İNANILMAZ...AMA GERÇEK....!!!

 İnanabilir misiniz, yüzyıllardır Hıristiyanların İsa’nın doğuşu olarak kutladığı “Noel Bayramı “nın çok eski Türklerin “yeniden doğuş bayramı” olduğuna..? Nereden nereye; inanılacak gibi değil, değil mi..?  Olay şöyle: Türklerin tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yerin göbeği sayılan yeryüzünün tam ortasinda bir “akçam ağacı” bulunuyor. Bu ağacin tepesi de gökyüzünde oturan Tanrı Ülgen’in sarayına kadar uzuyor ve buna “hayat ağacı” diyorlar. Bu ağacı, motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde bulabiliriz. Ülgen, insanlarin koruyucusu; sakallı ve kaftan giymiş olarak sarayında oturuyor ve geceyi, gündüzü, güneşi yönetiyor.Türklerde güneş çok önemli.  Inançlarına göre, gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladiği 22 Aralık’ta gece, gündüzle savaşiyor. Uzun bir savaştan sonra da gün, geceyi yenerek zafer kazanıyor. Bu, güneşin yeniden doğuşu; bir “yeni doğum” olarak algılanıyor Türklerde. Bayramin adı “Nardugan”. “Nar=güneş”, “tugan/dugan” da “doğan”. Astronomik olarak o günden itibaren geceler kısalmaya, günler uzamaya başlıyor. Işte bu güneşin zaferini ve yeniden doğuşunu Türkler, büyük şenliklerle “akçam ağacı” altında kutluyorlar. Güneşi geri verdi, diye Ülgen’e dualar ediyorlar. Duaları tanrıya gitsin, diye ağacin altına hediyeler koyuyorlar; dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar tanrıdan… Inanca göre, bu dilekler muhakkak yerine geliyormuş. Bu bayram için evler temizleniyor ve güzel giysiler giyiliyor; ağacın etrafinda şarkılar söylenip oyunlar oynaniyor. Yaşlılar, büyükbabalar ve nineler ziyaret ediliyor; aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar. (Yedikleri, yaş ve kuru meyveler yanında, özel bir yemek ve bir tür de şekerleme.) Bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömrün çoğalacağına, uğur geleceğine inanıyorlar .. . Yazılana göre, “akçam ağaci ” sadece Ortaasya’da yetişiyormuş. Mesela, Filistin’de bu ağaci bilmezlermiş. O yüzden, bu olay Türklerden Hiristiyanlara geçmiştir; Hiristiyanlar, Hunların Avrup’ya gelişlerinden sonra onlardan görerek almışlardır bu töreni, deniyor. Isa’nın doğumu ile hiç ilgisi yok! Doğum, güneşin yeniden doğuşu. Meydan Larousse’ta, Isa evrenin nuru olarak algılanıyor ve bu olayın pagan halklardan alınıp Isa’ya yakıştırıldığı yazılıyor. Internet’te yazıldığına göre, Imparator Kostantin (324-337) zamanında Iznik’te toplanan konsülde, 22 Aralik’ta güneşin doğumu için yapilan bu “pagan bayramı” Isa’nin doğumu olarak 24 Aralik’a alınıyor ve buna da “Noel Bayramı” deniyor. ( Batı kilisesi [yani Katolikler], 25 Aralık’ta kutluyorlarmiş bunu.) Çam süsleme ise, ilk olarak 1605′te Almanya’da görülüyor ve oradan Fransa’ya geçiyor. Ne kadar ilginç değil mi? Batı, en büyük bayramını göçebe ve ilkel (!) olarak tanımladığı Türklerden yürütmüş! Yeni yapılmakta olan çalışmalarla Batı‘ya Türklerden kim bilir daha nelerin geçtiği ortaya çıkacak! Belki de yazının ve dillerin anasının da Türkler olduğu kanıtlanacak....!!!
İgsaş