Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Bağımsız Türkiye !

Güncel 29.10.2020 - 18:37, Güncelleme: 13.11.2023 - 06:33 2544+ kez okundu.
 

Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Bağımsız Türkiye !

CHP Kütahya İl Başkanı Dr. Zeliha AKSAZ ŞAHBAZ, CHP Kütahya Milletvekili Dr. A. Fazıl KASAP, il, ilçe, kadın kolları, gençlik kolları başkan ve yönetim kurulu ile partililerin katılımı ile CHP Zafer meydanında Atatürk anıtına çelenk sunuldu.
CHP Kütahya İl Başkanı Dr. Zeliha AKSAZ ŞAHBAZ, CHP Kütahya Milletvekili Dr. A. Fazıl KASAP, il, ilçe, kadın kolları, gençlik kolları başkan ve yönetim kurulu ile partililerin katılımı ile CHP  Zafer meydanında Atatürk anıtına çelenk sunuldu.  CHP İl Başkanı Dr. Zeliha AKSAZ ŞAHBAZ: "Kimsesizlerin kimsesi, en büyük değerimiz Cumhuriyet'imizin 97. Kuruluş yıldönümü ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları işgalcilerin işbirlikçisi Osmanlı Sarayı  tarafından yönetilen  çürümüş, yıkılmış, toprakları işgal edilmiş bir ülkede; halkımızla omuz omuza dünyanın en güçlü ülkelerinin emperyalist işgaline karşı Türkiye Büyük Millet Meclisi idaresinde Ulusal Kurtuluş Savaşımızı kazanmışlardır. Büyük fedakarlıklarla ve büyük bedellerle kazanılan savaşlardan sonra Sarayın saltanatı yıkılarak yerine çağdaş, demokratik, laik bir hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuşlardır. Cumhuriyete ruhunu veren, savaş meydanlarında ödenen bedel, harcanan emek ve verilen mücadeledir. O nedenle bu topraklarda Cumhuriyet anti emperyalizmdir, tam bağımsızlıktır, laikliktir, halkın iktidarıdır. Cumhuriyetimiz ve Atatürk Devrimlerimizle temel hak ve özgürlüklerin hukuk güvencesine alındığı  aydınlanma devrimi başlatılmıştır. Yanmış, yıkılmış, hastalıklara, cehalete ve yoksulluğa terk edilmiş bir ülkeden tüm vatandaşların ücretsiz sağlık ve eğitim hakkına kavuştuğu, medeni yasa ile kadınlarımızın eşit vatandaşlar olarak toplumsal hayatta yer alabildikleri çağdaş, demokratik, laik bir ülke var edilmiştir. Padişahların, sultanların, saltanatına son vererek ‘Egemenliğin Kayıtsız Şartsız Halkın’ olduğu  köylünün, emekçinin, tüm vatandaşlarımızın egemen  olduğu bir rejim yaratmışlardır. ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ ilkesiyle ülkesinde ve dünyada barış ve kardeşliği hedefleyen bir dönemin temelleri atılmıştır.  Çağdaş Cumhuriyet ve devrimler cehaletle, hurafelerle ve din baskısıyla halkı sömüren egemenlik sahiplerini rahatsız etmiş ve bir karşı devrim hareketi başlamıştır. Darbelerle demokrasi hayatımızın sık sık kesintiye uğradığı ülkemiz 12 Eylül darbesi ile karanlık bir döneme sürüklenmiştir ve bu dönem hala üzerimizde bir karabasan gibi hüküm sürmektedir.  18 yıllık AKP iktidarında ülkemizde demokrasi kullanılarak, demokratik kurumlar yok edilmiş ya da etkisiz hale getirilmiştir. Demokrasinin en önemli unsuru olan yargı, yasama ve yönetim güçler ayrılığı  ortadan kaldırılarak tüm gücün tek adamda toplandığı anti demokratik, totaliter bir yönetim inşa edilmiştir. İktidar işbirlikçisi FETÖ terör örgütünün15 Temmuz kanlı darbe girişimi bahane edilerek OHAL baskısı altında gerçekleştirilen anayasa referandumu ile ülkemizde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkileri kısıtlanmıştır. Tek adam ve onun atadığı memur Bakanlardan oluşan yeni sistemde, yetki halkın seçtiği vekillerinden oluşan ve halk adına egemenliği kullanan Türkiye Büyük Millet Meclisinden alınarak tekrar saraya verilmiştir. Halkın geleceğine yön verecek kararlar artık ülkemizin dört bir yanından seçilerek gelen milletvekillerimiz tarafından tartışılarak, ortak akılla değil, hanedanlıkta aile içerisinde verilmektedir.  Tüm ülke artık Anayasa ve yasaları, hukuku yok sayan otoriter bir yönetim anlayışı ve baskı altında yönetilmektedir. Hiç kimsenin can ve malının hukuk güvencesi kalmamıştır. Siyasi iktidarın sopası haline gelen yargı sistemiyle Anayasa ayaklar altına alınarak tüm demokratik haklar gasp edilmekte, insanlar hapislerde çürütülmekte, halka baskı uygulanmaktadır.  Ben yaptım oldu, ben verdim oldu anlayışı ile ülkemizin kaynakları yağmalanmaktadır. Cumhuriyetin tüm birikimleri özelleştirme adı altında iktidar yandaşları tarafından yağmalanan ülkemizde, geleceğimiz de Kamu Özel İşbirliği adı altında hesap vermez bir şekilde iktidarın havuz müteahhitlerine yurt dışı mahkemeler yetkili kılınarak ipotek edilmektedir. Halkımız işsizlik, yoksulluk ve  sağlık sorunlarıyla uğraşırken halkın milyarlarca dolar hazinesi beş yandaş havuz müteahhidine aktarılmaktadır.  Dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan Covid-19 Pandemisi baskıcı yönetim anlayışı tarafından bir fırsat olarak görülmekte, tüm açıklama, gösteri, grev ve demokratik haklar yok edilmektedir. Pandemi sürecinde halkımızdan vaka sayıları, hastalık ve ölüm verileri saklanarak üzeri örtülmektedir. Cumhuriyetimizle yaşıt, en önemli kurumlarımızdan biri olan, aşı üreten Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü kapatılarak grip aşısı bile temin edilemeyerek halkımızın sağlığı uluslararası tekellere teslim edilmiştir. Salgınla savaş yükü hekimlerimizin ve sağlık emekçilerimizin omuzlarına yüklenilerek önlemler alınmadan tüm kabahat halkımıza bulunarak ülkeyi yönetememenin faturası halka kesilmektedir. İnsanlarımız açlık ve yoksullukla savaşırken kaynaklar halka değil saraya ve yandaşlarına aktarılmaktadır.  Üretimi desteklemek yerine ithalat çetelerine vergileri sıfırlayarak avantaj sağlayan ve kaynak aktaran AKP ve saray iktidarı ülkeyi hızla çöküşe götürmektedir. Paramızın kontrol edilemeyen büyük değer kaybı ile halkın alım gücünün çok azaldığı Pandemi döneminde yiyeceği buğdayı, nohutu üretemeyen ülkemiz yoksulluk ve açlıkla karşı karşıyadır.  Anayasa ve hukuk tanımayan uygulamalar ile laiklik ayaklar altına alınmaktadır. Artık bu ülkenin üniversitelerinde cemaat ve tarikat vakıflarıyla düzenlenen konferanslarla aydınlanma ve çağdaş bilim reddedilerek ülke ortaçağ karanlığına sürüklenmektedir. Eğitim sistemimiz adeta siyasal islama, karanlık cemaat ve tarikat örgütlenmelerine terk edilmiştir.   Ülkemizi yönetemeyen, her yönden çöküşe ve uçuruma sürükleyen AKP ve saray iktidarı derhal istifa etmelidir.  En kısa sürede yapılacak seçimlerle baskıcı yönetim anlayışının yönetimden uzaklaştırılarak tekrar güçlü bir demokrasi inşa edilmesi gerekmektedir.  İçinde bulunduğumuz bu süreçte bizleri kurtarabilecek yegane durum hiçbir etnik ve mezhepsel ayrım gözetmeden hukukun üstünlüğüne, Parlamenter Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devletine, Cumhuriyetimize sahip çıkmaktır. Şu anda Mustafa Kemal Atatürk'ün gençliğe hitabesi gerçekliğe dönüşmüştür. Bu durumda görevimiz ülkemizi, hanedanlık ve saray rejimine, ben yaptım oldu anlayışına teslim etmeden bu ülkenin kadınları, erkekleri, gençleri olarak geleceğimize, Atatürk ilke ve devrimlerimizi geleceğe taşımaktır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak Atatürk İlke ve Devrimleriyle, kurucu değerleriyle Cumhuriyetimizi sonsuza dek yaşatacağız. Barış ve kardeşlikle yaşayacağımız; emeğin en yüce değer olduğu, işsizliğin, sömürünün ve iş cinayetlerinin; kadına ve çocuklarımıza yönelik şiddetin ve kadın katliamlarının, son bulduğu; ovalarımızın, dağlarımızın, ormanlarımızın ve suyumuzun çeteler tarafından yağmalanmadığı; ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir sağlık ve bilimsel, çağdaş, ücretsiz eğitim hakkıyla geleceğimize güvenle baktığımız  bir ülkeyi, demokratik laik, sosyal hukuk devletini, Atatürk ilke ve devrimleri ışığında cumhuriyetimizi tekrar inşa edeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti’miz tüm bu zorlukların üzerinden gelerek tam bağımsız, modern, demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti olarak çoğulcu demokrasinin hayat bulduğu temel hak ve özgürlüklerin ülkesi olarak sonsuza dek yaşayacaktır. Atamızın ‘Benim iki büyük eserim vardır, biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri Cumhuriyet Halk Partisidir’ sözünden aldığımız güçle ve ilk günkü heyecanla Cumhuriyet Bayramımızı onurla ve gururla kutluyoruz.  Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşları olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi, ülkemiz için emek vermiş, bedel ödemiş atalarımızı saygı, sevgi ve minnetle selamlıyoruz. Ülkemize, geleceğimize güvenle ve umutla Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.  Yaşasın Tam Bağımsız, Demokratik, Laik, Sosyal, Hukuk devleti!  Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!" ifadelerini kullandı. - DORUK
CHP Kütahya İl Başkanı Dr. Zeliha AKSAZ ŞAHBAZ, CHP Kütahya Milletvekili Dr. A. Fazıl KASAP, il, ilçe, kadın kolları, gençlik kolları başkan ve yönetim kurulu ile partililerin katılımı ile CHP Zafer meydanında Atatürk anıtına çelenk sunuldu.

CHP Kütahya İl Başkanı Dr. Zeliha AKSAZ ŞAHBAZ, CHP Kütahya Milletvekili Dr. A. Fazıl KASAP, il, ilçe, kadın kolları, gençlik kolları başkan ve yönetim kurulu ile partililerin katılımı ile CHP  Zafer meydanında Atatürk anıtına çelenk sunuldu. 
CHP İl Başkanı Dr. Zeliha AKSAZ ŞAHBAZ: "Kimsesizlerin kimsesi, en büyük değerimiz Cumhuriyet'imizin 97. Kuruluş yıldönümü ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları işgalcilerin işbirlikçisi Osmanlı Sarayı  tarafından yönetilen  çürümüş, yıkılmış, toprakları işgal edilmiş bir ülkede; halkımızla omuz omuza dünyanın en güçlü ülkelerinin emperyalist işgaline karşı Türkiye Büyük Millet Meclisi idaresinde Ulusal Kurtuluş Savaşımızı kazanmışlardır. Büyük fedakarlıklarla ve büyük bedellerle kazanılan savaşlardan sonra Sarayın saltanatı yıkılarak yerine çağdaş, demokratik, laik bir hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuşlardır.


Cumhuriyete ruhunu veren, savaş meydanlarında ödenen bedel, harcanan emek ve verilen mücadeledir. O nedenle bu topraklarda Cumhuriyet anti emperyalizmdir, tam bağımsızlıktır, laikliktir, halkın iktidarıdır.
Cumhuriyetimiz ve Atatürk Devrimlerimizle temel hak ve özgürlüklerin hukuk güvencesine alındığı  aydınlanma devrimi başlatılmıştır. Yanmış, yıkılmış, hastalıklara, cehalete ve yoksulluğa terk edilmiş bir ülkeden tüm vatandaşların ücretsiz sağlık ve eğitim hakkına kavuştuğu, medeni yasa ile kadınlarımızın eşit vatandaşlar olarak toplumsal hayatta yer alabildikleri çağdaş, demokratik, laik bir ülke var edilmiştir. Padişahların, sultanların, saltanatına son vererek ‘Egemenliğin Kayıtsız Şartsız Halkın’ olduğu  köylünün, emekçinin, tüm vatandaşlarımızın egemen  olduğu bir rejim yaratmışlardır.
‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ ilkesiyle ülkesinde ve dünyada barış ve kardeşliği hedefleyen bir dönemin temelleri atılmıştır. 
Çağdaş Cumhuriyet ve devrimler cehaletle, hurafelerle ve din baskısıyla halkı sömüren egemenlik sahiplerini rahatsız etmiş ve bir karşı devrim hareketi başlamıştır. Darbelerle demokrasi hayatımızın sık sık kesintiye uğradığı ülkemiz 12 Eylül darbesi ile karanlık bir döneme sürüklenmiştir ve bu dönem hala üzerimizde bir karabasan gibi hüküm sürmektedir. 
18 yıllık AKP iktidarında ülkemizde demokrasi kullanılarak, demokratik kurumlar yok edilmiş ya da etkisiz hale getirilmiştir. Demokrasinin en önemli unsuru olan yargı, yasama ve yönetim güçler ayrılığı  ortadan kaldırılarak tüm gücün tek adamda toplandığı anti demokratik, totaliter bir yönetim inşa edilmiştir.
İktidar işbirlikçisi FETÖ terör örgütünün15 Temmuz kanlı darbe girişimi bahane edilerek OHAL baskısı altında gerçekleştirilen anayasa referandumu ile ülkemizde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkileri kısıtlanmıştır. Tek adam ve onun atadığı memur Bakanlardan oluşan yeni sistemde, yetki halkın seçtiği vekillerinden oluşan ve halk adına egemenliği kullanan Türkiye Büyük Millet Meclisinden alınarak tekrar saraya verilmiştir. Halkın geleceğine yön verecek kararlar artık ülkemizin dört bir yanından seçilerek gelen milletvekillerimiz tarafından tartışılarak, ortak akılla değil, hanedanlıkta aile içerisinde verilmektedir. 
Tüm ülke artık Anayasa ve yasaları, hukuku yok sayan otoriter bir yönetim anlayışı ve baskı altında yönetilmektedir. Hiç kimsenin can ve malının hukuk güvencesi kalmamıştır. Siyasi iktidarın sopası haline gelen yargı sistemiyle Anayasa ayaklar altına alınarak tüm demokratik haklar gasp edilmekte, insanlar hapislerde çürütülmekte, halka baskı uygulanmaktadır. 
Ben yaptım oldu, ben verdim oldu anlayışı ile ülkemizin kaynakları yağmalanmaktadır. Cumhuriyetin tüm birikimleri özelleştirme adı altında iktidar yandaşları tarafından yağmalanan ülkemizde, geleceğimiz de Kamu Özel İşbirliği adı altında hesap vermez bir şekilde iktidarın havuz müteahhitlerine yurt dışı mahkemeler yetkili kılınarak ipotek edilmektedir. Halkımız işsizlik, yoksulluk ve  sağlık sorunlarıyla uğraşırken halkın milyarlarca dolar hazinesi beş yandaş havuz müteahhidine aktarılmaktadır. 
Dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan Covid-19 Pandemisi baskıcı yönetim anlayışı tarafından bir fırsat olarak görülmekte, tüm açıklama, gösteri, grev ve demokratik haklar yok edilmektedir. Pandemi sürecinde halkımızdan vaka sayıları, hastalık ve ölüm verileri saklanarak üzeri örtülmektedir. Cumhuriyetimizle yaşıt, en önemli kurumlarımızdan biri olan, aşı üreten Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü kapatılarak grip aşısı bile temin edilemeyerek halkımızın sağlığı uluslararası tekellere teslim edilmiştir. Salgınla savaş yükü hekimlerimizin ve sağlık emekçilerimizin omuzlarına yüklenilerek önlemler alınmadan tüm kabahat halkımıza bulunarak ülkeyi yönetememenin faturası halka kesilmektedir. İnsanlarımız açlık ve yoksullukla savaşırken kaynaklar halka değil saraya ve yandaşlarına aktarılmaktadır. 
Üretimi desteklemek yerine ithalat çetelerine vergileri sıfırlayarak avantaj sağlayan ve kaynak aktaran AKP ve saray iktidarı ülkeyi hızla çöküşe götürmektedir. Paramızın kontrol edilemeyen büyük değer kaybı ile halkın alım gücünün çok azaldığı Pandemi döneminde yiyeceği buğdayı, nohutu üretemeyen ülkemiz yoksulluk ve açlıkla karşı karşıyadır. 
Anayasa ve hukuk tanımayan uygulamalar ile laiklik ayaklar altına alınmaktadır. Artık bu ülkenin üniversitelerinde cemaat ve tarikat vakıflarıyla düzenlenen konferanslarla aydınlanma ve çağdaş bilim reddedilerek ülke ortaçağ karanlığına sürüklenmektedir. Eğitim sistemimiz adeta siyasal islama, karanlık cemaat ve tarikat örgütlenmelerine terk edilmiştir.  
Ülkemizi yönetemeyen, her yönden çöküşe ve uçuruma sürükleyen AKP ve saray iktidarı derhal istifa etmelidir.  En kısa sürede yapılacak seçimlerle baskıcı yönetim anlayışının yönetimden uzaklaştırılarak tekrar güçlü bir demokrasi inşa edilmesi gerekmektedir. 
İçinde bulunduğumuz bu süreçte bizleri kurtarabilecek yegane durum hiçbir etnik ve mezhepsel ayrım gözetmeden hukukun üstünlüğüne, Parlamenter Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devletine, Cumhuriyetimize sahip çıkmaktır. Şu anda Mustafa Kemal Atatürk'ün gençliğe hitabesi gerçekliğe dönüşmüştür. Bu durumda görevimiz ülkemizi, hanedanlık ve saray rejimine, ben yaptım oldu anlayışına teslim etmeden bu ülkenin kadınları, erkekleri, gençleri olarak geleceğimize, Atatürk ilke ve devrimlerimizi geleceğe taşımaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak Atatürk İlke ve Devrimleriyle, kurucu değerleriyle Cumhuriyetimizi sonsuza dek yaşatacağız. Barış ve kardeşlikle yaşayacağımız; emeğin en yüce değer olduğu, işsizliğin, sömürünün ve iş cinayetlerinin; kadına ve çocuklarımıza yönelik şiddetin ve kadın katliamlarının, son bulduğu; ovalarımızın, dağlarımızın, ormanlarımızın ve suyumuzun çeteler tarafından yağmalanmadığı; ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir sağlık ve bilimsel, çağdaş, ücretsiz eğitim hakkıyla geleceğimize güvenle baktığımız  bir ülkeyi, demokratik laik, sosyal hukuk devletini, Atatürk ilke ve devrimleri ışığında cumhuriyetimizi tekrar inşa edeceğiz.

Türkiye Cumhuriyeti’miz tüm bu zorlukların üzerinden gelerek tam bağımsız, modern, demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti olarak çoğulcu demokrasinin hayat bulduğu temel hak ve özgürlüklerin ülkesi olarak sonsuza dek yaşayacaktır.
Atamızın ‘Benim iki büyük eserim vardır, biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri Cumhuriyet Halk Partisidir’ sözünden aldığımız güçle ve ilk günkü heyecanla Cumhuriyet Bayramımızı onurla ve gururla kutluyoruz. 

Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşları olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi, ülkemiz için emek vermiş, bedel ödemiş atalarımızı saygı, sevgi ve minnetle selamlıyoruz.
Ülkemize, geleceğimize güvenle ve umutla Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. 

Yaşasın Tam Bağımsız, Demokratik, Laik, Sosyal, Hukuk devleti! 
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!" ifadelerini kullandı. - DORUK

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.