Zulüm Bayrağı Tutan Alimin Fetvasına İtibar Olmaz
Söze nereden başlamalı bilmiyorum ama şu bir gerçek ki Aziz Kütahya halkı, kendi rızası ile emaneten verdiği iradesini geri alarak yepyeni bir sayfa açtı.
Şimdi yenilginin tarafı olan Sabık Belediye Başkanı artık şapkasını mı alır oturur, kızını mı alır oturur mevcut durumu kendisi düşünsün.
İnsanın kendine ettiğini kimse kimseye etmez.
Sabık Belediye Başkanı 10 yıl önce aday oldu kazanamadı.
5 yıl önce aday oldu, partili partisiz her görüşten vatandaş kendisine oy vererek gel belediye başkanı ol dediler. Ne de olsa milletvekilliği ve farklı dallarda profesör unvanı olan dekanlık ve rektörlük yapmış bir isimdi.
Kütahya’ya yeni bir soluk getirmesi ve Kütahya’yı şahlandırması bekleniyordu.
Ancak ne profesörlük unvanı ne milletvekilliği geçmişi ile ilgili vatandaşın teveccüh gösterdiği bu özelliklerinin hiçbirinin Kütahya’ya bir artı değer katmadığı görev süresi boyunca ortaya çıktı.
Hal böyleyken vatandaş da bundan sonra akademisyen kökenli bir adaya "Profesörü de gördük bunlardan Başkan falan olmaz " diye bir kanaat oluştu.
Belediye Başkanlığının Profesörlüğe, Dekanlığa, Rektörlüğe, etkisiz Milletvekilliğine benzemediği, Belediye Başkanı’nın önce kararlı, sonra dirayetli, devamında vizyoner, hizmet etmekte gözü kara yeri geldiğinde sert, herkese mavi boncuk dağıtmayan, önceki dönemi kötülemeyen işine bakan, halkın içinde olan, özetle LİDERLİK VASFI OLAN birisi olması gerektiği apaçık ortadadır.
Ayrıca; “Açık kapı belediyeciliği" garabeti adı altında Kütahya Belediyesini gezek gününe çeviren, aynı şahısları belediyede ağırlayıp tüm Kütahya’yı kucaklamış gibi kendini kandırarak kendi saçma sapan konularla ilgilenip Kütahya'nın asıl kronik sorunlarına bir türlü neşter vurmayan mantık iflas etmiştir.
Tüm bu tanımlar ve saptamalardan sonra gelelim milletin iradesini, kızına devredip; belediyeyi fakülte, bürokratları öğretim üyesi, vatandaşı da öğrenci gibi gören sabık belediye başkanına...
Siz size verilen oyu şahsınıza gösterilen teveccühü kaldıramadınız.
Yola çıktıklarınızı yolda bulduklarınız ile değiştirdiniz.
Kütahya için çalışacak liyakatli kadroları kızınızın ihtirasları uğruna harcamaya kalktınız, harcadınız.
Tabi geçici olarak... Neyse ki Allah'ın sopası yok ama ilahi adaleti var ki bugün ve bundan sonra yoksunuz.
Aslında, harcadığınız ve bitirdiğiniz kendi itibarınızdı.
Vatandaş size oy verip görev süreniz boyunca sizi Başkan olarak görmek isterken vatandaşın size bahşettiği iradeyi kızınıza devrettiniz.
Görevden almaları siz değil, kızınız organize etti.
Belediye bürokratları kızınızın kurallara uymayan taleplerini yerine getirmediği için kumpas, iftira, lekeleme ile itibar suikastine uğratılarak yerlerine kızınızın okul arkadaşları ile doldurduğu liyakatsiz kadrolar ile yol yürüdünüz.
Adeta, Kütahya Belediyesinde bürokrat olmanın ön koşulu, "kızınızın okul arkadaşı, iş arkadaşının eşi veya onun uygun gördüğü kimse olmak, kanuna uysun uymasın her dediğini yapmak" kriteri ile anılır olmuştu.
Siz de;
size gerçekten inanıp, hiç sağ partilere oy vermeyip ilk kez size inanan vatandaşın, sizin bu yönetim kepazeliğinizi görünce, "elim kırılsaydı da sana oy vermeseydim" diyen her görüşten seçmenin ahı var.
Sizde;
Milliyetçi ülkücü camianın gerçek milliyetçi ve ülkücülerinin ahı var.
Sizde;
söz verip vaatte bulunup, umuduyla oynadığınız vatandaşların ahı var.
Sizde;
Kütahya için gecesini gündüzüne katıp sizi başta devlet adamı olarak, bir büyük, partiler üstü bir değer olarak görüp çalışırken kızınızın usul dışı taleplerine dur dediği için Kütahya halkının parasını, belediyenin kendi personelinin yapacağı işi, ne karşılığı olduğu bilinmeden bir şirkete yaptırmaya çalışan kızınıza dur dediği için, kızının terbiye dışı açtığı telefondan sonra istifa eden ama gerekçesini söylemeye cesaret edemediğiniz için istifayı bekletip, Kütahya kedisi diye uydurma bir hesabın yazarı olmakla itham edip itibar suikasti yapmaya çalıştığınız fakat alnında hiçbir leke bulunmayan bürokratın ahı var...
Ha bu arada ne oldu o Kütahya kedisi?
Hani savcılıktaydı. Hani bulduğumda "Anam avradım olsun belime silahı takıp vuracağım "
diyordunuz ya !!!
Onur, şeref, haysiyet, namus insanlık namına çıkar açıklarsınız.
Açıklamazsanız, iftiracı, haysiyet yoksunluğu ile müfterinin önde gideni olduğunuzu bilin.
Yok öyle, pislik at izi kalsın. Çıkın ve bu Kütahya kedisi kimmiş neymiş açıklayın, açıklayın.
Devam edelim,
Sizde;
göreve kendinizin getirdiği ama yine kızınızın şımarıklıklarına ve egosuna takılan, üstüne üstlük kızınızın yönlendirmesiyle ülkücü teşkilatın gencecik çocuklarına darp ettirdiğiniz ve darp edilirken ses çıkarmadığınız, sahip çıkmadığınız Belediye Başkan Yardımcısı Salih Özden’in ahı var.
Sizde;
Bir çok personelini zamanında Kütahya kedisi olmakla itham ettirip, sinir krizine sokarak itibarsızlaştırıp görevden almaya sebep gerekçe aparatı olarak kullandığınız, sosyal medya sayfası ile maneviyatını mahvettiklerinizin ahı var.
Sizde,
kestirdiğiniz ağaçların, hayvan barınağında itlaf edilen hayvanların, yol geçecek diye evini yıkıp perişan edip ortada bıraktığınız insanların ahı var.
Sizde;
sahip çıkamadığınız ve itibarsızlaştırıp iftira attığınız en yakınınızda olup eşinizin sözüyle perişan ettiğiniz o personellerin ahı var.
Sizde;
bebeğini kaybettiğinde, bir konuşup geçmiş olsun demekten aciz olduğunuz makam personelinizin ahı var.
Sizde;
görevi esnasında yangında hayatını kaybeden personelinizin
cenaze namazına gitmeyip, maça gittiğiniz Cengizhan TETİKİŞÇİ' nin ve ailesinin ahı var..
Sizde;
aile fertlerinizin anlaşamadığı ve elinizdeki Başkanlık döneminiz içindeki geçici yetki ile kalıcı hasar bırakarak, yerinden ettirdiğiniz ticari işletme sahiplerinin ahı var.
Sizde;
Belediye de işe aldığınız ama yine aile fertlerinizin, mahalle dedikodusu ile yerleri değiştirilip, kahrettiğiniz personellerin ahı var.
Sizde;
kızınızın kefen alımına bile müdahale ettiği, vefat edenlerin ahı var...
Sizde;
artık kızınızdan nasıl korktularsa, kızının taleplerine cevap vermeye çalıştığı esnada kanuni zorunluluklara takılan ve muhtemelen kızı tarafından görevden alır diye tedirgin olanların ahı var.
Sizde;
eşinizin azarladığı, kılığına kıyafetine karıştığı personellerin ahı var.
Sizde;
eşinizin bir dövmediği kaldığı milletin içinde gururunu kırdığı belediye personelinin ahı var.
Sizde;
kızınızın ve şahsınızın sığ, basit ve vizyonsuz, iki yüzlü, dedikodu odaklı yönetim anlayışınıza tepki gösteren, liyakatli, deneyimli ve yetkin personelleri egonuz uğruna ömürlerinin en verimli ve dinamik çağında etkisiz ve vasat altı görevlere sürgün ederek Kütahya halkının hizmet almasına engel olduklarınızın ahı var.
Sizde;
açmayarak ekmeğiyle oynadığınız Sosyete Pazarındaki pazarcıların ahı var.
Sizde;
yenisini yapmadan eskisini yıkıp beceriksizliğinizin sonucunda soğukta yağmurda kavurucu sıcakta sokakta bıraktığınız yüzlerce pazarcı esnafının ahı var.
Sizde;
sizden önce yapılmış klimalı otobüs duraklarını yıkıp, daha iyisini yapmayı beceremediğiniz için, Kütahya halkını buz gibi soğukta titrettiğiniz, sicim gibi yağmurun altında sırılsıklam ıslaman, kavurucu sıcakların altında cayır cayır kavurduğunuz, yaşlıların engellilerin, çocukların ve hamile hanımların ahı var...
Sizde;
defalarca söylendiği hocam yapma gün gelir bu grup kontak kapatır vatandaş mağdur olur dendiği halde Belediye otobüsü almayarak özel halk otobüslerinin oyuncağı ettiğiniz, keyfine göre kontak kapattırarak bir grubun oyuncağı yapıp devleti bir gruba adeta mahkum bırakıp Kütahya’yı Türkiye'ye rezil ettiğiniz, mesai çıkış saatinde otobüs bulamadıkları için çöp kamyonu ve kamyonetle taşımaya kalktığınız vatandaşın ahı var...
Şimdi göstermelik elektrikli otobüs değil filo gerekiyor filo...
Sizde;
şehrin her yaştan vatandaşının tek nefes aldığı, trafiğe kapalı yer olan Cumhuriyet Caddesi (Sevgi Yolu)’nde nefes alan yaşlı amcaların emeklilerin "trafiğe açma" diye bas bas bağıranlara kulak tıkayarak Allah'tan açamadan gittiğiniz için bayram eden vatandaşların ahı var.
Sizde;
sanki bir yol açmışsınız gibi şehrin iki üç ana damarı olan Laleli Sebil Erenler istikametini tarihte akıllara zarar bir acayip uygulama ile kapatarak adete esnaf ve şoförlerden intikam aldığınız esnaf ve şoförlerin ahı var.
Sizde;
halkı dil, din, ırk gibi ayrıştırma suçu işleyerek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, 40 yıldır Kütahya'da yaşayan ve sizi seçimde yenerek seçimi kazanan, üstüne üstlük kampanya döneminde kendinizin Merkezle yakından uzaktan alakası bulunmayan Simav Kuşu nüfusuna kayıtlı olduğunuz ve yaşadığınız yerdeki çoğu vatandaş kendini Kütahya’dan çok Uşak ve İzmir'e yakın görürken akıllara ziyan bir açıklama yaparak;
"bu aday zaten Kütahyalı değil Ordu'lu" diye hakir gördüğünüz, ayrıştırıcı dil kullandığınız, Kütahyalı olmanın nüfus kağıdın da yazmaktan ibaret olmayıp yüreğinde yaşamak olduğunu da göremeyip, sanki kötü bir durummuş gibi konuştuğunuz Kütahya Belediye Başkanı
Sayın EYÜP KAHVECİ' nin ahı var.
Şimdi Sayın Kütahya Belediye Başkanına yüzle bakacaksınız???
Sizde,
kendi dava arkadaşlarınızın ahı var.
Siz;
işçinin, memurun, bürokratın, belediyenin barınağında yaşayan sokak hayvanlarının, size gönül veren tanıdık, tanımadık vatandaşların ahını alan adamsınız.
Demek ki neymiş Sabık Başkan,
"Demirel derdi dediğiniz Seçimin öncesi bol vaat, yapamadın mı sonrası izahat"! değilmiş.
Ahını aldıklarınızın sillesini iliklerinize kadar hissetmişsinizdir.
Bu da size ders olsun denilir fakat artık ders alacak bir siyasi ömrünüz olmayacağı için birazda olsa teveccüh sahibiyken, dirayetsizliğin, basiretsizliğin, kararsızlığın, tutarsızlığın, dedikodu ile belediye yönetmenin, aile fertlerinizin personelin gırtlağına çöktüğü, sevilirken kendinden nefret ettiren, kızının ihtiraslarına gem vurup otoriteyi ele alamayan, mazeret ve bahane ve hep bir suçlama ile şehrin 5 yılını heba eden üstüne üstlük bir o kadar şaibeli geçmiş 5 yıl bırakan,
"bir belediye nasıl yönetilmemeli,
bir belediye başkanı nasıl olmamalı,
bir belediye başkanlığı nasıl yapılmamalı "
diye, doktora tezine konu olacak bir geçmiş ve hezimet bir kurumsal yıkım ve Kütahya tarihinin en basiretsiz yerel yönetim ve yönetemeyicisi dönemini bıraktınız.
Demek ki bu asil görev öyle dedikoduyla, öyle itibar suikasti ile öyle çamur atmayla , öyle her kararı kızı alırken göstermelik olarak başka şehirde olduğu intibasını yaratıp bak kızım yanımda yok diyerek ama her konuda perde gerisinden kızı ile işbirliği yapıp ağzının içine bakmayla yapılmıyormuş...
Bir de kendinden başka herkesi hırsız diye yaftalayıp "belediyeyi bu hırsızlara bırakırsak ertesi gün şehri terk etmemiz lazım" diyerek, Kütahya halkının sizden başkasına oy vermesi halinde, aslında halka hakaret ettiğiniz gerçeğiyle bu konuda verdiğiniz sözü hiç olmazsa bir kere tuttun da, "tası tarağı ( belediyenin malını değil ama) toplayıp" aldığınız ahlarla önce hukuk önünde açılan bir dava olursa bu dünyada,
hukuk önünde bu olmaz bir şekilde hukuktan sıyırırsanız, Allah’ın ilahi adaleti önünde mahşerde hesaplaşmak üzere toplanıp ertesi gün şehri terk edin...
Haydi yallah...
Saygıdeğer Kütahya halkı, neyin ne olduğunu bilir.
Adam sanıp, insan sanıp, başının üstüne çıkardığının aslında tam tersi olduğunu görürse, başına çıkardığı gibi ayağının altına alır paspas yapar.
Sabık Başkanın bu acınası durumu bundan sonra bu görevlere seçilen, seçilecek herkese ders olur.
Bu şehirden bir sabık başkan geldi geçti. Günahıyla vebaliyle... Bu sabık başkanın durumu, gelecek olanlara ders olsun.
Belediye başkanlığında vatandaşın verdiği oyların, başkan kızına, eşine ve bunların kaprislerine şımarıklıklarına bir şehri kurban etmemesi gerektiğini herkes öğrensin...
Bundan sonra Kütahya'da hanedan saltanatı bitmiş, halkın iradesi başlamıştır.
Dedikodu ile belediye yönetme bitmiş; hak, hukuk, adaletli bir başlangıç yapılmıştır.
Sabık Belediye Başkanı’nın aile fertlerinin belediye bürokratları üstündeki baskıları etkileri ve zorbalıkları bitmiştir.
Başkan kızı kaprisleri ve şımarıklıkları bitmiştir.
Belediye personelinin başkan kızından endişe etmesi bitmiştir.
Otoritesiz samimiyetten uzak belediye başkanı bitmiştir.
Tavşana kaç tazıya tut diyen bir belediye başkanı bitmiştir.
Sosyal medyadan belediye yönetmeye kalkan belediye başkanı bitmiştir.
Personeline sahip çıkamayan belediye başkanı bitmiştir.
Kızının okul arkadaşı, kızının iş arkadaşı olanların, liyakatine bakılmadan görev verilmesi dönemi bitmiştir.
İhale dosyalarının önce başkan kızından geçtiği, her evrakın fotoğraf çekilip kızına gönderildiği dönem bitmiştir.
Herkesin ahını alıp, insanlığını da görüp görmediğimiz hadi bizde kalsın, Kütahya halkının gözünde pul kadar değeri kalmayıp, kaybettiği belediye başkanlığını şahsiyetini ayaklar altına alıp, mahallenin mızıkçı çocuğu gibi, elinden oyuncağı alınmış kaprisli çocuk gibi, sonucun gayet açık olduğu halde, itiraz üstüne itiraz edip; Kütahya halkının iradesini yok sayıp günlerce hizmet alma hakkını gasp eden ve bu yüzden yolda görenin ya yolunu değiştireceği yada beddua okuyacağı, etrafındaki bir avuç yaltakçının bile ilk önce sırt çevirmeye başladığı..
Belediyede devir teslime bile gelecek yüzü olmadığı için hiç olmazsa Abdullah Damcı denen, başkan vekilliği görevinde bulunan şahısın anında ilk önce kendisini sattığı, (Abdullah Damcı ve Belediye Kütahyaspor da döndürülen dolaplar da ayrı bir rezillik bunların neresinden tutarsanız orada kalıyor. O da ayrı), bu son yaptığı hareketle taraflı tarafsız herkesin tepkisini çekerek yazıklar olsun dediği, Rektörlük, Milletvekilliği Belediye Başkanlığı da yapan
Alim Işık;
İnsani olarak bilinmez ama (yaptığı bunca olumsuzluk varken, neyin ne olduğu belli de)
Siyaseten BİTMİŞTİR!!!!
Zulm ile abad olanın akîbeti berbat olur.
Ne demiş büyükler,
Kula bela gelmez hak yazmadıkça,
Hak bela yazmaz kul azmadıkça...
Saygılarımla....