Bir türlü öğrenemedik kurallara, yasalara ve yasaklara uymayı..
Ama konu bunlar olunca mangalda kül bırakmıyoruz... Hemen konuşuyoruz çok bilmiş gibi.. Her şeyi biliyormuş gibi, Uzman gibi, bilirkişi gibi... O konunun üstadı gibi.....
Hemen suçu Devlete, Devletin görevlilerine, yerel yönetime ve onun görevlilerine, yüklemeyi bir marifet saymak, kendimizi sanki üstün görmek... Kendimize farklılık kattığımızı zannetmek gibi bir anlaşılmaz kişiliğe bürünüyoruz ....
Herkes süt den çıkmış ak kaşık, hep masumuz, suçsuzuz, haklıyız... Bütün suç devlet de ve onun kanun, yasa ve yasaklarında. Onları uygulayanlarda...
Hiç kimse öz eleştiri yapmıyor, ver yansın ediyor, lodoslama dalıyoruz konulara... Şehir içinde hız sınırı 50 km dir. Hangimiz buna uyuyoruz.. Hangimiz park yasağı olan yere park edip de ceza gelince; Devlete para lazım tabi.. Biz garibanlardan böyle çıkartıyor işte; diye konuşmuyormuyuz...
Doğalgaz, elektrik, su, telefon faturasını belirtilen sürelerinde yatırmadığımız için kesilmesinin suçu bile Devletindir, Hizmet veren Kurum ve Kuruluşundur.
Her suç Devletin, her kusur uygulayanların....
Bizler mi? Bizler tertemiz, beyazlatıcıyla cilalanmış ak, pak insanlarız....
Vergi kaçıranlar, fiş, fatura kesmeyenler kim? Yasak olan yere park eden kim? Merdiven altı sağlıksız üretim yapan, ürettiği gıdalara farklı ve yasak malzeme karıştıranlar kim? Aldığı ürünü fahiş fiyatla satan, stokçuluk yapan kim? Başkasının hakkına tecavüz eden kim?
Kadına şiddet uygulayan, hayvanlarla eziyet eden, nüfusunu kullanan, haksız kazanç elde eden, kendi menfaati söz konusu olduğunda her şeyi mübah sayan, sahi bunlar kim?
Aynanın karşısına geçip bunları kendinize bir sorun bakalım; İnsanlığın neresindesiniz...!!
Öyle oturduğunuz yerden klavyenin başına geçip, onu, bunu, Devleti, yerel yönetimi, hizmet verenleri suçlamak.. Herkese, her şeye kulp takıp ileri geri yazmak... Ne derece doğru? Ne kadar haklı bir hareket...!!!
Haaa.... Haksızlığa sessiz mi kalalım; sus, pus mu olalım? Sırtımızı mı dönecek, gözümüzü mü kapatacağız? Tabi ki değil... "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" diyen bir Peygamberin ümmetiyiz şükürler olsun....
O zaman ne mi yapacağız; Haklı hak aramanın usul ve esasları çerçevesinde hareket etmenin yol ve yöntemlerini kullanarak gereğini yapacağız...
Kimseyi kırmadan, kimseyi rencide etmeden, kimseye hakaret etmeden; kırıcı değil yapıcı ve asla net ve kesin bilmediğiniz konularda ahkâm kesmeden eleştiri yapmak; uyarmak, bilgi vermek, hepimizin en doğal hakkıdır....
"Önce iğneyi kendimize batırıp, sonra çuvaldızı ele" atasözündeki gibi daha itidalli, daha hoşgörülü, daha iyi niyetli, daha bildiğimiz konularda konuşarak hatayı düzeltmek, eksikliği tamamlatmak, yanlışı düzelttirmek adına hakaret etmeden, kimseyi zan altında bırakmadan, uyarıda bulunmak haberdar etmek elbette bizim vatandaşlık görevlerimizdendir....
Her Kanun, her hizmet bizlerin daha iyi şartlarda yaşamamız, Hak ve Hukukumuzun korunması anlamında yapılmaktadır. İçinde bulunduğumuz şartlarda göz önüne alınarak Devlete, Yerel yönetimlere, yaptıkları ve yapacakları hizmetlere yardımcı olmak ve söylenenlere, emirlere ve yasaklara harfiyen uyarak yardımcı olmak, Devlet ve Millet olmanın temel taşlarıdır.
DEVLET VAR OLSUN Kİ... MİLLETİMİZE YÂR OLSUN.....!!!