Hüdayim GÜLER - Dostça
Köşe Yazarı
Hüdayim GÜLER - Dostça
 

Usturuplu Yalan...!!!

İşimiz gücümüz yalan, yalansız yaşantıyı düşünemez hale gelmişiz.. En büyük yalan yuva kurmaya başlandığında başlar. Kız istemeye gidilir.. Başlanır yalanlara, oğlumuz diye söylemiyorum evden işe işten eve gelir... İçkiyi ağzına koymamıştır. Kumar nedir bilmez denir... Gerdek gecesine sarhoş gelir, at yarışından başını kaldırmaz, İşten çıkar eve uğramadan gecelere akar. Dedim ya ta baştan başlar yalanlar. Birde buna kılıf da bulunur. Neymiş efendim 3 yerde yalan söylemek mubahtır denir. - savaş da esir düşüp sorgulandığında - Dünürlüğe gidildiğinde - İki kişinin arasını bulmak için denir Hâlbuki işin aslı 1- Savaşta (düşmanı aldatmak için), 2- İki kişinin arasını bulmak maksadıyla, 3- Kocanın karısına, karının da kocasına (aile düzenini korumak düşüncesiyle) söylediği yalandır.. Ama biz alışığız ya yalana kılıf bulmaya, söylediğimiz yalana bin bir neden bulur neredeyse sevap deme cüretini bile kendimizde buluruz bazen. Ama öyle insanlar vardır ki, yalan söylediğini asla anlayamazsın, hatta baya baya inanırsın,  söyleyen bile bazen kendi yalanına inanır. En önemlisi ise yalanı ustalıkla söylemekle kalmaz ortaya çıktığında ise başka bir yalanla o yalanını öyle bir kamufle eder ki takdir etmemek imkânsızdır. Bununla ilgili aşağıda anlatacağım olay konuya en güzel örnek olur.. Amerika’da bir süpermarkette, müşteri yarım Kivi satın almak ister. Tezgâhtar ise, bunun mümkün olmadığını söyler ama müşteriyi ikna edemez aralarında kavga çıkar. Tezgâhtar koşa koşa müdüre çıkar.. “Efendim der. Hayvanın biri yarım Kivi almak istiyor.” der demez şöyle bir arkasına dönünce ne görsün !.. Müşteri arkasından gelmiş ensesinde duruyor… Tezgâhtar hemen müşteriyi işaret ederek.. “Bu beyefendi de diğer yarısını almak istiyor efendim…” der Müdür durumu anlar, adama yarım Kiviyi mecburen verip gönderirler Müdür bir saat sonra tezgâhtarı çağırır ve “Seni tebrik ederim, çok zeki davrandın, iyi idare ettin. Nerelisin sen..? “Brezilyalıyım efendim…” “Amerika’ya niye geldin..?” “Brezilya cazip bir yer değil efendim, orada insanlar ya fahişe ya da futbolcu olur.” Müdür bu cevaba şaşırır... “Biliyor musun, benim karım da Brezilyalı…” “Yaaa öyle mi...! der tezgâhtar... Yenge hangi takımda futbol oynuyor...?? İşte böyle, yalanı öyle bir kamufle ederler ki karşısındakinin kızgınlığı ve kırgınlığını takdire bile çevirebilirler.. Her ne olursa olsun yalanı yalanla düzeltmeye çalışmak ikincisi bir yalan söylemektir. Yalansız nice günler dilerim. Kalın sağlıcakla...
Ekleme Tarihi: 13 Ekim 2023 - Cuma
Hüdayim GÜLER - Dostça

Usturuplu Yalan...!!!

İşimiz gücümüz yalan, yalansız yaşantıyı düşünemez hale gelmişiz..

En büyük yalan yuva kurmaya başlandığında başlar. Kız istemeye gidilir.. Başlanır yalanlara, oğlumuz diye söylemiyorum evden işe işten eve gelir... İçkiyi ağzına koymamıştır. Kumar nedir bilmez denir... Gerdek gecesine sarhoş gelir, at yarışından başını kaldırmaz, İşten çıkar eve uğramadan gecelere akar. Dedim ya ta baştan başlar yalanlar.

Birde buna kılıf da bulunur. Neymiş efendim 3 yerde yalan söylemek mubahtır denir.

- savaş da esir düşüp sorgulandığında

- Dünürlüğe gidildiğinde

- İki kişinin arasını bulmak için denir

Hâlbuki işin aslı

1- Savaşta (düşmanı aldatmak için),

2- İki kişinin arasını bulmak maksadıyla,

3- Kocanın karısına, karının da kocasına (aile düzenini korumak düşüncesiyle) söylediği yalandır..

Ama biz alışığız ya yalana kılıf bulmaya, söylediğimiz yalana bin bir neden bulur neredeyse sevap deme cüretini bile kendimizde buluruz bazen.

Ama öyle insanlar vardır ki, yalan söylediğini asla anlayamazsın, hatta baya baya inanırsın,  söyleyen bile bazen kendi yalanına inanır. En önemlisi ise yalanı ustalıkla söylemekle kalmaz ortaya çıktığında ise başka bir yalanla o yalanını öyle bir kamufle eder ki takdir etmemek imkânsızdır. Bununla ilgili aşağıda anlatacağım olay konuya en güzel örnek olur..

Amerika’da bir süpermarkette, müşteri yarım Kivi satın almak ister.

Tezgâhtar ise, bunun mümkün olmadığını söyler ama müşteriyi ikna edemez aralarında kavga çıkar.

Tezgâhtar koşa koşa müdüre çıkar..

“Efendim der. Hayvanın biri yarım Kivi almak istiyor.” der demez şöyle bir arkasına dönünce ne görsün !..

Müşteri arkasından gelmiş ensesinde duruyor…

Tezgâhtar hemen müşteriyi işaret ederek..

“Bu beyefendi de diğer yarısını almak istiyor efendim…” der

Müdür durumu anlar, adama yarım Kiviyi mecburen verip gönderirler

Müdür bir saat sonra tezgâhtarı çağırır ve

“Seni tebrik ederim, çok zeki davrandın, iyi idare ettin.

Nerelisin sen..?

“Brezilyalıyım efendim…”

“Amerika’ya niye geldin..?”

“Brezilya cazip bir yer değil efendim, orada insanlar ya fahişe ya da futbolcu olur.”

Müdür bu cevaba şaşırır...

“Biliyor musun, benim karım da Brezilyalı…”

“Yaaa öyle mi...! der tezgâhtar...

Yenge hangi takımda futbol oynuyor...??

İşte böyle, yalanı öyle bir kamufle ederler ki karşısındakinin kızgınlığı ve kırgınlığını takdire bile çevirebilirler..

Her ne olursa olsun yalanı yalanla düzeltmeye çalışmak ikincisi bir yalan söylemektir.

Yalansız nice günler dilerim.

Kalın sağlıcakla...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.