Korona virüsle mücadele süreci tüketici şikâyetlerini de etkiledi. İlk günlerde turizm ve özel okul konusunda yoğunlaşan şikâyetler, son dönemde bankacılık, iletişim ve uzaktan satışlarda artış gösterdi. Önceden banka denilince akla bir güven gelirdi. Artık böyle olmadığını düşünüyorum. Kredi kartlarından alınan yıllık kart aidatları, kredilerden kesilen evrak masrafları, vadesiz hesaplardan gizli alınan vadesiz hesap işletim ücretleri, haber vermediğiniz halde size sorulmadan açılan otomatik ödeme talimatları sadece birkaçıydı. Pandemi günlerinde ise kredi ve kredi kartı ödemelerinin faizsiz ötelenmesi beklentisinin karşılanmaması, bankaların öteleme için fahiş faiz hesaplaması, sorunu olarak öne çıkmasıyla gündemdeler.
Tüketici Birliğine gelen haberler doğrultusunda Mart ayı faturaları zar-zor ödense de Nisan ayı faturalarında- maalesef- ödeme aksaklıkları başladığını öğrendik. Pandemi günleri başlarken TBF olarak #hayatdevametsindiye adlı bir kampanya başlatmış, kampanyada faturaların üç ay faizsiz ödenmesine vurgu yapmıştık. Ancak görünen o ki; bankalar ‘uyuyor taklidi yapmayı’ sürdürüyorlar. Sanki Türkiye’ye pandemi hiç uğramamış gibi yapmaya devam ediyorlar. Borçlarını ödemekte güçlük çeken tüketicilere ne yazık ki faizli yapılandırma tekliflerinde bulunuyorlar.
Bunları izleyen husus da mart ayı başından itibaren erken rezervasyon, uçak bileti ücret iadesi, özel okul taksitleriyle servis ve yemek ücretlerinin iadesi, internette hizmet kalitesinin düşmesi veya hizmetin verilmemesi konularında tüketici mağduriyetleri yoğunlaşması oldu. Bir önceki yazımızda bu konuyu işlediğimizden burada bir kez daha yinelemek istemiyorum.
Ardından gelen şikâyetleriniz ise internette yetersiz servis ve altyapı şikâyetleri, abonelik sorunları, faturalarda haksız fiyat farkı, taahhütlerden cayma sorunlarından yapığınız şikâyetler oldu. Başka bir konu da yoğun şekilde, özel okullar ve uzaktan satışla ilgili yapılan şikâyetlerinizdi. Sosyal medyada ünlü markaların ürünleri üzerinden oluşturulan linklerle sahte satış yapılması da başka şikâyet konusu olarak görüldü.
Öte yandan, tüketicilerimizin sorunlarını çözümlemeye çalışan hakem heyetlerinin de durumu çok iç açıcı olmamasıydı. Korona günleri dolayıyla toplantılar eskisi gibi yapılamamakta, şikâyetler özel oturumlarla çözülmeye çalışılmakta, bundan ötürü de dosya sayısı hızla artmasıydı.
Tüketici hakem Heyetleri özel önlemler almasına karşın yine de oluşan mağduriyetler azalmadığı gözlenmektedir. Sorunların birçoğu mücbir sebep nedeniyle gerçekleşen sorunlardır. Bunların başlıcaları da özel okullar, yurtlar, servisler, kreşler gibi sorunlardır.………
Bu kadar iç karartan konuya içimize su serpecek bir gelişmeyle nokta koymak istiyorum. Artık gençlerimiz ve ileri yaştaki (!) gençlerimiz kısıtlı da olsa sokağa çıkabilecekler. Ardından da diğer normalleşmeler onu izleyecekler. Korona günlerini yazmaktan sıkılan bu fukara da İstiklal Şairimizin dediği gibi ‘Allah bir daha bana KORONA YAZISI yazdırmaz inşallah’ diyerek yazısını bitirir.
Sağlıklı ve sorunsuz günler dileğiyle..