Mustafa UYSAL - Tarih Köşesi
Köşe Yazarı
Mustafa UYSAL - Tarih Köşesi
 

AHMET ASIM EFENDİ

Amerikalı Bilim Adamlarının Diyanet İşleri Başkanlığı’na Sorduğu Sorular ve Ahmet Asım Efendi Tarafından Verilen Cevapları S.1- Allah (Üstün varlık) mütavassıt bir Müslüman aliminin bundan ne anladığını açıklayın. Aynı zamanda henüz gençlik çağında bulunan bir kimsenin ne anladığını izah edin. C.1- Allah (büyük üstün) mütavassıt ilahiyatçı bir alim, her makluktan ve mahlukun zatından ve vasfından ayrı, kendine yaraşır evsafla muttasıf, yakışmayan her hudutsan beri ve üstün bir varlık anlar. Genç mütedeyyin bir Müslüman da daha mücmel ve veciz bir bilgi ile anlar ve ifade eder,  buna Müslümanlıkta ilmihal denir. S.2- Ekanim-i Selaseye Hıristiyanların umumiyetle inandığı şekilde inanıyor musunuz? C.2- Biri üçi  üçü bir yapmak akidesi hudus ile kıdemi birbirine katıp karıştırmaktan ibaret olduğundan Müslüman dininde buna şirk denildiği için sureti kat’iyede buna Müslümanlar inanmazlar. Hıristiyanlar bu akidede yanılmıştır. S.3- Hazreti İsa’nın Uluhiyetini kabul ediyor musunuz? Dininizdedeki yeri nedir? C.3- Hazreti İsa Hazreti Meryem’in oğludur. Beşerden ilah olmaz, dinimizde müşarünileyhin mevkii büyük bir peygamberdir. Hükmü Kur’an-ı Kerim ile tadil ve kısmen feshedilmiş İncil kitabı kendine verilmiştir. Müslüman dininde Hazreti İsa’nın yeri böyledir. S.4- Ekanim-i Selase’ye inanlar için Ruhu’l-Kudüs üçten birdir. Sizin dininizde buna benzer bir şey var mıdır? C.4- Ruhu’l-Kudüs, Cebrail denilen melektir. Bakir Meryem’e nefh-i ruh etmesi Allah emrinden başka bir şey değildir. Dinimizde bundan ibarettir, hilkatte benzeri Hazreti Adem ve Havva hilkatidir. S.5- Sünuhat Tanrı veya Semavat ile dünyadaki insanlar arasında şimdi veya herhangi bir zamanda olduğu gibi bugün de doğrudan doğruya vaki oluyor mu? C.5- Beşeriyetin her işi Tanrı’nın lütfu sünuhatla ve semavat ile bildirilen Melaike’nin murakabesi ile olduğundan insanların hem evvel hem hal-i hazır ve hem de bundan sonraki her işi sünuhatla olur. Sünuhatla yalnız peygamberlere münhasır değildir. S.6-  Cennet ve Cehennem. Elle tutulur belirli yerler midir, yoksa bir düşünce hali midir?  Cennetle Cehennem’in hakikaten mevcut yerler olduğuna mı yoksa ceza ve mükafat şartları olduğuna mı inaniyorsunuz? Bir kimse ölümünden önce kendisinin veya ölümünden sonra hayatta bulunan başka bir kimsenin herhangi bir hareketiyle günahlardan kurtulabilir mi? C.6- Cennet ve Cehennem hakkında kitapların ve peygamberin beyanların ilahi sözlerdir. Zavk ve nefreti bildiren temsillerdir, beri bir bilgi hali denilemez. Hilkat alemi dar bir bilgi ile kavranamadığından mükellef mahlukat belli başlı böyle yerlerin bulunması kudret-i hilkatte mevcut mahalde olması ve mükafat ve mücazatın oralarda yapılması akıldan baid değildir. Beyne mahluk muhtar beşeriyet iyiliklerine iyilik, kötülüklerine kötülük muktezayı nasfet ve adalet olduğu dünyada sabit olunca; bu hayat dünyasında görülmeyen mükafat yeri de işte oralardır. Bu müstahak-ı mücazat suçlu, sağlığında suçlarını terk etmekle veya terk etmeyip de suçlu olarak ölürse başka bir büyük tanışığın şefaatiyle, irtikap ettiği günahın cezasından kurtulabilir. Şol şartla ki suçlu münkir veya müşrik olmamalıdır. …                                                                                     10/12/1955                                                                             Kütahya Bölge Gezici Vaizi                                                                                     Asım Öğütçü Mustafa Uysal Araştırmacı-Yazar Kaynakça: Kütahya’da  Son Osmanlılar Sayfa:186-187-188-189-190-191-192-193-194
Ekleme Tarihi: 18 Mart 2019 - Pazartesi
Mustafa UYSAL - Tarih Köşesi

AHMET ASIM EFENDİ

Amerikalı Bilim Adamlarının Diyanet İşleri Başkanlığı’na Sorduğu Sorular ve Ahmet Asım Efendi Tarafından Verilen Cevapları

S.1- Allah (Üstün varlık) mütavassıt bir Müslüman aliminin bundan ne anladığını açıklayın. Aynı zamanda henüz gençlik çağında bulunan bir kimsenin ne anladığını izah edin.

C.1- Allah (büyük üstün) mütavassıt ilahiyatçı bir alim, her makluktan ve mahlukun zatından ve vasfından ayrı, kendine yaraşır evsafla muttasıf, yakışmayan her hudutsan beri ve üstün bir varlık anlar. Genç mütedeyyin bir Müslüman da daha mücmel ve veciz bir bilgi ile anlar ve ifade eder,  buna Müslümanlıkta ilmihal denir.

S.2- Ekanim-i Selaseye Hıristiyanların umumiyetle inandığı şekilde inanıyor musunuz?

C.2- Biri üçi  üçü bir yapmak akidesi hudus ile kıdemi birbirine katıp karıştırmaktan ibaret olduğundan Müslüman dininde buna şirk denildiği için sureti kat’iyede buna Müslümanlar inanmazlar. Hıristiyanlar bu akidede yanılmıştır.

S.3- Hazreti İsa’nın Uluhiyetini kabul ediyor musunuz? Dininizdedeki yeri nedir?

C.3- Hazreti İsa Hazreti Meryem’in oğludur. Beşerden ilah olmaz, dinimizde müşarünileyhin mevkii büyük bir peygamberdir. Hükmü Kur’an-ı Kerim ile tadil ve kısmen feshedilmiş İncil kitabı kendine verilmiştir. Müslüman dininde Hazreti İsa’nın yeri böyledir.

S.4- Ekanim-i Selase’ye inanlar için Ruhu’l-Kudüs üçten birdir. Sizin dininizde buna benzer bir şey var mıdır?

C.4- Ruhu’l-Kudüs, Cebrail denilen melektir. Bakir Meryem’e nefh-i ruh etmesi Allah emrinden başka bir şey değildir. Dinimizde bundan ibarettir, hilkatte benzeri Hazreti Adem ve Havva hilkatidir.

S.5- Sünuhat Tanrı veya Semavat ile dünyadaki insanlar arasında şimdi veya herhangi bir zamanda olduğu gibi bugün de doğrudan doğruya vaki oluyor mu?

C.5- Beşeriyetin her işi Tanrı’nın lütfu sünuhatla ve semavat ile bildirilen Melaike’nin murakabesi ile olduğundan insanların hem evvel hem hal-i hazır ve hem de bundan sonraki her işi sünuhatla olur. Sünuhatla yalnız peygamberlere münhasır değildir.

S.6-  Cennet ve Cehennem. Elle tutulur belirli yerler midir, yoksa bir düşünce hali midir?  Cennetle Cehennem’in hakikaten mevcut yerler olduğuna mı yoksa ceza ve mükafat şartları olduğuna mı inaniyorsunuz? Bir kimse ölümünden önce kendisinin veya ölümünden sonra hayatta bulunan başka bir kimsenin herhangi bir hareketiyle günahlardan kurtulabilir mi?

C.6- Cennet ve Cehennem hakkında kitapların ve peygamberin beyanların ilahi sözlerdir. Zavk ve nefreti bildiren temsillerdir, beri bir bilgi hali denilemez. Hilkat alemi dar bir bilgi ile kavranamadığından mükellef mahlukat belli başlı böyle yerlerin bulunması kudret-i hilkatte mevcut mahalde olması ve mükafat ve mücazatın oralarda yapılması akıldan baid değildir. Beyne mahluk muhtar beşeriyet iyiliklerine iyilik, kötülüklerine kötülük muktezayı nasfet ve adalet olduğu dünyada sabit olunca; bu hayat dünyasında görülmeyen mükafat yeri de işte oralardır. Bu müstahak-ı mücazat suçlu, sağlığında suçlarını terk etmekle veya terk etmeyip de suçlu olarak ölürse başka bir büyük tanışığın şefaatiyle, irtikap ettiği günahın cezasından kurtulabilir. Şol şartla ki suçlu münkir veya müşrik olmamalıdır.

                                                                                    10/12/1955

                                                                            Kütahya Bölge Gezici Vaizi

                                                                                    Asım Öğütçü

Mustafa Uysal

Araştırmacı-Yazar

Kaynakça: Kütahya’da  Son Osmanlılar

Sayfa:186-187-188-189-190-191-192-193-194

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.