Hüdayim GÜLER - Dostça
Köşe Yazarı
Hüdayim GÜLER - Dostça
 

Kadını Öldürmek !...

-Kadın bıçaklanarak öldürüldü... -Kadın kurşunlandı -Kadın dövüle dövüle öldürüldü... Şöyle ya da böyle bir şekilde katledildi, öldürüldü, hayattan koparıldı.... Kim bunları yapan...? Kıskanç koca, eski eş, sevgili, eski dostu...vb. Neden Öldürdü....? Kıskandı, barışmadı, başka sevgili buldu, dostunu bıraktı.... Peki nasıl bu durumlara gelindi ?... Türk insanının yapısı, hassasiyeti, erkek egemenliğin hüküm sürmesi, namusun sadece kadına mahsus olma algısının süregelmesi.... Namus denilince akla gelen kadındır, erkek neden akla gelmez. Erkeğin kendi namusu yok mudur? Karısını öldürdükten sonra neden öldürdün ? Sorusuna.."Namusumu temizledim" diyen erkek bozuntusu sen namusuna sahip çıkamadıysan bunun sorumlusu neden kadın olsun.... Avrupa Birliği (AB)'ne girmek adına dayatılan Avrupa Uyum Yasaları uyarınca Türk Medeni Kanununda yapılan değişiklikle hem ZİNA suç olmaktan çıkarıldı ve buna bağlı olarak da "Alan razı.. Veren razı" ise bize ne düşüncesi belirginleşti. Araçta, günlük apart da, otel de, her neresi müsait ise uygunsuz vaziyette yakalandığında aranan şahıs olup olmadığına dair kimlik kontrolü ve herhangi bir sıkıntı olmaması durumunda yapılacak hiç bir şey yapılamaması özgürlük kılıfına sokuldu. Kadın cinayetlerinin önüne geçmek ve kadına şiddeti önlemek adına ilgili Bakanlıkça çok ciddi çalışmalar yapılmalı, şiddet zanlıları gözaltı ve Adli kontrol şartı ile salıverme süresince mutlaka psikologlar tarafından toplu ya da bireysel olarak psikolojik testlere tabi tutulmalı ve tedavi edilmeleri sağlanmalıdır. Erkeğin egemen olduğu bir toplumda Avrupa Uyum Yasalarına geçiş dönemince ''Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir'' zihniyetinden bir an önce kurtulunmalıdır. Kadını öldürenin ''Namusumu temizledim'' demesi kendisinin namuslu anlamı taşımadığı, aldatan kadın namussuz, aldatan erkeğin övünç kaynağı olmamalıdır... Günümüzde ekonomik nedenlerle kadınların çalışma hayatına atılmaları ve parasal özgürlüğe kavuşarak erkeğe bağımlılıktan kurtulmalarının getirdiği rahatlık, erkekler tarafından hazmedilmediği müddetçe kadına şiddet ve cinayetlerin önüne geçmek mümkün değildir. Ailenin kutsallığı ve sürdürülebilirliğini ortadan kaldıran nedenler, ilgili Kurum ve Kuruluşlarca araştırılmalı sonuçları ortadan kaldırılmalıdır. TV kanallarında gösterilen dizilerde gayrimeşru yaşantı ve ilişkiler Türk örf, adet ve geleneksel aile yapımıza ters düşen şekilde olmamalıdır. RTÜK'ün bu konuda gerekli hassasiyeti tam anlamıyla gösteremediğini, şu an mevcut çarpık ilişki ve şiddet içerikli dizilerden anlamak zor olmasa gerek. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile yapılmalı, sadece RTÜK'ün gözlem ve anlayışına bırakılmamalıdır. RTÜK ve ilgili Bakanlık tarafından kurulacak geniş kapsamlı Komisyon tarafından ciddi şekildeyayınlanmadan önce incelemeye alınmalıdır. Her şiddet ve cinayet sonrası cılız kınama ve gösteriler, önlemek adına yetersiz kalan gayretlerdir. Dağılan yuvaların en büyük etkisi çocuklar üzerinde görüleceğinden, geleceğin yetişkinlerinin böyle bir çocukluk evresinden sonra kendisine,çevresine ve vatana ne kadar faydası olacağını varın siz hesap edin artık..
Ekleme Tarihi: 10 Ocak 2021 - Pazar
Hüdayim GÜLER - Dostça

Kadını Öldürmek !...

-Kadın bıçaklanarak öldürüldü...

-Kadın kurşunlandı

-Kadın dövüle dövüle öldürüldü...

Şöyle ya da böyle bir şekilde katledildi, öldürüldü, hayattan koparıldı....

Kim bunları yapan...?

Kıskanç koca, eski eş, sevgili, eski dostu...vb.

Neden Öldürdü....?

Kıskandı, barışmadı, başka sevgili buldu, dostunu bıraktı....

Peki nasıl bu durumlara gelindi ?...

Türk insanının yapısı, hassasiyeti, erkek egemenliğin hüküm sürmesi, namusun sadece kadına mahsus olma algısının süregelmesi....

Namus denilince akla gelen kadındır, erkek neden akla gelmez. Erkeğin kendi namusu yok mudur? Karısını öldürdükten sonra neden öldürdün ? Sorusuna.."Namusumu temizledim" diyen erkek bozuntusu sen namusuna sahip çıkamadıysan bunun sorumlusu neden kadın olsun....

Avrupa Birliği (AB)'ne girmek adına dayatılan Avrupa Uyum Yasaları uyarınca Türk Medeni Kanununda yapılan değişiklikle hem ZİNA suç olmaktan çıkarıldı ve buna bağlı olarak da "Alan razı.. Veren razı" ise bize ne düşüncesi belirginleşti. Araçta, günlük apart da, otel de, her neresi müsait ise uygunsuz vaziyette yakalandığında aranan şahıs olup olmadığına dair kimlik kontrolü ve herhangi bir sıkıntı olmaması durumunda yapılacak hiç bir şey yapılamaması özgürlük kılıfına sokuldu.

Kadın cinayetlerinin önüne geçmek ve kadına şiddeti önlemek adına ilgili Bakanlıkça çok ciddi çalışmalar yapılmalı, şiddet zanlıları gözaltı ve Adli kontrol şartı ile salıverme süresince mutlaka psikologlar tarafından toplu ya da bireysel olarak psikolojik testlere tabi tutulmalı ve tedavi edilmeleri sağlanmalıdır. Erkeğin egemen olduğu bir toplumda Avrupa Uyum Yasalarına geçiş dönemince ''Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir'' zihniyetinden bir an önce kurtulunmalıdır. Kadını öldürenin ''Namusumu temizledim'' demesi kendisinin namuslu anlamı taşımadığı, aldatan kadın namussuz, aldatan erkeğin övünç kaynağı olmamalıdır...

Günümüzde ekonomik nedenlerle kadınların çalışma hayatına atılmaları ve parasal özgürlüğe kavuşarak erkeğe bağımlılıktan kurtulmalarının getirdiği rahatlık, erkekler tarafından hazmedilmediği müddetçe kadına şiddet ve cinayetlerin önüne geçmek mümkün değildir.

Ailenin kutsallığı ve sürdürülebilirliğini ortadan kaldıran nedenler, ilgili Kurum ve Kuruluşlarca araştırılmalı sonuçları ortadan kaldırılmalıdır. TV kanallarında gösterilen dizilerde gayrimeşru yaşantı ve ilişkiler Türk örf, adet ve geleneksel aile yapımıza ters düşen şekilde olmamalıdır. RTÜK'ün bu konuda gerekli hassasiyeti tam anlamıyla gösteremediğini, şu an mevcut çarpık ilişki ve şiddet içerikli dizilerden anlamak zor olmasa gerek. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile yapılmalı, sadece RTÜK'ün gözlem ve anlayışına bırakılmamalıdır. RTÜK ve ilgili Bakanlık tarafından kurulacak geniş kapsamlı Komisyon tarafından ciddi şekildeyayınlanmadan önce incelemeye alınmalıdır.

Her şiddet ve cinayet sonrası cılız kınama ve gösteriler, önlemek adına yetersiz kalan gayretlerdir. Dağılan yuvaların en büyük etkisi çocuklar üzerinde görüleceğinden, geleceğin yetişkinlerinin böyle bir çocukluk evresinden sonra kendisine,çevresine ve vatana ne kadar faydası olacağını varın siz hesap edin artık..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.