Geçen hafta benzine 29, LPG'ye 71 kuruşluk zam gelmesi, sanayi ve elektrik üretim amaçlı doğalgaza yapılan iki ay aralıklı yüzde 15+15'lik artış ve EPDK'nın "herhangi bir zam yapılmadı" açıklamasına rağmen elektrik faturalarının yüksek olması; gıda enflasyonundan sonra gündemde ki yerini almaya devam ediyor. Aslında gözler sadece gıda zamlarından kaynaklı enflasyonun üzerine çevrilse de enerji sektörü, hane halklarının ekonomisini gıda ürünlerinden daha fazla etkiliyor.
Öncelikle son zamla 6 lirayı geçen LPG, neredeyse mazot ve benzinin fiyatına yaklaştı. Avrupa ülkeleri arasında LPG'li araçları en çok kullanan ülke olarak bu zam, dar gelirli araç sahiplerinin ekonomilerini önemli ölçüde etkileyecektir. Zam, 71 kuruş olarak açıklansa da 20 gün önce ile bugün arasında 1 lira üzeri fark olduğunu gözlemliyoruz.
Doğalgaz zammı meskenler için yapılmadı. Sanayi ve elektrik üretim amaçlı tarifeye yapıldı gibi görünse de sanayiye gelen zam, tüketim mallarında artış olarak tüketiciye yansıyacaktır. Sanayiler giderlerini, ürettiği ürünlere rücu ederek gelir gider hesaplarını dengelediğinden, tüketicilerin harcamalarında fazladan gider olacaktır. Ayrıca sanayi sektörü, doğalgaz artışından dolayı ihracat noktasında küresel çapta sanayi sektörü ile rekabet edemez duruma geldiğini de unutmamak gerekir.
Elektrik konusuna gelince lisans sahibi şirketlerin zararı veya kârı tüketicileri ilgilendirmez ve ödediği faturaya bakar. Bu nedenle bizler sorunumuzu lisans sahibi şirketlere değil, sosyal devlet anlayışından yola çıkarak devlet yetkililerine aktarır ve çözüm bekleriz. Ülkemizde tüketicilerin cebinden kayıp-kaçak giderleri için milyarlarca lira çıkıyor.
Kömür Aidatı Dolar Üzerinden Alınmaya Devam Ediyor
2018 yılında Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkı ile ilgili alınan 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair düzenleme getirilmişti. Ancak düzenlemenin iki yıl olması nedeniyle belirsizlikten yararlanmaya çalışan fırsatçılara Hazine ve Maliye Bakanlığı son noktayı 2020 yılında koydu. Bakanlıkça yayınlanan 13.10.2020 tarihli duyuru ile "Türk Parası Kıymetini Koruma Kararı uyarınca öngörülen iki yıllık 'geçiş sürecinin' sonuna geldiğimiz bu günlerde sözleşmelerin yeniden döviz endeksli kurulup kurulamayacağına ilişkin soru işaretleri giderilmiştir. Geçiş süreci için öngörülen iki yıllık sürenin sona ermesinden sonra bahse konu sözleşmelerde yer alan bedellerin tekrar döviz cinsinden veya dövize endeksli uygulanmaya başlanması ya da yeniden döviz cinsinden veya dövize endeksli belirlenmesi mümkün bulunmamaktadır. Aksi uygulamaların tespiti durumunda kambiyo mevzuatı uyarınca gerekli yaptırımlar uygulanacaktır."
Döviz üzerinden herhangi bir uygulamaya engel konulmasının nedeni, TL ile iş yapmayı özendirmek ve döviz ile alışverişlerin kısıtlanmasıydı. Ancak her kış başında uyarılara ve gündemde tutmamıza rağmen apartman ve iş merkezi yöneticileri, aylık yakıt ücretini hala dolar üzerinden talep ediyorlar. Dolar kurunun 9 liraya dayandığı bir dönemde yakıt giderlerinin döviz üzerinden alınmasına pek çok vatandaş tepki göstererek bizlere şikayetlerini dile getiriyorlar. Türk Lirasının Kıymetini Koruma Kararı´na ekleme yapılan; "Türkiye´de yerleşik kişilerin Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satımı, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz" maddesi gereğince apartman yöneticilerinin aylık yakıt aidatını TL üzerinden alması gerekmektedir. Bu konuda şikayetler, Ticaret Bakanlığı ve Hazine Maliye Bakanlığına yapılabilir.
Sağlıklı ve sorunsuz günler dileğiyle..