Bizim kuşak, yani 60 kuşağı derler ya bizler gerçekten çok şanlı bir kuşağız. Bizim dönemimiz yani 1960' lı yıllardan bugünümüze kadar dünyada ve ülkemizde meydana gelen her türlü değişim ve farklılaşma daha önceki dönemlerde bu kadar yakın tarihlerde olmamıştır.1960 dan bu yana neler olmadı ki, en çok ve en şaşırtıcı değişim elektronik ve dolayısıyla da iletişim sektöründe olmuştur.
Yeni nesil bilmez tabi ki…1960' lı yıllarda sadece radyo vardı. O dönemim radyoları şimdilerde antikacılarda veya kolleksiyonerlerin evlerinde görülebiliyor artık. Sadece TRT ve belirli saatlerde Türkçe yayın yapan yabancı ajanslar dinlenirdi. Ajans neye denilirdi. Haberlere eskiden ajans denilirdi. Ajans saati geldiğinde rahmetli babam evde çıt çıkarttırmazdı. Radyonun sesin acar pür dikkat dinlerdi.
O dönemlerde konuşulurdu yeni bir şeyler icat olacakmış…. Kutunun içinde her şeyler gözükecekmiş.
Canlı canlı olacakmış her şeyler denirdi. Şimdiki dönemde izlediğimiz Vizontele filminin konusu gibi yani. Hayretle dinlerdik bizde bu konuşulanları.1985 yılında Altıntaş'a tayin olduğumda hala yandan çevirme kollu manüel ve şimdilerde müzelik olan telefonlar kullanılıyordu resmi kurumlarda. Bir yerle konuşmak için ilk önce PTT deki santral memuruna bağlanırsın. Ona nereyle konuşacağını söylersin o bağlarsa ancak konuşabilirsin. O günleri gören ve yaşayan bizim kuşağımızın şimdilerdeki bu teknoloji de görüp, yaşıyor olması ne kadar hızlı gelişmelere şahit olduğumuzun en önemli göstergesidir.Eski ve rahmetli Başbakanımız Sayın Turgut Özal ile hayatımıza giren Bilgisayar teknolojisi ve el kadar telefonla dünyayı ayaklarının altına serebiliyorsun,dünyanın öbür ucu ile anında ister sesli ister görüntülü konuşabiliyor her türlü belge,evrak ve bilgi alışverişi yapabiliyor…yerinden kalkmadan her tülü alışverişini..yiyeceğini kapına kadar getirtebiliyorsun.
Tabi ki bu kadar hızlı teknolojik gelişmelerin güncel hayatımıza birçok faydaları olduğu gibi mutlaka eksileri ve bizden götürdükleri de olmuyor değil hani…
Götürdüklerinin en önemlisi,
Bizlerden dostluklarımızı, birlikteliğimizi.. Samimiyetimizi. Yakınlığımızı. Sıcak temas dokunmamızı… Gözlerimizin içine bakarak derdimizi anlatmamızı ya da derdimizi karşımızdakinin gözlerimize bakarak konuşmadan anlamamızı alıp götürdü bizden…
Sadece bu götürdüğü ile kalsa iyi…. Daha.. Daha önemlisi bizden sağlığımızı alıp götürdü. Eskiden tertemiz olarak mis gibi ciğerlerimize çektiğimiz havamızı bozdular. Gözle görmediğimiz ama hayati öneme haiz havamızın içerisinde dolaşan milyonlarca ses dalgaları, radyoaktif dalgalar, teknolojinin yarattığı üretim tesislerinden yayılan zehirler, zararlı mikroplar ve yine teknolojinin getirdiği hastalıkların insandan insana sirayet etmesine neden olan virüs denilen ve ne olduğu belli olmayan Mikrop türlerinin oluşmasına da zemin hazırladı maalesef.
Şu son günlerde yaşamakta olduğumuz Korona denilen virüs illeti, teknolojik gelişmelerin getirdiği bela değil midir? Ne olduğu hala tartışmalara neden olmaktadır.Süper devletlerin birbirlerini üstünlük sağlamak amacı ile yapay olarak laboratuarlarda yapıldığı da söyleniyor….Bir hayvandan bulaştığı da konuşulmaktadır.Daha net olarak bir şey tespit edilip ortaya konulamamış, İlacı dahi bulunamayan bir Covid 19 denilen virüs dünyanın tüm gelişmişliklerine kafa tutabilmektedir.
Demek ki… Gelişmişlik adına.. Lider ülke olma sevdası ve kimse benden üstün olamaz hırsının insanlığı yok etme derecesine getireceğini hesap edememesinin verdiği korkunç sonuç ortadadır…
Tüm Kâinatı yaratan Yüce Allahın son dini İslâm'ın şartlarından birisi olan Namaz kılmak ve İslam dininin temelini oluşturan ruh ve ten temizliğinin önemini anlamanın en güzel şekli bu virüs belası ile mücadelede temizliğin ne kadar önemli olduğunun ön plana çıkmasıdır. Tüm dünya insanlarının İslamiyet'in emrettiği ruh ve beden temizliğini tatbik etmiş olsalardı şimdi corona diye bir illet olmayabilir veya bu kadar can almadan önlenebilirdi.
İnancım şudur ki; Her türlü sapkınlığın, çirkefliğin, çirkinliğin Müslüman olan ülkeler dâhil olmak üzere Allahın men ettiği, mekruh dediklerini bırakın resmen Haram kıldıklarının had safhaya ulaşması karşılığında Yaradan'ın insanlığa ince bir ayar vermesi olarak değerlendiriyor. Tüm insanlığın bu virüs belasından kendilerine pay çıkartması gerektiğine inanıyorum.
Çıkarılacak bu payın, Allaha yönelmek, son hak dini Islama ve onun peygamberine itaat etmek, Allahın yaratıcılığına, üstünlüğüne ve ondan başka bir ilahın olmadığına iman etmek olduğunu anlamaları gerekmektedir.
Çünkü…. KURTULUŞ İSLAMDADIR….!!!