İnkâr edilemez bir fahiş fiyat girdabındayız. Öyle bir girdap ki Sayın Cumhurbaşkanımız bile, "Ne versek içine alıp yutuyor" dedi.
Bir de genetik kodlarda olan fırsatçılık, stokçuluk, karaborsacılık, aç gözlülük bir araya gelince, dünyada gıda fiyatları düşüşteyken bizde uçuşa geçiyor. İthal ikamesi ve serbest piyasa ekonomisi üzerine kurulan ekonomimizde de üretim enstrümanlarının istenen düzeyde olmaması nedeniyle paradoksal bir biçerdöver etkisi yaratarak önü alınamaz hale gelen zamlarla, içinden çıkılmaz noktaya geliyor.
İşte tam da burada "Hortumlu, vakumlu girdap ekonomisi" yaşadığımız bu günlerin anlam ve önemine uygun bir yaşanmış örneği hatırlatmak uygun olacaktır...
Arjantin- Yumurta...
Arjantin'de enflasyonu bahane eden bir yumurta satıcısı, yumurta kolisinin fiyatına %100 zam yapmıştı.
-"Artık daha fazla para kazanmanın zamanı geldi." diyordu. O sabah hüzünlü bir yüz ifadesiyle iş yerini açsa da aslında çok mutluydu.
Zengin olamamasının nedenini hep dürüst olmasına bağlamıştı ama artık o güzel günler çok yakındaydı.
Fakat yine de yaptığı zamdan dolayı üzgünmüş gibi yapmalıydı. Çok geçmeden her hafta bir koli yumurta alan müşterisi yine iş yerine gelmişti. Yaşlı kadın fiyatı görünce gözlerine inanamadı. Sebebini sorunca:
-"Toptancılar zam yaptı efendim. Malum enflasyon da var, biz de haliyle fiyatları arttırdık." dedi.
Yaşlı kadın bu duruma çok kızmıştı ve usulca koliyi tezgaha bıraktı.
-"O zaman kalsın, ben yumurta yemeden de yaşarım. Yeter ki Arjantin bu zamdan etkilenmesin." dedi.
Satıcı onun bu hareketi karşısında büyük bir kahkaha atmak istese de üzgünmüş gibi davranmaya devam etti.
Lakin kadının bu cümlesi nasıl olduysa ülkede yayıldı ve kimse o hafta yumurta almadı. Ertesi gün yumurta toptancıları hem zam yapmaya devam etti hem de fiyatlar biraz daha artsın diyerek ürünlerin çoğunu soğuk hava depolarında stokladılar.
Takip eden günlerde durum değişmemişti, fiyatlar artıyor ama tüm Arjantin halkı sanki aralarında anlaşmışlar gibi yumurta almamakta ısrar ediyordu.
İkinci hafta toptancılar homurdanmaya başlasa da "Nasıl olsa bu zamlara alışacaklar ve mecburen yumurtaları gelip alacaklar!" dedi.
Üçüncü hafta ülkede yumurta parakendicileri iş yapamadığı için yavaş yavaş kepenk kapatmaya başladı ve bunu toptancılar takip etti.
Derken ülkede iflas etmeyen toptancı neredeyse kalmamıştı. Çiftlik sahipleri paralarını alamadıkları için onlar da hızla konkordato ilan etmeye başladı.
Artık hepsi pişman olmuş ve aralarında bu durumu nasıl düzelteceklerini konuşmaya başlamışlardı. En iyisi bir televizyon kanalına çıkıp Arjantin halkından özür dilemek dediler ama sonuç değişmemişti. Ülkede ne grev ne de isyan vardı ama halk öylesine kenetlenmişti ki kimse bu özrü kabul etmedi ve yumurta almamaya devam etti.
Beşinci Hafta toptancılar şu kararı aldı:
"Hatamızı farkettik ve özrümüzü kabul etmeniz için de yumurtaları zamdan önceki fiyatın da yarısına indirme kararı aldık. Bizleri affetmelisiniz çünkü tavuklar ölmek üzere!"
Bu bir gerçek hayat hikayesidir.
Bu günlerde şekerin ve yağın fiyatı ne zaman yükselse aklıma hep Arjantin halkı geliyor.
Acaba orada tavuklar hala yaşıyor mu?
"Yeterki Anadolu bu zamdan etkilenmesin" demenin zamanı gelmedi mi?
Geldi de Bülent Ersoy çocuk doğurursa bizde de böyle kitlesel tepki verilerek sonuç alınır!!!!!
Yani bizim ülkemizde böyle tepki verilirse at kuyruğundan da gramofon iğnesi olur...
Saygılarımla...