir bazen de önceki nesiller, atalarımız tarafından ödenmiştir. Bilmeliyiz ki ödenen bu bedeller bazen çok ağır olabilmektedir. Yine bilmeliyiz ve bu bilinçle yaşamalı, şükretmeli, atalarımızı unutmamalı, yaşanan günümüzün kıymetini bilmeli ve bizden sonra gelecek nesillere daha güzel bir dünya bırakmalıyız.
Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmanın çabasının çok güzel bir örneği olan bir alıntıyı bu haftaki yazımda paylaşmak istiyorum. Yazının devamındaki Şerife bacının ödediği bedeli iyi anlayarak yaşantımızı yönlendirmeli, şikâyet etmek eleştirmek yerine çözüm odaklı, bencil düşünce yerine toplumsal düşünceli bir hayat felsefesi geliştirmeliyiz. Gelin hikâyemizi okuyalım;
16 Yaşında evlenmişti Şerife. Düğününün üzerinden 2 ay geçti, savaş başladı. Kocasını askere aldılar. 6 ay sonra şehit düştü kocası... Kimsesiz Şerife’yi genç yaşta yalnız kalmasın diye köyün yaşlıları, bir savaş gazisi ile evlendirdiler. Topal Yusuf ile evlenen Şerife’nin 3 yıl sonra Elif adında bir kızı oldu.
Akşam üstüydü, tellâl bağıra bağıra Satı köyünün sokaklarını dolanıyordu; “Duyduk duymadık demeyin! Cuma günü her haneden bir kağnı İnebolu’ya yük taşımak üzere hareket edecek!
Ertesi gün muhtar köy ahalisini bilgilendirdi.80 tane kağnı yarın sabah yüklenecek ve yola çıkacak! Akşam köy bekçisi evleri dolaşmaya başladı. Ne vakit ve nasıl yola çıkılacağı hakkında bilgi verdi.
Sabah ezanı ile kağnılar yüklenmeye başladı. Şerife bebesini bırakacak kimse bulamadı. İki öküzü ile kızı Elif’i aldı. Kağnısını yükletti top mermileri ile. Kışın soğuğu, ayazı, karı vardı yolda onlara eşlik eden. Açlık vardı. Sessizlik vardı. Korku, korkunun yanında umut vardı. Cephane ve mühimmat Anadolu’ya İnebolu üzerinden ulaşmaktaydı.
Atatürk şöyle demiştir zira; “ Gözüm cephede, kulağım İnebolu’dadır” Yavaş yavaş yola koyuldular. Öküzlerden biri düştü. “Kurbanın olayım kara tosun beni perişan etme! Hadi yürü , ne olur!” dedi Şerife. Elif bir yandan ağlıyordu, anasının sardığı yorganın altında, top mermilerinin arasında. Hem üşümüş hem acıkmıştı. Şerife ise öküzün yerine kendini sürdü kağnıya. Dönüp emziremedi bile yavrusunu.
Onunla bir yola çıkan köylüler uzaklaştılar... Yol her geçen saat daha ıssız hale gelmeye başlamıştı. Yetişmesi imkânsızdı artık Şerife’nin. Gece hava kararmış, ayaza çalmış, tipi daha da hızlanmıştı. Top mermileri ıslanmaya başladı. Kendi üzerinde sadece hırkası vardı. Bir de bebeğini sardığı yün yorgan. Yorganı ıslanmasın diye mermilerin üzerine serdi... Bebeğini de hırkasına sardı... Üstüne yattı bebeğinin. Soğuk yavrusuna ulaşmasın diye. Derin bir uyku bastı... Yavaş yavaş ağırlaştı gözleri. Hiç uyanmamak üzere uyudu kağnısının üzerinde. Yavrusunun kokusunda. Mermilerin arasında. Gün ağarırken buldular kağnıyı. Mermilerin üzerinde taş gibi olmuştu Şerife Bacı. Birden bir bebek sesi geldi, mermilerin arasından. Elif ağlıyordu. Mermiler kuruydu.......
Değerli dostlar; Şehit Şerif’e Bacı; 21 yaşında kundakta bebeği ile cepheye mermi taşıyan ve yavrusu yerine toprağını vatanını düşünen bir Türk kadını idi. Kutsal vatanının düşman çizmesi altında kalmasın, barağımız dalgalansın, milli değerlerimize helal gelmesin diye şehadet şerbeti içmiş bir Türk kadını idi. Şimdi şu soruyu kendimize sormamızı istiyorum. Yeni neslimizde Şerife Bacının yaptığını yapacak kişi sayısı ne kadardır? Aileden başlayarak, eğitimcilerimizin, din adamlarımızın, yöneticilerimizin ve siyasetçilerimizin kısacası toplumumuza yön verenlerin bu soruya doğru cevap vererek bu cevabı dikkate alıp yaşam görevlerini yerine getirmeleri gerekir. Vatan uğruna, ülkemizin bu günkü duruma gelmesi uğuruna şehit olan tüm şehitlerin ruhları şad, mekanları cennet olsun. Unutmayalım Cumhuriyet Kolay kazanılmadı… Hepinize iyi haftalar….