Çok Geç Olmadan, Altın Madenine Hayır!

Güncel 17.08.2019 - 17:15, Güncelleme: 13.11.2023 - 06:33 7987+ kez okundu.
 

Çok Geç Olmadan, Altın Madenine Hayır!

Kütahya Belediyesi Meclis Üyesi İnş.Müh. Ruhsen KUMDALI'nın yapmış olduğu açıklamaya göre, AK Parti, MHP ve CHP grup kararı alarak, Gediz Murat Dağındaki altın madeni arama davasına müdahil olma kararı aldı. KUMDALI, konu ilgili şu açıklamaları yaptı
Kütahya Belediyesi Meclis Üyesi İnş.Müh. Ruhsen KUMDALI'nın yapmış olduğu açıklamaya göre, AK Parti, MHP ve CHP grup kararı alarak, Gediz Murat Dağındaki altın madeni arama davasına müdahil olma kararı aldı. KUMDALI, konu ilgili şu açıklamaları yaptı; "Anadolu Export Maden San. Tic. A.Ş. tarafından Kütahya İli, Gediz İlçesi, Karaağaç Köyü mevkiinde İR:85899 ruhsat nolu sahada “Yıldız Altın Gümüş Madeni Çıkarılması Kapasite Artışı ve Kırma Eleme, Cevher Zenginleştirme Tesisi” gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Faaliyet hakkında hazırlanan ÇED Raporu hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce de 08.05.2019 tarihinde “ÇED Olumlu Kararı” alındığı ilan edilmiştir. Anadolu Export Maden San. Tic. A.Ş. firması ODAŞ Elektrik Üretim San. Tic. A.Ş. iştirakidir. Şirket bilgilendirmesinde altın gümüş madeni için şu ana kadar 4 Milyon ABD Doları yatırım yapıldığı, yılda 40.000 ons altın ve 315.000 ons gümüş işleme kapasitesine sahip olması planlanan cevher zenginleştirme tesisi için ilaveten 23,1 ABD Doları daha yatırım yapılacağı kamuoyuna açıklanmıştır. Kamuoyuna yapılan açıklamada yaşanan döviz riskine karşılık değerli metal madenciliğinden beklenen yıllık gelirin 57,3 Milyon ABD Doları olduğu belirtilmektedir. Değerli maden işleme faaliyetinin ne kadar yüksek gelir getiren bir faaliyet olduğu ve neden ülkemizdeki maden firmalarının bu konuda ısrarcı olduğunu böylece anlayabiliyoruz. Anadolu Export Maden San. Tic. A.Ş.’nin de içinde bulunduğu grup şirketleri Abdulkadir Bahattin Özal ve Burak Altay’ın da aralarında Özal ailesine ait. Proje alanı neden önemlidir? Çünkü faaliyetin yapılacağı alan Karaağaç Köyüne sadece 360 m., Sumaklı Köyüne 2 km., Uğurluca Köyüne 4 km. mesafede, Murat Dağı Kayak Merkezine 3 km., Muratdağı Göletine 2650 m., İçme suyu amaçlı Küçüksu Barajına 4 km. mesafede. Ruhsat alanının büyük bir kısmı ormanlık alanda kalmakta, 50 ha lık kısmı ise Murat Dağı Turizm Bölgesi içerisinde kalmakta. Bölge yeraltı zenginlikleri ve benzersiz bitki ve hayvan çeşitliliği kadar, çok kaliteli yeraltı ve yer üstü su kaynakları açısından çok zengin bir bölge, öyle ki ÇED Raporunda 136 adet su kaynağı tespit edilmiş. Proje sahasının büyük bir kısmı Kütahya ili sınırları içerisinde yer almakta, ruhsat sahasının 205 ha lık küçük bir kısmı Uşak ili sınırlarında kalmaktadır. Bu nedenle proje kapsamında alınacak tüm izinler her iki il valiliğinin uhdesinde bulunmakla birlikte etki alanı tüm Gediz Havzası olmaktadır. Projenin Teknik İçeriği ve çevresel riskleri? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı web sitesinde yayımlanan bu projeye ait ÇED Raporu incelendiğinde; 2013 yılında 2 ayrı ruhsat sicili üzerinden 20,08 ha ve 23,96 ha lık alanlarda toplamda 200.000 ton/yıl kapasite ile açık ocak işletme faaliyeti için, 2015 yılında ise aynı ruhsat alanlarında maden araması yapmak üzere 266 sondaj için Kütahya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden “ÇED Gerekli Değildir Kararı” alındığı, ocak işletme kapasite artışı ve kırma eleme tesisi, cevher zenginleştirme tesisi kurulması için 2016 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığına başvurulduğu, nihayetinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce 08.05.2019 tarihinde “ÇED Olumlu Kararı” alındığı bildirilmiştir. Peki proje kapsamında nasıl bir işletme yapılması ve olası etkilere karşı ne şekilde önlem alınması öngörülüyor? Açık ocak işletmesinde patlatma yoluyla çıkarılacak cevherin maden sektöründe yığın liçi denen yöntemle siyanürle muamelesi sonucu dore altın ve yan ürün olarak gümüş eldesi söz konusu. Zenginleştirme tesisi kapsamında cevher iki aşamalı kırma işleminden sonra oluşan yığın halindeki cevher üstüne asit ve siyanür çözeltisi püskürtülerek altının açığa çıkması sağlanacak, oluşan yoğun çözelti drenaj boruları yardımıyla ayrılarak kimyasal yöntemle (ADR ünitesi) çözeltiden altının arındırılması sağlanacak, oluşacak pasa malzeme ise maden sahasındaki pasa döküm sahasında biriktirilecek. İşte bu aşamada cevherin içerisindeki altının siyanür ile muamelesi sonucu zenginleştirildiği havuzların altında teknik olarak sızdırmazlığın sağlanması olmazsa olmaz şart. Keza doğal araziye serilecek pasa malzemesi içerisinde de siyanür ve diğer zararlı malzemelerin bulunmaması gerekli. ÇED Raporunda ruhsat alanında mevcut kil yapısı üzerine sızdırmaz jeomembran malzeme serilerek önlem alınacağı, yağış sularına karşı taşkın sularının drenajı için kuşaklama kanalları inşa edileceği belirtiliyor. Ancak raporda yer alan jeolojik etüd raporlarında zeminde yer alan kil tabakasının geçirimsizlik özelliğinin arazide yer yer sağlanamadığı da belirtilmekte. Bu noktada sızdırmazlığın doğru şekilde yapılıp yapılmadığının denetimi hangi kurum ne şekilde garanti edebilir? Hele 1. Derece deprem bölgesinde olabilecek fay kırılmaları sonucu bu alanlar tüm bölge için büyük bir çevre felaketine sebep olabilecektir. Yine ÇED Raporu incelendiğinde; ÇED Yönetmeliğinin 9. Maddesi gereğince yapılması gereken halkı bilgilendirme toplantılarının proje alanı dahilinde kalan Uşak ve Kütahya ilinde 2017 ocak ayı içerisinde yapıldığı, yöre halkının pasa döküm sahasının tarım arazilerine zarar verebileceği, bölgenin yeraltı sularından zengin, yoğun içme ve kullanma suyu kaynağına yakın, özellikle Uşak’a içme suyu besleyen Küçükler Barajına 3300 m. Mesafede bulunduğu, Murat Dağı Kayak Merkezi turizm bölgesi olduğu, projenin tuırizm bölgesine de zararlı etkisi olacağı belirtilmesine rağmen halkın görüşlerinin pek de dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Proje içeriğinde daha önce izin alınan ve açık ocak işletmesi olarak faaliyet gösteren ocakta genişletme çalışması yapılmasının yanı sıra, çıkarılan cevherin kırılarak madencilikte yığın liçi denilen yöntem ile siyanür kullanılarak zenginleştirilmesi, maden içeriğinde bulunan altının ve yan ürün olarak gümüşün safsızlaştırılarak kazanılması söz konusudur. Bu amaçla açık ocak işletmeciliği ile çıkarılan cevher iki aşamalı kırıcılarda kırıldıktan sonra toprağa serilecek üzerine asitli siyanür çözeltisi pompaj yoluyla fıskiye şeklinde serpilecek, cevher içerisinde çözünen altının da içinde bulunduğu metal çözelti adsorbsiyon kolonlarında süzülerek içeriğindeki altın içeriği yoğunlaştırılacaktır. İşte bu aşamada içeriğinde belirli miktarlarda hala asit ve siyanür bulunan tonlarca pasa malzeme, içerisinden değerli metalleri alındıktan sonra araziye kontrolsüzce serilecektir. Her ne kadar proje kapsamında yapılan jeolojik etüdlere göre, sızdırmasızlığın sağlanması için doğal kil tabakası üzerine uygun kalınlıkta jeomembran tabaka serilerek liç işlemi ve sonrasında pasa malzemeden süzülecek sıvıların doğaya karışması ve bir çevre felaketine sebep olmaması açısından gerekli önlemlerin alınacağı belirtilmekle birlikte, özellikle proje alanının belirli noktalarında kil kalınlığı ve permeabilitesinin sızdırmazlık için gerekli şartları sağlamadığı belirtilmektedir. Sızdırmazlığın sağlanıp sağlanamadığının resmi kurumlarca denetlenmesi ne kadar mümkün olabilecektir? Türkiye’de başka altın madenlerinde açık alan yerine, siyanürlü kimyasal işlemlerin tank içerisinde tank liçi denilen yöntemle yapıldığı, Bergama- Ovacık, Mastra-Gümüşhane, Kaymaz-Sivrihisar gibi altın madenlerinde kullanılan ve daha az çevresel riskli yöntemler neden seçilmemiştir? Çünkü bu yöntemin işletme maliyeti daha azdır! Bu yüzden proje alanından etkilenecek bölgenin doğal güzellikler ve paha biçilemez yeraltı ve yerüstü kaynakları ve cevher zenginleştirme için seçilen işletme tekniği ile proje yüksek riskler taşımakta. Üstelik proje alanının da içinde bulunduğu bölgemiz 1. Derece deprem bölgesinde ve termal turizm açısından da büyük potansiyele sahip. Bu durumda oluşabilecek sismik hareketler neticesi oluşabilecek çevresel risk sadece ilimizi değil, Ege Bölgesinin büyük bir kısmını kapsayan içerisinde Uşak, Aydın, Manisa ve İzmir illerini de kapsayan tüm Gediz Havzasını da geri dönülemeyecek şekilde etkileyebilecektir. Yine uluslararası listelere göre az tehdit altında ve tehlikeli altına girmeye aday sıklamen, bitki türleri ve tehlikeye yakın Anadolu yer sincabı, benekli kurbağa, uzun kanatlı yarasa, tehlike altında hassas bir tür olan nal burunlu yarasa gibi nadide bitki ve hayvan zenginliğine de sahip. Projenin işletmesi 5 yıl olarak öngörülmüş, ancak faaliyet sonucu siyanür ile cevher zenginleştirme ile altın ve gümüş kazanıldıktan içerisinde cüzi miktarda değerli maden ve siyanür ve diğer kimyasallardan zengin olan pasa malzeme kontrolsüzce toprağa serilecek, maden işletme faaliyeti sonrası rehabilitasyon projesi ile pasa malzemenin üstü bitkisel toprak serilerek üzerine bitki örtüsü eklense bile, siyanür ve diğer kimyasallarla kirlenmiş ve içerisinden değerli madeni alınmış toksik pasa malzeme bölgedeki toprakları zehirlemeye devam edecektir. Üstelik planlanan pasa alanı Küçüksu Barajı koruma tampon bölgesine çok yakın bir mesafede bulunup, yağışların da etkisiyle içme suyu amaçlı kullanılan bu çok değerli su kaynağı da heba olacaktır. Yasal Durum: Anayasanın 168. Maddesine göre: Tabii Servetlerin ve Kaynakların Aranması ve İşletilmesi Tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabii servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve tüzelkişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir. Türkiye’de madencilik, Anayasanın bu maddesine dayanılarak çıkarılmış olan 3213 sayılı Maden Kanununun ve diğer ilgili kanunların hükümlerine göre yapılmaktadır. 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 2. Maddesinde madenler 4 gruba ayrılmıştır: 1-Enerji Madenleri 2-Metal Madenleri 3-Sanayi Madenleri 4-Kıymetli taşlar ve yukarıdaki madenlerin eldesinde kullanılan gaz ve sular. Maden Kanununun madde 4’te: Madencilik faaliyetlerinde izinler (2) Madde 7 – (Değişik: 26/5/2004 – 5177/3 md.) (İptal birinci fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 15/1/2009 tarihli ve E.: 2004/70, K.: 2009/7 sayılı Kararı ile.; Yeniden düzenleme: 10/6/2010-5995/3 md.) Madencilik faaliyetlerinin yapılması ve ruhsatlandırma işlemlerinin yürütülmesi ile ilgili olarak yeni verilecek ruhsat alanlarına maden işletme yöntemi, faaliyetin yapıldığı bölge, madenin cinsi, yapılacak yatırımın çevresel etkileri, şehirleşme ve benzeri hususlar dikkate alınarak, temdit talepleri dahil ruhsat verilen alanlarda kazanılmış haklar korunmak kaydıyla, ilgili kurumların görüşleri alınarak, Bakanlık tarafından kısıtlama getirilebilir. İlk müracaat veya ihale yolu ile yapılacak ruhsatlandırmalarda müracaatın yapılacağı alanlar diğer kanunlar ile getirilen kısıtlamalar gözönüne alınarak Bakanlıkça ruhsat müracaatına kapatılabilir. Kısıtlama gerekçesi ortadan kalkan alanlar ihale yoluyla aramalara açılır. Bu Kanun dışında madencilik faaliyetleri ile ilgili olarak yapılacak her türlü kısıtlama ancak kanun ile düzenlenir. (Ek fıkra: 10/6/2010-5995/3 md.) Özel çevre koruma bölgeleri, milli parklar, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları, muhafaza ormanları, 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununa göre korunması gerekli alanlar, 1 inci derece askeri yasak bölgeler, 1/5000 ölçekli imar planı onaylanmış alanlar, 1 inci derece sit alanları ile madencilik amacı dışında tahsis edilen ve Genel Müdürlük tarafından uygun görüş verilen elektrik santralleri, organize sanayi bölgeleri, petrol, doğalgaz ve jeotermal boru hatları gibi yatırım alanlarına ait koordinatlar ilgili kurumlar tarafından Genel Müdürlüğe bildirilir. Hükmü yer almaktadır. Yani projeyle ilgili verilen ÇED Olumlu kararı milli park alanında kalması, bölgede nadir görülen bitki ve hayvan türlerini içermesi, İçme suyu barajına sızıntı suyu karışması ihtimalinin yüksek olması, proje için seçilen teknolojinin sahip olduğu yüksek çevresel riskler nedeniyle yasal değildir. Üstelik özellikle ilgili mevzuatları kapsamında kurumlardan alınması gereken izinlerden özellikle Orman teşkilatı görüşleri alınmamıştır. Bu nedenle ÇED Olumlu kararının iptali ve projenin gerçekleşmemesi için her türlü çalışma yapılmalıdır. Hatta halen faaliyette olan ve siyanürle yığın liçi olarak projelendirilen benzer altın madeni ve zenginleştirme tesislerinde teknik heyet incelemeleri yapılmalı, özerk kurumlar tarafından alınan bölgesel su kalite ölçümlerinde kirlilik oluşup oluşmadığı titizlikle incelenmelidir. SONUÇ OLARAK; İşte bu bağlamda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ÇED raporunun iptali davalarına müdahil olunması ve kamuoyu oluşturulması için CHP Grubu olarak Meclis grup kararı alınması önergemiz 10 Haziran 2019 günkü 1. Dönem 3. Olağan 2. Oturumunda oy birliği ile kabul edilmiştir. Gelinen noktada Bld. Bşk. Prof. Dr. Alim IŞIK’ ın talimatıyla projenin her aşamasında içerdiği yüksek çevresel riskler nedeniyle, alınan ÇED olumlu kararında çevresel açıdan kamu menfaati bulunmaması ve çevre ve halk sağlığının geri dönülemez şekilde olumsuz etkileneceği aşikar olduğundan; alınan bu ÇED olumlu kararının öncelikle yürütmesinin durdurulması ve akabinde iptali yönünde açılan davalarda kamu adına açılan davalarda Kütahya Belediyesinin müdahil olması talebi yetkili Kütahya İdare Mahkemesine iletilmiştir. Ama buna rağmen hukuki süreçte yetkili idarenin ÇED olumlu kararının yürütmesinin durdurulması ve/veya iptali yönünde karar almaması halinde ise Kütahya Belediyesi olarak projenin arama, açık ocak işletmeciliği, siyanürle yığın lici yöntemiyle altın zenginleştirme, maden işletmesi sonrası rehabilitasyon gibi her aşamasında mevcut hava kalitesi, yüzeysel ve yeraltı suyu kalitesi, toprak kalitesi üzerindeki olası etkilerinin objektif bilimsel kuruluşlar tarafından ölçülmesi ve değerlendirmesinin mutlaka takipçisi olacağız. Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur,." - DORUK
Kütahya Belediyesi Meclis Üyesi İnş.Müh. Ruhsen KUMDALI'nın yapmış olduğu açıklamaya göre, AK Parti, MHP ve CHP grup kararı alarak, Gediz Murat Dağındaki altın madeni arama davasına müdahil olma kararı aldı. KUMDALI, konu ilgili şu açıklamaları yaptı

Kütahya Belediyesi Meclis Üyesi İnş.Müh. Ruhsen KUMDALI'nın yapmış olduğu açıklamaya göre, AK Parti, MHP ve CHP grup kararı alarak, Gediz Murat Dağındaki altın madeni arama davasına müdahil olma kararı aldı. KUMDALI, konu ilgili şu açıklamaları yaptı;

"Anadolu Export Maden San. Tic. A.Ş. tarafından Kütahya İli, Gediz İlçesi, Karaağaç Köyü mevkiinde İR:85899 ruhsat nolu sahada “Yıldız Altın Gümüş Madeni Çıkarılması Kapasite Artışı ve Kırma Eleme, Cevher Zenginleştirme Tesisi” gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Faaliyet hakkında hazırlanan ÇED Raporu hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce de 08.05.2019 tarihinde “ÇED Olumlu Kararı” alındığı ilan edilmiştir.

Anadolu Export Maden San. Tic. A.Ş. firması ODAŞ Elektrik Üretim San. Tic. A.Ş. iştirakidir. Şirket bilgilendirmesinde altın gümüş madeni için şu ana kadar 4 Milyon ABD Doları yatırım yapıldığı, yılda 40.000 ons altın ve 315.000 ons gümüş işleme kapasitesine sahip olması planlanan cevher zenginleştirme tesisi için ilaveten 23,1 ABD Doları daha yatırım yapılacağı kamuoyuna açıklanmıştır. Kamuoyuna yapılan açıklamada yaşanan döviz riskine karşılık değerli metal madenciliğinden beklenen yıllık gelirin 57,3 Milyon ABD Doları olduğu belirtilmektedir.

Değerli maden işleme faaliyetinin ne kadar yüksek gelir getiren bir faaliyet olduğu ve neden ülkemizdeki maden firmalarının bu konuda ısrarcı olduğunu böylece anlayabiliyoruz. Anadolu Export Maden San. Tic. A.Ş.’nin de içinde bulunduğu grup şirketleri Abdulkadir Bahattin Özal ve Burak Altay’ın da aralarında Özal ailesine ait.

Proje alanı neden önemlidir?

Çünkü faaliyetin yapılacağı alan Karaağaç Köyüne sadece 360 m., Sumaklı Köyüne 2 km., Uğurluca Köyüne 4 km. mesafede, Murat Dağı Kayak Merkezine 3 km., Muratdağı Göletine 2650 m., İçme suyu amaçlı Küçüksu Barajına 4 km. mesafede. Ruhsat alanının büyük bir kısmı ormanlık alanda kalmakta, 50 ha lık kısmı ise Murat Dağı Turizm Bölgesi içerisinde kalmakta. Bölge yeraltı zenginlikleri ve benzersiz bitki ve hayvan çeşitliliği kadar, çok kaliteli yeraltı ve yer üstü su kaynakları açısından çok zengin bir bölge, öyle ki ÇED Raporunda 136 adet su kaynağı tespit edilmiş.

Proje sahasının büyük bir kısmı Kütahya ili sınırları içerisinde yer almakta, ruhsat sahasının 205 ha lık küçük bir kısmı Uşak ili sınırlarında kalmaktadır. Bu nedenle proje kapsamında alınacak tüm izinler her iki il valiliğinin uhdesinde bulunmakla birlikte etki alanı tüm Gediz Havzası olmaktadır.

Projenin Teknik İçeriği ve çevresel riskleri?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı web sitesinde yayımlanan bu projeye ait ÇED Raporu incelendiğinde; 2013 yılında 2 ayrı ruhsat sicili üzerinden 20,08 ha ve 23,96 ha lık alanlarda toplamda 200.000 ton/yıl kapasite ile açık ocak işletme faaliyeti için, 2015 yılında ise aynı ruhsat alanlarında maden araması yapmak üzere 266 sondaj için Kütahya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden “ÇED Gerekli Değildir Kararı” alındığı, ocak işletme kapasite artışı ve kırma eleme tesisi, cevher zenginleştirme tesisi kurulması için 2016 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığına başvurulduğu, nihayetinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce 08.05.2019 tarihinde “ÇED Olumlu Kararı” alındığı bildirilmiştir.

Peki proje kapsamında nasıl bir işletme yapılması ve olası etkilere karşı ne şekilde önlem alınması öngörülüyor?

Açık ocak işletmesinde patlatma yoluyla çıkarılacak cevherin maden sektöründe yığın liçi denen yöntemle siyanürle muamelesi sonucu dore altın ve yan ürün olarak gümüş eldesi söz konusu. Zenginleştirme tesisi kapsamında cevher iki aşamalı kırma işleminden sonra oluşan yığın halindeki cevher üstüne asit ve siyanür çözeltisi püskürtülerek altının açığa çıkması sağlanacak, oluşan yoğun çözelti drenaj boruları yardımıyla ayrılarak kimyasal yöntemle (ADR ünitesi) çözeltiden altının arındırılması sağlanacak, oluşacak pasa malzeme ise maden sahasındaki pasa döküm sahasında biriktirilecek.

İşte bu aşamada cevherin içerisindeki altının siyanür ile muamelesi sonucu zenginleştirildiği havuzların altında teknik olarak sızdırmazlığın sağlanması olmazsa olmaz şart. Keza doğal araziye serilecek pasa malzemesi içerisinde de siyanür ve diğer zararlı malzemelerin bulunmaması gerekli.

ÇED Raporunda ruhsat alanında mevcut kil yapısı üzerine sızdırmaz jeomembran malzeme serilerek önlem alınacağı, yağış sularına karşı taşkın sularının drenajı için kuşaklama kanalları inşa edileceği belirtiliyor. Ancak raporda yer alan jeolojik etüd raporlarında zeminde yer alan kil tabakasının geçirimsizlik özelliğinin arazide yer yer sağlanamadığı da belirtilmekte.

Bu noktada sızdırmazlığın doğru şekilde yapılıp yapılmadığının denetimi hangi kurum ne şekilde garanti edebilir? Hele 1. Derece deprem bölgesinde olabilecek fay kırılmaları sonucu bu alanlar tüm bölge için büyük bir çevre felaketine sebep olabilecektir.

Yine ÇED Raporu incelendiğinde; ÇED Yönetmeliğinin 9. Maddesi gereğince yapılması gereken halkı bilgilendirme toplantılarının proje alanı dahilinde kalan Uşak ve Kütahya ilinde 2017 ocak ayı içerisinde yapıldığı, yöre halkının pasa döküm sahasının tarım arazilerine zarar verebileceği, bölgenin yeraltı sularından zengin, yoğun içme ve kullanma suyu kaynağına yakın, özellikle Uşak’a içme suyu besleyen Küçükler Barajına 3300 m. Mesafede bulunduğu, Murat Dağı Kayak Merkezi turizm bölgesi olduğu, projenin tuırizm bölgesine de zararlı etkisi olacağı belirtilmesine rağmen halkın görüşlerinin pek de dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır.

Proje içeriğinde daha önce izin alınan ve açık ocak işletmesi olarak faaliyet gösteren ocakta genişletme çalışması yapılmasının yanı sıra, çıkarılan cevherin kırılarak madencilikte yığın liçi denilen yöntem ile siyanür kullanılarak zenginleştirilmesi, maden içeriğinde bulunan altının ve yan ürün olarak gümüşün safsızlaştırılarak kazanılması söz konusudur. Bu amaçla açık ocak işletmeciliği ile çıkarılan cevher iki aşamalı kırıcılarda kırıldıktan sonra toprağa serilecek üzerine asitli siyanür çözeltisi pompaj yoluyla fıskiye şeklinde serpilecek, cevher içerisinde çözünen altının da içinde bulunduğu metal çözelti adsorbsiyon kolonlarında süzülerek içeriğindeki altın içeriği yoğunlaştırılacaktır.

İşte bu aşamada içeriğinde belirli miktarlarda hala asit ve siyanür bulunan tonlarca pasa malzeme, içerisinden değerli metalleri alındıktan sonra araziye kontrolsüzce serilecektir. Her ne kadar proje kapsamında yapılan jeolojik etüdlere göre, sızdırmasızlığın sağlanması için doğal kil tabakası üzerine uygun kalınlıkta jeomembran tabaka serilerek liç işlemi ve sonrasında pasa malzemeden süzülecek sıvıların doğaya karışması ve bir çevre felaketine sebep olmaması açısından gerekli önlemlerin alınacağı belirtilmekle birlikte, özellikle proje alanının belirli noktalarında kil kalınlığı ve permeabilitesinin sızdırmazlık için gerekli şartları sağlamadığı belirtilmektedir.

Sızdırmazlığın sağlanıp sağlanamadığının resmi kurumlarca denetlenmesi ne kadar mümkün olabilecektir?

Türkiye’de başka altın madenlerinde açık alan yerine, siyanürlü kimyasal işlemlerin tank içerisinde tank liçi denilen yöntemle yapıldığı, Bergama- Ovacık, Mastra-Gümüşhane, Kaymaz-Sivrihisar gibi altın madenlerinde kullanılan ve daha az çevresel riskli yöntemler neden seçilmemiştir? Çünkü bu yöntemin işletme maliyeti daha azdır!

Bu yüzden proje alanından etkilenecek bölgenin doğal güzellikler ve paha biçilemez yeraltı ve yerüstü kaynakları ve cevher zenginleştirme için seçilen işletme tekniği ile proje yüksek riskler taşımakta. Üstelik proje alanının da içinde bulunduğu bölgemiz 1. Derece deprem bölgesinde ve termal turizm açısından da büyük potansiyele sahip. Bu durumda oluşabilecek sismik hareketler neticesi oluşabilecek çevresel risk sadece ilimizi değil, Ege Bölgesinin büyük bir kısmını kapsayan içerisinde Uşak, Aydın, Manisa ve İzmir illerini de kapsayan tüm Gediz Havzasını da geri dönülemeyecek şekilde etkileyebilecektir.

Yine uluslararası listelere göre az tehdit altında ve tehlikeli altına girmeye aday sıklamen, bitki türleri ve tehlikeye yakın Anadolu yer sincabı, benekli kurbağa, uzun kanatlı yarasa, tehlike altında hassas bir tür olan nal burunlu yarasa gibi nadide bitki ve hayvan zenginliğine de sahip. Projenin işletmesi 5 yıl olarak öngörülmüş, ancak faaliyet sonucu siyanür ile cevher zenginleştirme ile altın ve gümüş kazanıldıktan içerisinde cüzi miktarda değerli maden ve siyanür ve diğer kimyasallardan zengin olan pasa malzeme kontrolsüzce toprağa serilecek, maden işletme faaliyeti sonrası rehabilitasyon projesi ile pasa malzemenin üstü bitkisel toprak serilerek üzerine bitki örtüsü eklense bile, siyanür ve diğer kimyasallarla kirlenmiş ve içerisinden değerli madeni alınmış toksik pasa malzeme bölgedeki toprakları zehirlemeye devam edecektir. Üstelik planlanan pasa alanı Küçüksu Barajı koruma tampon bölgesine çok yakın bir mesafede bulunup, yağışların da etkisiyle içme suyu amaçlı kullanılan bu çok değerli su kaynağı da heba olacaktır.

Yasal Durum:
Anayasanın 168. Maddesine göre:
Tabii Servetlerin ve Kaynakların Aranması ve İşletilmesi
Tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabii servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve tüzelkişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir.

Türkiye’de madencilik, Anayasanın bu maddesine dayanılarak çıkarılmış olan 3213 sayılı Maden Kanununun ve diğer ilgili kanunların hükümlerine göre yapılmaktadır. 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 2. Maddesinde madenler 4 gruba ayrılmıştır:

1-Enerji Madenleri
2-Metal Madenleri
3-Sanayi Madenleri
4-Kıymetli taşlar ve yukarıdaki madenlerin eldesinde kullanılan gaz ve sular.

Maden Kanununun madde 4’te:

Madencilik faaliyetlerinde izinler (2)

Madde 7 – (Değişik: 26/5/2004 – 5177/3 md.)

(İptal birinci fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 15/1/2009 tarihli ve E.: 2004/70, K.: 2009/7 sayılı Kararı ile.; Yeniden düzenleme: 10/6/2010-5995/3 md.) Madencilik faaliyetlerinin yapılması ve ruhsatlandırma işlemlerinin yürütülmesi ile ilgili olarak yeni verilecek ruhsat alanlarına maden işletme yöntemi, faaliyetin yapıldığı bölge, madenin cinsi, yapılacak yatırımın çevresel etkileri, şehirleşme ve benzeri hususlar dikkate alınarak, temdit talepleri dahil ruhsat verilen alanlarda kazanılmış haklar korunmak kaydıyla, ilgili kurumların görüşleri alınarak, Bakanlık tarafından kısıtlama getirilebilir. İlk müracaat veya ihale yolu ile yapılacak ruhsatlandırmalarda müracaatın yapılacağı alanlar diğer kanunlar ile getirilen kısıtlamalar gözönüne alınarak Bakanlıkça ruhsat müracaatına kapatılabilir. Kısıtlama gerekçesi ortadan kalkan alanlar ihale yoluyla aramalara açılır. Bu Kanun dışında madencilik faaliyetleri ile ilgili olarak yapılacak her türlü kısıtlama ancak kanun ile düzenlenir.

(Ek fıkra: 10/6/2010-5995/3 md.) Özel çevre koruma bölgeleri, milli parklar, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları, muhafaza ormanları, 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununa göre korunması gerekli alanlar, 1 inci derece askeri yasak bölgeler, 1/5000 ölçekli imar planı onaylanmış alanlar, 1 inci derece sit alanları ile madencilik amacı dışında tahsis edilen ve Genel Müdürlük tarafından uygun görüş verilen elektrik santralleri, organize sanayi bölgeleri, petrol, doğalgaz ve jeotermal boru hatları gibi yatırım alanlarına ait koordinatlar ilgili kurumlar tarafından Genel Müdürlüğe bildirilir. Hükmü yer almaktadır.

Yani projeyle ilgili verilen ÇED Olumlu kararı milli park alanında kalması, bölgede nadir görülen bitki ve hayvan türlerini içermesi, İçme suyu barajına sızıntı suyu karışması ihtimalinin yüksek olması, proje için seçilen teknolojinin sahip olduğu yüksek çevresel riskler nedeniyle yasal değildir. Üstelik özellikle ilgili mevzuatları kapsamında kurumlardan alınması gereken izinlerden özellikle Orman teşkilatı görüşleri alınmamıştır. Bu nedenle ÇED Olumlu kararının iptali ve projenin gerçekleşmemesi için her türlü çalışma yapılmalıdır.

Hatta halen faaliyette olan ve siyanürle yığın liçi olarak projelendirilen benzer altın madeni ve zenginleştirme tesislerinde teknik heyet incelemeleri yapılmalı, özerk kurumlar tarafından alınan bölgesel su kalite ölçümlerinde kirlilik oluşup oluşmadığı titizlikle incelenmelidir.

SONUÇ OLARAK;

İşte bu bağlamda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ÇED raporunun iptali davalarına müdahil olunması ve kamuoyu oluşturulması için CHP Grubu olarak Meclis grup kararı alınması önergemiz 10 Haziran 2019 günkü 1. Dönem 3. Olağan 2. Oturumunda oy birliği ile kabul edilmiştir.

Gelinen noktada Bld. Bşk. Prof. Dr. Alim IŞIK’ ın talimatıyla projenin her aşamasında içerdiği yüksek çevresel riskler nedeniyle, alınan ÇED olumlu kararında çevresel açıdan kamu menfaati bulunmaması ve çevre ve halk sağlığının geri dönülemez şekilde olumsuz etkileneceği aşikar olduğundan; alınan bu ÇED olumlu kararının öncelikle yürütmesinin durdurulması ve akabinde iptali yönünde açılan davalarda kamu adına açılan davalarda Kütahya Belediyesinin müdahil olması talebi yetkili Kütahya İdare Mahkemesine iletilmiştir.

Ama buna rağmen hukuki süreçte yetkili idarenin ÇED olumlu kararının yürütmesinin durdurulması ve/veya iptali yönünde karar almaması halinde ise Kütahya Belediyesi olarak projenin arama, açık ocak işletmeciliği, siyanürle yığın lici yöntemiyle altın zenginleştirme, maden işletmesi sonrası rehabilitasyon gibi her aşamasında mevcut hava kalitesi, yüzeysel ve yeraltı suyu kalitesi, toprak kalitesi üzerindeki olası etkilerinin objektif bilimsel kuruluşlar tarafından ölçülmesi ve değerlendirmesinin mutlaka takipçisi olacağız.

Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur,." - DORUK

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.