Günümüzün en büyük sorunlarından birisi Türk aile yapısının süratle bozulmaya başladığıdır.
Bunun o kadar çok nedeni var ki; Bence en önemlisi Türk Medeni Kanununda yapılan değişiklikle ''Zina'' ve 18 yaşını tamamlayan kız yada erkek evlatların anne baba dahil hiç kimsenin yaşamlarına müdahale etme ve söz sahibi olamaması olmuştur. Diğer etkenler ise Ulusal kanallardaki Türk aile yapısına uygunsuz diziler, Avrupalı ve modern olmak adına moda diyerek aşırı makyaj, örf, adet ve ananelerimize uygun olmayan kılık kıyafetler ve özentiler maalesef bizi bu günlere getirmiştir.
Evlenmelerin yıldırım, boşanmaların şimşek hızıyla olduğu ve sebep olarak şiddetli geçimsizlik ve anlaşamadıkların arkasına sığınılan, TV. Dizilerindeki özentili yaşamı bulamamış olmanın ve birlikteliğinin getirdiği yuva sorumluluklarını kaldıramamanın verdiği mesuliyet duygusunu taşıyamamak olduğunu görüyoruz.
Bir diğer sebep ise, belki hepsinin oluşmasına neden olacak kadar önemli.''Ekonomik yetmezlik'' sebebi. Ülkemizdeki ekonomik dengeler maalesef çalışana her gün daha fazla insanca yaşam kriterlerinin çok altında yaşamaya itmektedir. Her iki aile ferdinin çalışmasına rağmen ekonomik zorluklar nedeniyle istediği yaşam kalitesini yakalayamayanlar çareyi ben tek başıma daha iyi şartlarda ayakta dururum düşüncesinin ön plana çıkması yuvaların yıkılmasına neden olmaktadır. Ama en kötü tarafı ise boşanan çiftlerin çocukları en büyük zararı gören taraf olmaktadır. Yapılan istatistiklere göre şiddete, uyuşturucuya ve fuhuşa meyilli olanların en yüksek oranı temelde düzenli bir aile yapılarının bulunmayışıdır.
Anlaşarak, birbirlerini tanıyarak, flört ederek, severek evlenenlerin boşanma oranları diğerlerine göre maalesef daha yüksek orandadır.
Eskilerin bir sözü vardır, ''Kızını dövmeyen dizini döver, bırakırsan ya davulcuya kaçar ya zurnacıya'' diye ama günümüzde tam tersine oluyor. Dayağın kız veya erkek evlat olsun asla çözüm olmadığı, ilgi alaka ve yaşamını kontrol etme, arkadaş seçiminin önemi aile yapısının güçlü oluşu evlatları yuvaya bağlı yapan en büyük etkenlerdir.
Kontrollü serbestlik çocukların hem kendilerine güven duygusunu hem de zor zamanlarında arkalarında ailesinin olduğunu bilmesi acısından çok önemlidir.
Kızını serbest bırakırsan ya davulcuya kaçar ya zurnacıya sözüne asla katılmıyorum. Ben bu zamana kadar her türlü üst düzey meslek gruplarına sahip çiftlerin boşanmalarına şahit oldum. Çok çok zengin olanların bir celsede birlikteliklerine son verdiklerini de gördüm. Ama bu zamana kadar ne davulcunun ne de zurnacının boşandığını, eşine şiddet uyguladığını hiç duymadım, görmedim bilmiyorum.
Demek ki mesele davulcu, zurnacı değil..... Kişilik karakter meselesi...