Türk İş İl Temsilcisi Ramazan İLHAN: Toplu İş Sözleşmesi Dünya'da İlk Defa Kütahya’da İmzalandı

Güncel 15.07.2019 - 00:10, Güncelleme: 13.11.2023 - 06:33 3114+ kez okundu.
 

Türk İş İl Temsilcisi Ramazan İLHAN: Toplu İş Sözleşmesi Dünya'da İlk Defa Kütahya’da İmzalandı

Kütahya’da Örgütlü Türk-İş Sendika Şubeleri tarafından Gazeteciler Cemiyeti’nde Toplu İş Sözleşmeleri ile ilgili basın açıklaması yapıldı. Bugün uygulanan toplu iş sözleşmesi felsefesinin 13 Temmuz 1766 yılında Kütahya’da imza edilmiş ve fincancılar anlaşması olarak nitelenen, yazılı, imzalı belge olduğunu hatırlatan Türk-İş İl Temsilcisi ve Tes-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Ramazan İlhan, “Tarihten gelen haklarımıza sahip çıkmak, korumak, anlatmak ve yüceltmek hepimizin ortak hedefi olmadır. Kütahyalılar olarak, kendi öz değerlerimize sahip çıkmak ve savunmak, en başta görevimiz, ötesinde de hakkımızdır.” dedi.
Toplu İş Sözleşmeleri hakkında Gazeteciler Cemiyeti’nde basın mensupları ile bir araya gelen Türk-İş İl Temsilcisi ve Tes-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Ramazan İlhan, Maden-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Bülent Aydın, Yol-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Ali Okçu, Belediye-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Alaaddin Özçallı, Kop-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Mehmet Sığanık, Haber-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Abdullah Yiğit ve Toley-İş Sendikası Kütahya Temsilcisi Fikret Yurtlu,  Toplu İş sözleşmelerinin çalışma hayatını düzenleyen önemli unsurlar olduğunu vurgulayarak bazı açıklamalarda bulundu. Türk-İş İl Temsilcisi ve Tes-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Ramazan İlhan, burada yaptığı konuşmada, “Ülkemizde yürürlükte bulunan, 6356 sayılı sendikalar ve toplu iş sözleşmeleri yasası çerçevesinde uygulanmaktadır. Kabul edilmelidir ki, bugün itibarı ile dünyada ve ülkemizde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmeleri mevzuatları, günümüzdeki şeklini alıncaya kadar bir dizi evrelerden geçmiştir. İnsanoğlunun zaman içerisinde geçirdiği evreler sonucunda, iş gücü talebi oluşmuş ve bu talep artarak devam etmiştir. 19.yüzyılda başlayan seri üretim süreçleri ve 20.yy başlarında yaşanan sanayi devrimi işyerleri, işverenler ve işçi sınıflarının oluşumunun ve sayısal olarak artmasının önünü açmıştır. Biliyoruz ki, her yeni oluşum, değişim ve/veya gelişim beraberinde bazı sorunları da getirir. Bu sorunların çözümü veya hafifletilmesi içinde bir dizi kurallar oluşturulur. Oluşturulan bu kurallar zaman içerisinde duyulan ihtiyaçlar çerçevesinde değiştirilir veya güncellenirler. Gelelim, dünyada imzalan ilk toplu iş sözleşmesi meselesine. Öncelikle toplu iş sözleşmesinin ne olduğunu vurgulayalım. Toplu iş sözleşmeleri, belirli bir kanun çerçevesinde, önceden belirlenmiş kurallar dahilinde gerçekleştirilir. Doğal olarak tarafları vardır. En basit anlatımla bu taraflar işveren ve işçilerin oluşturdukları örgütler yani sendikalardır. Denetleyen ve düzenleyen tarafı da devletin ilgili kurumlarıdır. Amacı, çalışma hayatını düzenlemek. İşçi ve işveren tarafının hak ve sorumluluklarını belirlemek, ücret ve diğer sosyal hakları belirleyip kayıt ve imza altına alarak taraflara güvence oluşturmaktır. Yukarıda belirttiğimiz üzere toplu iş sözleşmeleri mevzuatları da bir oluşum ve gelişim süreci yaşamıştır. Bizim yaptığımız araştırma ve çalışmalar neticesinde ulaştığımız veriler, bu gün uygulanan toplu iş sözleşmesi felsefesinin 13 Temmuz 1766 yılında Kütahya’da imza edilmiş ve fincancılar anlaşması olarak nitelenen, yazılı, imzalı belgele olmuştur. Ulusal basın düzeyinde yazılar yazan ve bu konu ile ilgilenen, birkaç kişi ise bizim görüş ve savlarımızın aksine görüş bildirse de, kendi içerisinde dahi tezatlara düşmüşlerdir. Örneğin; Sendikal konular ile ilgili makaleler yazan Sayın Yıldırım Koç,2008 ve 2017 yıllarında kaleme aldığı yazısında, dünyada ki toplu sözleşme niteliğindeki kayıtların 1766 yılından önce İngiltere ve Hollanda gibi ülkelerde yapılan anlaşmalar olduğu konusunu işlemiştir. Bu düşüncesine destek olarak ta,1766 yılında Kütahya’da yapılan anlaşmanın çalışanlar arasında yapıldığını, dolayısı ile toplu iş sözleşmesi sayılamayacağını belirtmiştir, örnek olarak verdiği İngiltere’de yapılan anlaşmanın da,1766 Kütahya fincancılar anlaşmasından çok ta farklı bir içeriği bulunmamaktadır. Biz de diyoruz ki, tarihten gelen haklarımıza sahip çıkmak, korumak, anlatmak ve yüceltmek hepimizin ortak hedefi olmadır. Tamamen zamanın koşul ve ihtiyaçlarına binaen ve başka bir yerden esinlenmeden, tamamı ile bizim çalışma hayatımızın ihtiyaçlarına çözüm olarak üretilmiş ve zamanın Kütahya valisi Ali Paşa gözetiminde kayıt ve imza altına alınmış olan “Kütahya fincancılar anlaşması” Dünya tarihinin bilinen, kayıtlı ilk toplu iş sözleşmesidir. Kütahyalılar olarak, kendi öz değerlerimize sahip çıkmak ve savunmak, en başta görevimiz, ötesinde de hakkımızdır.” Diye konuştu. Sözlerinin devamında hükümet ile Türk-İş Sendikası arasında kamu sözleşmeleri ile ilgili sürecin devam ettiğini ifade eden İlhan,  “Başkanımız Sayın Ergun Atalay, Bakanımız ile yaptığı görüşmede hükümetin teklifini aldı. Türk-İş olarak daha önce  3 bin 500 TL’nin altındaki ücretlerin bu seviyeye çekilmesi ve bu ücretin üzerine 300 TL iyileştirme yapılması ve birinci altı ayda yüzde 15, birinci yıl ikinci altı ay zammının da enflasyon artı 3 puan refah payı olarak taleplerimizi iletmiştik. Bu ücret zammıyla ilgiliydi. Bunun yanında 697 sayılı KHK ile kamu kurumlarında çalışan KİT’ler hariç kadroya geçirilen personelle alakalı 2020 yılının Ekim ayına kadar yüzde 4 artı yüzde 4 bir ücretle sendikal örgütlülüğünde önünü tıkayan düzenleme ile kadro verilmişti. Biz bunun iptalini istiyoruz. Bunun yanında yine KİT’lerde çalışan 85 bin taşeron işçi kadro dışı kalmıştı. O arkadaşlarımızla ilgili de bir talebimiz vardı.  Gördüğümüz kadarıyla sayın bakan birinci 6 ay için yüzde 5, ikinci altı ay için ise yüzde 4 gibi, değerlendirmeye bile almayacağımız, üzerinde konuşmaya bile gerek görmediğimiz bir teklifle geldiler. Biz bunu değerlendirmedik bile. Sendikaların Ağustos ayının sonuna kadar yasal süreçleri devam ediyor. Dolayısıyla kim ne derse desin Türkiye’de ciddi manada bir ekonomik kriz var, hissediliyor. Biz Türk-İş topluluğu olarak bu ekonomik krizin müsebbibi biz değiliz, bunun bedelini asla biz ödemeyeceğiz. Masamızda iş kollarına göre değişiklik arz etse de grev seçeneği daha var. Tabi ki sendikalar olarak grevi tasvip etmiyoruz ve istemiyoruz. Masada anlaşmak istiyoruz. Kütahya’nın en büyük eksiği maalesef lobicilik. Biz varlık içinde yokluk çeken bir il durumundayız. Bunu çevre illerimize baktığımızda Kütahya’nın ne durumda olduğunu hep beraber müşahede edebiliyoruz.” dedi.  - DORUK
Kütahya’da Örgütlü Türk-İş Sendika Şubeleri tarafından Gazeteciler Cemiyeti’nde Toplu İş Sözleşmeleri ile ilgili basın açıklaması yapıldı. Bugün uygulanan toplu iş sözleşmesi felsefesinin 13 Temmuz 1766 yılında Kütahya’da imza edilmiş ve fincancılar anlaşması olarak nitelenen, yazılı, imzalı belge olduğunu hatırlatan Türk-İş İl Temsilcisi ve Tes-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Ramazan İlhan, “Tarihten gelen haklarımıza sahip çıkmak, korumak, anlatmak ve yüceltmek hepimizin ortak hedefi olmadır. Kütahyalılar olarak, kendi öz değerlerimize sahip çıkmak ve savunmak, en başta görevimiz, ötesinde de hakkımızdır.” dedi.

Toplu İş Sözleşmeleri hakkında Gazeteciler Cemiyeti’nde basın mensupları ile bir araya gelen Türk-İş İl Temsilcisi ve Tes-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Ramazan İlhan, Maden-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Bülent Aydın, Yol-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Ali Okçu, Belediye-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Alaaddin Özçallı, Kop-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Mehmet Sığanık, Haber-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Abdullah Yiğit ve Toley-İş Sendikası Kütahya Temsilcisi Fikret Yurtlu,  Toplu İş sözleşmelerinin çalışma hayatını düzenleyen önemli unsurlar olduğunu vurgulayarak bazı açıklamalarda bulundu.

Türk-İş İl Temsilcisi ve Tes-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Ramazan İlhan, burada yaptığı konuşmada, “Ülkemizde yürürlükte bulunan, 6356 sayılı sendikalar ve toplu iş sözleşmeleri yasası çerçevesinde uygulanmaktadır. Kabul edilmelidir ki, bugün itibarı ile dünyada ve ülkemizde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmeleri mevzuatları, günümüzdeki şeklini alıncaya kadar bir dizi evrelerden geçmiştir. İnsanoğlunun zaman içerisinde geçirdiği evreler sonucunda, iş gücü talebi oluşmuş ve bu talep artarak devam etmiştir. 19.yüzyılda başlayan seri üretim süreçleri ve 20.yy başlarında yaşanan sanayi devrimi işyerleri, işverenler ve işçi sınıflarının oluşumunun ve sayısal olarak artmasının önünü açmıştır. Biliyoruz ki, her yeni oluşum, değişim ve/veya gelişim beraberinde bazı sorunları da getirir. Bu sorunların çözümü veya hafifletilmesi içinde bir dizi kurallar oluşturulur. Oluşturulan bu kurallar zaman içerisinde duyulan ihtiyaçlar çerçevesinde değiştirilir veya güncellenirler. Gelelim, dünyada imzalan ilk toplu iş sözleşmesi meselesine. Öncelikle toplu iş sözleşmesinin ne olduğunu vurgulayalım. Toplu iş sözleşmeleri, belirli bir kanun çerçevesinde, önceden belirlenmiş kurallar dahilinde gerçekleştirilir. Doğal olarak tarafları vardır. En basit anlatımla bu taraflar işveren ve işçilerin oluşturdukları örgütler yani sendikalardır. Denetleyen ve düzenleyen tarafı da devletin ilgili kurumlarıdır. Amacı, çalışma hayatını düzenlemek. İşçi ve işveren tarafının hak ve sorumluluklarını belirlemek, ücret ve diğer sosyal hakları belirleyip kayıt ve imza altına alarak taraflara güvence oluşturmaktır. Yukarıda belirttiğimiz üzere toplu iş sözleşmeleri mevzuatları da bir oluşum ve gelişim süreci yaşamıştır.

Bizim yaptığımız araştırma ve çalışmalar neticesinde ulaştığımız veriler, bu gün uygulanan toplu iş sözleşmesi felsefesinin 13 Temmuz 1766 yılında Kütahya’da imza edilmiş ve fincancılar anlaşması olarak nitelenen, yazılı, imzalı belgele olmuştur. Ulusal basın düzeyinde yazılar yazan ve bu konu ile ilgilenen, birkaç kişi ise bizim görüş ve savlarımızın aksine görüş bildirse de, kendi içerisinde dahi tezatlara düşmüşlerdir. Örneğin; Sendikal konular ile ilgili makaleler yazan Sayın Yıldırım Koç,2008 ve 2017 yıllarında kaleme aldığı yazısında, dünyada ki toplu sözleşme niteliğindeki kayıtların 1766 yılından önce İngiltere ve Hollanda gibi ülkelerde yapılan anlaşmalar olduğu konusunu işlemiştir. Bu düşüncesine destek olarak ta,1766 yılında Kütahya’da yapılan anlaşmanın çalışanlar arasında yapıldığını, dolayısı ile toplu iş sözleşmesi sayılamayacağını belirtmiştir, örnek olarak verdiği İngiltere’de yapılan anlaşmanın da,1766 Kütahya fincancılar anlaşmasından çok ta farklı bir içeriği bulunmamaktadır.

Biz de diyoruz ki, tarihten gelen haklarımıza sahip çıkmak, korumak, anlatmak ve yüceltmek hepimizin ortak hedefi olmadır. Tamamen zamanın koşul ve ihtiyaçlarına binaen ve başka bir yerden esinlenmeden, tamamı ile bizim çalışma hayatımızın ihtiyaçlarına çözüm olarak üretilmiş ve zamanın Kütahya valisi Ali Paşa gözetiminde kayıt ve imza altına alınmış olan “Kütahya fincancılar anlaşması” Dünya tarihinin bilinen, kayıtlı ilk toplu iş sözleşmesidir. Kütahyalılar olarak, kendi öz değerlerimize sahip çıkmak ve savunmak, en başta görevimiz, ötesinde de hakkımızdır.” Diye konuştu.

Sözlerinin devamında hükümet ile Türk-İş Sendikası arasında kamu sözleşmeleri ile ilgili sürecin devam ettiğini ifade eden İlhan,  “Başkanımız Sayın Ergun Atalay, Bakanımız ile yaptığı görüşmede hükümetin teklifini aldı. Türk-İş olarak daha önce  3 bin 500 TL’nin altındaki ücretlerin bu seviyeye çekilmesi ve bu ücretin üzerine 300 TL iyileştirme yapılması ve birinci altı ayda yüzde 15, birinci yıl ikinci altı ay zammının da enflasyon artı 3 puan refah payı olarak taleplerimizi iletmiştik. Bu ücret zammıyla ilgiliydi. Bunun yanında 697 sayılı KHK ile kamu kurumlarında çalışan KİT’ler hariç kadroya geçirilen personelle alakalı 2020 yılının Ekim ayına kadar yüzde 4 artı yüzde 4 bir ücretle sendikal örgütlülüğünde önünü tıkayan düzenleme ile kadro verilmişti. Biz bunun iptalini istiyoruz. Bunun yanında yine KİT’lerde çalışan 85 bin taşeron işçi kadro dışı kalmıştı. O arkadaşlarımızla ilgili de bir talebimiz vardı.  Gördüğümüz kadarıyla sayın bakan birinci 6 ay için yüzde 5, ikinci altı ay için ise yüzde 4 gibi, değerlendirmeye bile almayacağımız, üzerinde konuşmaya bile gerek görmediğimiz bir teklifle geldiler. Biz bunu değerlendirmedik bile. Sendikaların Ağustos ayının sonuna kadar yasal süreçleri devam ediyor. Dolayısıyla kim ne derse desin Türkiye’de ciddi manada bir ekonomik kriz var, hissediliyor. Biz Türk-İş topluluğu olarak bu ekonomik krizin müsebbibi biz değiliz, bunun bedelini asla biz ödemeyeceğiz. Masamızda iş kollarına göre değişiklik arz etse de grev seçeneği daha var. Tabi ki sendikalar olarak grevi tasvip etmiyoruz ve istemiyoruz. Masada anlaşmak istiyoruz.

Kütahya’nın en büyük eksiği maalesef lobicilik. Biz varlık içinde yokluk çeken bir il durumundayız. Bunu çevre illerimize baktığımızda Kütahya’nın ne durumda olduğunu hep beraber müşahede edebiliyoruz.” dedi.  - DORUK

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.