Bu ülkenin bir sürü sorunu varken birde köpek sorunu başladı ve gündemi de son zamanlarda epeyce meşgul ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu konuda çalışma başlattığını duyurdu.
Biraz daha geniş düşünelim hep birlikte...;
Tabiatın bir kanunu vardır. Bu kanun " Büyük balık Küçük balığı yutar" sözüdür.
Her şeyin sahibi yüce rabbim hiç bir canlıyı ve cansızı boşa yaratmamıştır ve her canlı eninde sonunda ölümü tadacaktır. Hepsinin bir yaradılış sebebi vardır ve öyle bir denge kurmuştur ki... Tabiri caiz ise sistem tıkır tıkır işlemektedir. Ama bu dengeyi bozar birileri var bizler varız insan denen canlı var. Nelerin nelerin dengesini bozmadık ki.
Kendi yaşam düzeyimiz başta olmak üzere tabiatın ve diğer canlıların yaşam alanlarına varıncaya kadar müdahale etmedik mi?
En çok da tabiatın düzenini kanununu değiştirmedik mi...?
Dağdan indim şehire misali doğada, doğal ortamlarda yaşaması gereken canlıları şehire indirdik hatta evimizin içine bile soktuklarımız oldu.
Ve öyle bir zamana gelindi ki insanların yerini alanlar, yatak odalarını paylaşmalara varan durumlar oluştu..
Sahiplenmelerin yanı sıra korumak ve yaşatmak amacıyla dernekler kuruldu. Bu dernekler başta Belediyeler olmak üzere Devlet Kurum ve Kuruluşlarından yardım ve işbirliği için girişimlerde bulunmaya, toplama yerleri ve barınakların yetersizlikleri nedeniyle protestolar gerçekleştirmeye bile başladılar.
Sonu nereye varır bilemem ama zamanla başka başka hayvanlar sahiplenilmeye başlanır ise durum nereye varır. Mesela; yarın öbür gün birileri domuzları sahiplenir koruma derneği.... Fareleri sahiplenir yaşatma derneği.... Pire ve bitleri sahiplenir yaşatma derneği. Yaban tavşanları evcilleştirme derneği kurarsa ne olur...? Ne yapılabilir... Canlı... hayvan... Dostça davran bir şey yapmaz derlerse...?
Domuzu, yaban tavşanını vuran avcıya.. Fareyi yakalayan kapan kurucusuna... Bit ve pireyi öldürenlere bu dernekler savaş açarsa, tüm bunlardan rahatsız olan vatandaşlar ilaçlarla toplu katliama neden olursa .... Ve bunlara dava açılırsa ne olur.....hak hukuk adalet...bit ve pirelere özgürlük, farelere yaşama hakkı, domuzlar kardeştir vuran kalleştir.. Yaban tavşanları kutsaldır öldürülemez, yaşamak onlarında hakkı yürüyüşleri yapılırsa ne olur, neler olur hiç düşündünüz mü ....?
Daha fazla ihtimalleri ve hayal gücümüzü zorlayıp beynimizi yakma dercesine gelmemek için ilerisini düşünmeden vazgeçip, mevcut durumu nasıl düzeltiriz ne yapabiliriz diye kafa yoralım birazda.
Sokak hayvanı dediklerimizi bir moda gibi sahiplenme isteklerimiz zamanla bazı kişilerde hevesimizi aldık bu kadar yeter diyerek sokağa terk edilmelerden, sokak hayvanlarını koruyalım aç ve susuz bırakmayalım diyerek bizlerin yaşam alanlarını paylaşmak zorunda kaldıklarımız, sanki bakmak doyurmak ve tüm ihtiyaçlarını karşılamak gibi bir mecburiyetimiz varmış gibi bu görevleri yapmadığımız, yerine getirmediğimiz zaman saldırılara maruz kalmalar had safhalara ulaşmıştır.
Sabahın köründe müfredat kurbanı olmuş çocuklarımızı okula götürürken veya işe giden insanların aç kalmış, evcil hayvan denilen sokak köpeklerinin saldırılarına uğraması, hayatı tehlikeler derecesinde yaralanması ve hatta ölümlere neden olmayacaklarını kim garanti edebilir. Bu durumlar çığ gibi büyümeye devam ettikçe çare arayışlarda maalesef gerekli adımlar kaplumbağa hızı ile ilerlemektedir. Artık sadece barınaklarda toplanması işleminin yanı sıra bazı sert önlemler alınmasını da gündeme getirmelidir. Sahipli köpeklerin sahipleri sahip oldukları hayvanların her hareketinden sorumlu tutulmalı, sokağa bırakılması halinde eski sahibine para ve hatta hapis cezası verilebilmelidir. Bu veya buna benzer yaptırımlar bir an önce alınmalıdır. Âmâ en önemlisi ise her hayvanın olması gereken yerde olmasını sağlamak, tabiat kuralının gereğidir.
Belediyeler tarafından kısırlaştırılması ne derece sağlandı bilemiyoruz ama Belediye yetki alanlarının dışında hızla üreyen köpekler bir şekilde yerleşim yerlerine gelmekte veya bırakılmaktadır. Bir batında en az 4 en fazla 9 yavru doğurabilen köpeklerin kontrol dışı kırsal kesimlerde 100 tanesinin her yıl 900 tane yavrusu olmaktadır. İnsanların bile gelir düzeyi düştükçe çocuk sayısı 1 ila 2 arasında kalmasına, tedbir almaya özen göstermesi karşın bunların böyle bir sıkıntıları bulunmamaktadır.
SONUÇ OLARAK....;
Sokak hayvanlarının insanlara özellikle kadın ve çocuklara daha fazla zarar vermeden, Allah korusun ölümle sonuçlanan boyutlara ulaşmadan acilen çözümler bulunmalıdır. Hayvan barınakları kapsamlı şekilde çoğaltılmalıdır. Köyler ve tüm yerleşim yerleri dâhil bütün sahipli sahipsiz köpeklerin tamamı kısırlaştırılmalıdır.
Sahiplenmeler sıkı takip altına alınmalı sahiplenen hayvanı sokağa bırakanlara ağır cezalar verilmelidir. Ya da bu işlerle uğraşanların önereceği daha akılcı yollar uygulanmalıdır. Her ne yapılacak ise bir an önce yapılmalı, başta çocuklar olmak üzere insanların can güvenliği sağlanmalıdır.
Geçmiş zamanlarda Belediyeler bünyesinde köpekler ve sokak hayvanlarının itlaf edilmesi ile görevlendirilenlerin bulunduğunu unutmamak lazım. Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, bu görevlilerin yerini canı yanan vatandaşların bu görevi üstlenmesi gibi sosyal barışı tehdit eden nahoş hadislerin önü arkası kesilmeyebilir.
Çözüm...; olabilecek olayların gerçekleşmeden önce önlem alınması halinde amacına ulaşabilir.
2024 yılı başta Ülkemize olmak üzere tüm Dünyaya barış, kardeşlik ve insanca yaşam seviyesi getirmesi dileklerimle, MUTLU YILLAR DİLİYORUM