Ülkemizin ekonomik ve siyasi acıdan son bir sınavdan geçtiği şu günlerde, ekonomiyi ele alacak olursak eskilerin dediği gibi ''Ekmek aslanın ağzında'' değil artık midesinde dersek yalan olmaz.
İşsizliğin had safhaya ulaştığı, hayat pahalılığının gelir gider dengesini alt üst ettiği bir dönemde geçiyoruz.
Emekliler şehri görünümde olan İlimizde bunu çok fazla hisseder olduk.
Kapanan işyerleri bunun en büyük göstergesi durumundadır. Çalışanlar ve emekli olan kesim zaten hayat pahalılığı nedeniyle temel ihtiyaçlarını dahi kısmen karşılar durumda olması esnaflarımızı çok zor durumda bırakmaktadır. Zor durumda kalan esnaflar ayakta kalabilmek için farklı alternatifler üretmek zorunda kalmaktadır. Bu durumda kalmış bir grup yurdum esnafı ''Memleketten geldik-Yöresel tatlar'' olarak her sene SERA AVM otopark alanında ürünleri sergileyip satış yapmakta iken, bu sene Belediyeden süreli izin alarak çeşitli etkinliklerin yapıldığı Azerbaycan parkı saat kulesi civarında konuşlanıp, memleketlerine özgü ürünlerinin satışı yapmaktadırlar.
Bu durumu sosyal medyaya taşıyan bir grup klavyeşörler, yerli esnafın bu durumdan rahatsız olduğu, bu tür dışarıdan gelen esnaflara yer verilmemesini, kısa süreli olmasını,çok pahalı olduğunu..ürünleri kalitesiz olduğu ve benzeri gibi bir sürü bahaneler ileri sürerek yerli esnafın mağdur edildiğini bahane ederek, hem Belediyeyi suçlayıp halkın gözünde küçük düşürmek hem de güya yerli esnaftan yana görünüyormuş havası vererek kendilerine prim yapma hevesi içinde resmen provokatörlük yapmaktadırlar.
Bu tür kişiler ve bunlara destek verir gibi görünen esnaflıkla alakası olmayan kişilere sesleniyorum.
Şunu unutmayın ki...Ülkemizde serbest piyasa ekonomisi hüküm sürmektedir. Serbest piyasa ekonomisinde rekabet denen bir olgu mevcut olup, şartları bilgi, beceri, yerinde ve zamanında müdahale ile tecrübe isteyen ağır bir yük getirmektedir. Eğer rekabet şartlarına ayak uyduramazsan, kendini yenileyemezsen, piyasaya uyum sağlayamazsan tepetaklak gidersin.
Serbest piyasa ekonomisi, eski zamanlardaki gibi sabah dükkânında alışveriş eden bir esnaf yan komşusu siftah etmediği için oraya müşterisini yönlendiren bir anlayışa asla benzemez. Piyasa şartları ve Kanun çerçevesi içerisinde her türlü rekabet serbesttir. Bir iş yeri açarsın çok iyi iş yapar. Bir bakarsın hemen yanındaki dükkân aynı iş için başka birisi tarafından kiralanmıştır ve aralarında tatlı bir rekabet başlar ve müşteriye iyi davranan, onlara hitap edebilen ve günün şartlarına göre kendini yenileyebilen kazanır. Buna benzer olayları günlük hayatımızda sıkça görür veya duyarız.
Bir Kütahyalı olarak, bizim yerli esnafımız maalesef bu piyasa ekonomisine bir türlü adapte olamamış ve rekabet etme yöntemlerini ya öğrenememiş ya da işine gelmemiş olmasından dolayı yıllardır hep aynı hamam aynı tas kalmıştır. Bunun en güzel örneklerini saman pazarında görebiliriz. Burada öyle esnaflarımız vardır ki bundan 40 sene önce dükkânı ne ise hala o vaziyette durmaktadır. Ve klasik deyimle sabah 9 da dükkân açar akşam ezanında dükkânını kapatır mantığı ile hareket eder. En çok da bunlardan gelir sızlanmalar ve tepkiler. Vergimizi..kiramızı ödeyemiyoruz...böyle giderse küçük esnaf yok olur gider...bizim halkımız yerli esnafına sahip çıkmıyor....Civar illere alışverişe gidiyor....gibi mazeretler öne sürerek adaptasyon eksikliğini vatandaşa mal etmeye çalışırlar.bu yüzdendir ki genel olarak piyasaya hakim olan esnaflar dışarıdan gelen esnaflardır. Neden derseniz..''Müşteri memnuniyeti'' denen ''Ağzı laf yapıyor'' olayıdır. Bizim esnafımız bu tür konularda bir türlü kendini yenileyememiş ve en iyi ve en kaliteli malını bile pazarlayamaz durumdadır. Hani derler ya.... Bal satan balını satamamış da sirke satan hepsini satmış....o olay gibi.
Sorun belli...Peki ne yapılmalıdır...? Asıl mesele burada zaten....yapılması gerekende bellidir aslında ama nedense saf oluyoruz...habersiz oluyoruz....daha doğrusu işimize gelmiyor.....akşam eve geç kalırız..ya da geçek var bu akşam olmaz..vb.maazeretlere sığınır gideriz velhasıl.
Hâlbuki sosyal medyada bir olup dışarıdan gelen esnafa veryansın etmek yerine, veryansın edenin yanında yer almak yerine...bir olup mensup olduğunuz odalara veya esnaf kuruluşlarına giderek bize serbest piyasa koşullarına uygun olarak mücadele nasıl yapılır..müşteri memnuniyeti nasıl sağlanır...yaptığımız iş de ileriye gitmenin teknik ve taktiksel yönlerini anlatan seminerler verin.Halk eğitim merkezine müracaat ederek günümüz şartlarında esnafların ayakta kalmasının teknik yönleri konusunda kurs açılmasını isteyebilirsiniz...Sizler gibi küçücük esnaf olarak işe başlayıp, bugün çok büyük işletme sahibi olanların hayatlarını inceleyebilirsiniz. Bu konularda yazılmış kitapları okuyarak sizde kendinize büyümek konusunda bir yol haritası çizebilirsiniz..
Nasıl ki....! Bir yumurtanın içindeki civciv kabuğunu kırarak dışarıya çıkar büyür ve gelişir. Sizde üzerinizdeki ölü toprağını atın, önce ayakta kalmanın daha sonra büyümenin yollarını araştırın..Mutlaka bir yolu vardır.
Yoksa Şehrimizin her iki girişine yapılan ''EFSANE'' kapıları kapatarak yabancı esnafın gelmesini önlemek gibi bir lüksünüz asla olmayacaktır.
Benden söylemesi...