Kütahya Kültür Derneği'yle Sivil Toplum Masaya Yatırıldı

Güncel 08.11.2021 - 17:32, Güncelleme: 13.11.2023 - 06:33 2191+ kez okundu.
 

Kütahya Kültür Derneği'yle Sivil Toplum Masaya Yatırıldı

Kütahya Kültür Derneği'nin organize ettiği Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü ve Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım ARICAN, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Nezir GÜL'ün onur konuğu olarak katıldığı 'Sivil Toplum Kuruluşları İş Birliği Güçlendirme Yöntemleri' konulu toplantı Kütahya'da gerçekleşti.
Kütahya Kültür Derneği'nin organize ettiği Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü ve Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım ARICAN, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Nezir GÜL'ün onur konuğu olarak katıldığı 'Sivil Toplum Kuruluşları İş Birliği Güçlendirme Yöntemleri' konulu toplantı Kütahya'da gerçekleşti.   Başkan MUSLU: STK İşbirlikleri Toplumda Önem Arz Etmekte Kütahya Kültür Derneği Başkanı Süleyman MUSLU: "STK ve STK'ların işbirliğinin toplumun kaderinde, geleceklerinde ne denli hayati önem arz ettiğini, tüm tecrübelerinden bilgi, birikimlerinden faydalanmak üzere değerli hocalarımızla bir araya gelmeyi arzu ettik ve kendileri de bizleri kırmadı, gönül birlikteliğimize ortak oldukları için kendilerine teşekkür ediyorum" dedi.   Rektör ARICAN: Sivil Toplumla Devlet Bağımsız Değildir Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü ve Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım ARICAN: "Devlet yönetimi, bireyden başlayıp aileye uzanan bir oluşumdur. Toplum bilincinin temeli bir arada yaşama zorunluluğundan meydana gelmiştir. Sivil toplumlara toplumlar ihtiyaç duymaktadır. Sivil toplumla devlet bağımsız değildir. Sivil toplumda gönüllük esas iken, devletten resmiyet vardır. STK'lar devletle işbirliği halinde, ortak akıl sağduyu ile oluşturma zeminleridir. İstişari bir mekanizma oluşturarak, ihtiyaçlar STK'lar aracılığıyla devlete sunulur.   "Gelişmiş Modern Devlet Yapısında STK'lara Bağışlar Yapılıyor" Sivil toplum, sadece devlet desteği ile yürüyen, bize para verilsin, imkan verilsin biz bir şeyler yapalım mantığı ile yürümesi gereken yerler değil. Projeler geliştirilerek işbirlikleri yapılıyor, bunlar önemli. Ülkemizde ihmal edilen nokta, sivil toplumlar aynı zamanda hayır yapılan yerler, bağışlarla yürüyen, bağış yapılması gereken yerler. Bizde bağışlar sadece dini kurum ve kuruluşlara yapılır gibi kanaatlerimiz var; aslında batıda sivil toplum oluşumlarına da bağışların yapıldığı bir model vardır. Yine batıda Üniversitelerin bile en önemli kazançları bağışlardır. Gelişmiş, modern toplum yapısı dediğimiz güçlü STK'larla yürüyen bu yapılardaki en önemli özellik STK'lara bağışlar yapılıyor. Buralar aracılığıyla devlet, özel sektör işbirliği var. Herkes birbirinden katkı bekliyor. Belli düzeyde hepsi desteklenmeli ama hepsi kendi mecrasında bu kazanımları sağlamakla yükümlü. Modern devlet yapısında, seçtiklerimizi yada devlet yönetimini izleyen, devletin yapmaları gerekenlerde katkı veren; sadece eleştirme yargılama değil bu işbirliği yapma anlamında sivil toplum tam da burada devreye giriyor, sivil toplumun rolü bu. Sivil toplum aracılığı ile yönetim erki ile istişari bir mekanizma oluşturmak, ihtiyaçları buradan oraya aktarmak. STK'ların, 1. Kapıları açık olmalı, gelen mutlaka bir muhatap bulmalı ve şeffaf olmalı. 2. Yerel Yönetimlerle işbirliği halinde çalışmalı 3. Üniversite, Milli Eğitim Müdürlüklerinden konuyla ilgili hocalar olmalı, STK'ları devlet yönetimine katkı sunar hale getirmeliyiz. Çalışmaların bulunduğumuz şehre, hatta ülkeye katkı sunmalı. Eksikliklerimize bakacak olursak; yazılı halde değiliz, proje haline getirmiyoruz. Hedef olmalı, yapılan faaliyetler raporlanarak sonuç bildirgesi haline getirilmeli" ifadelerini kullandı. Genel Müdür GÜL: Kütahya'ya Karşı Kalbi Muhabbetimiz Var Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Nezir GÜL: " Kütahya Kültür Derneğimizin açılışında da bulunduk, görebildiğim kadarıyla mahalli dernekler içerisinde en güzel çalışmayı yapmaya gayret eden derneklerimizden bir tanesi. Kütahya'ya karşı kalbi bir muhabbetimiz var.  Kütahya tabiatıyla, yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla zenginlikleriyle, şifa imkanlarıyla, tarihiyle çok zengin değerleri olan bir şehir. Maddi ve manevi kültürü tanıtmaya yönelik, bunların tanıtılması için derneğimize büyük bir sorumluluk düşüyor. Şehirde izleri devam eden büyüklerimiz yaşatma ve onların fikir, kültür dünyalarını, değerlerimizi gençlere aktarmak gibi pek çok yönden Kütahya için yapılabilecek güzellikler var, onların planlanması ve programlanması, bir taraftan Ankara'da bir taraftan Kütahya'dan bir taraftan diğer illerdeki Kütahyalı kardeşlerimizle kuracağınız güzel ilişkilerle de bunu sürdürmek önemli. "STK Çalışmalarına Gençleri Dahil Etmeliyiz" Kişisel anlaşmazlıklarımızı toplumsal faaliyetlerimize, bulunduğumuz görevlerdeki çalışmalara yansımasına müsaade etmemeliyiz. STK'larımız mazlumun yanında yer almakta, Dünya'da ilk sıradayız. STK çalışmalarımıza gençleri de dahil etmeliyiz.   Türkiye'de STK Türleri Türkiye'de Sivil Toplum yapılarıyla ilgili değerlendirme yapacak olursak, farklı farklı STK türlerinin olduğunu görüyoruz. Bazıları yarı resmi güdümlü STK mahiyetinde, kimisi belli bir sermayenin emrinde o doğrultuda çalışıyor. Kimisi tamamen resmi söylem kullanır, kimisi tamamen devlet karşıtı söylem kullanır. İdeolojik sonuçlar elde etmeye yönelik değerlendirmeler yapanlar, kimisi kendisini tamamen siyasete odaklandırmış, bir de mesleki anlamda oluşmuş kurumlar kuruluşlar var. STK'ların kendilerini geliştirmeleri, kuruluş gayeleri doğrultusunda bazı çalışmaları yapması önemli.   "Algılara Esir Olmamak, Uyanık Olmak Lazım" Zaman zaman farklı çevrelerin ne yaparsak yapalım, bazı STK'ları karalamaya yönelik, olumsuzlamaya yönelik bir çaba içerisinde olduklarını da görüyoruz. İsim vermeyeyim ama son haftalarda bir STK'mızla alakalı olarak bir binayla da ilintili olarak medyaya da yansıyan spekülasyonlar oldu, onun üzerinden bazı çevrelere siyasi anlamda da hakaretler, olumsuz bir algı oluşturmaya çalışılarak sanki devlete çöreklenen bir sülükmüş gibi o STK'yı kamuoyuna sunma gibi çabalar, gayretler de var. Buna karşı da uyanık olmak lazım, bu gibi algılara da esir olmamak lazım. Bir zamanlar bir ilde olumsuz bir hadise olmuştu bir öğretmenin yaptığı, o öğretmen de bir vakfın üyesiydi. O vakıfla ilgili bazı odaklar, çevreler, ne zaman haber yapsa şöyle istismar yapan bir vakfın falanca şubesi, genel merkezi yani tamamen fevri olan, o davaya vakıf müdahil oldu, avukatlarıyla katıldı, o şahsın en ağır cezayı alması için gereken çabayı, gayreti gösterdi; hiç kimse onu görmez. Kimsenin o vakfa veya bunun gibi benzeri vakıflara ahlak dersi vermeye hakkı da yok, haddi de yok, hatırlatabilir herkes ama ahlak dersi veremez. Kendileri her türlü ahlaksızlığı, pisliği yapan kimi insanlar o olay üzerinden inançlı kesimleri vurmak, belirli kesimleri yüceltmeye çalışırken, belirli kesimi de yerin dibine batırarak ideolojik hesaplarla, farklı sebeplerle bir çaba içerisine giren kesimlerde, çalışmalarda var. Bunlara karşı uyanık olmak, dikkatli olmak kesinlikle önemli" dedi. Rektör UYSAL: STK Nasıl Olmalı Yada Olmamalı? STK'ların nasıl olması gerektiği ile ilgili 5 temel prensip çıkardığını belirten DPÜ Rektörü Prof. Dr. Kazım UYSAL: "Bende inkişaf eden uyanan bazı duyguları paylaşmak isterim. Özellikle STK'lar içinde yer almanın insan mutluluğu ve toplum huzuru açısından önemli olduğunu düşünürüm. Çünkü STK kavramı sadece bizde değil İslami olmayan Dünya'nın her yerinde tüm ülkelerde var. Demekki insana, hayvana, çevreye faydalı olmaktan zevk alındığı için bu hizmeti yapıyor. Fayda üreten herkes mutlu olur. STK'ları güçlendirmek devletler, milletler, insanlar için çok önemli. Yakın geçmişte malumunuz FETÖ'de kendini STK'lar içinde konumlandırdı. Maalesef birçok insanı kandırdı. Orda 5 tane temel husus çıkardım. Bir STK nasıl olmalı yada olmamalı şeklinde 5 temel prensip tespi ettim.   1. STK'lar arası meşverete ve uhuvete önem vermezlerdi. Tabi muhalifi her STK'nın STK'lar arası fikir alışverişine meşverete ve kardeşliğe birlik beraberliğe iş yapmaya önem vermesi. Bu temel bir düstur, önem vermiyorsa demek ki bu STK için millet için Allah için çalışmıyor sonucuna varabiliriz. 2. Diğer STK'ların hizmetlerini kıskanmak ve sadece kendisini ön plana atmak yani biz merkezli bir anlayışla yaklaşmak. STK'lar diğer STK'ların hizmetlerinden sanki kendi hizmet yapıyor gibi memnun olması, içimizde çekememezlik, kıskançlık hissi uyanıyorsa demek ki bu yaptığımız iş bencilce bir iş. 3. Hedefe götürecek yolların meşruyetine önem vermezler. Hedefe götürecek her yolu mübah sayarlar. STK topluma hizmet için var olur, bu hedefe giderken giden yolların meşruyetine dikkat etmiyorsa bir sıkıntı var demektir. Bizi hedefe götürecek tüm yollarda da meşruyet aramamız ve meşru zeminden ayrılmamamız temel bir esas olması lazım. 4. Bu İslami cemaatler için söylenebilir belki, fakire değil zengine ilgi duymak. Basit bir kural, Allah fakirin elinden tutmak mı, zenginin yanında olmaktan mı hoşlanır? Çok açık herkesin bileceği bir husus bu, fakirin elinden tutmaktan Allah daha çok hoşlanır. Bir STK eğer çok ihtiyaç olan işlere bakmıyor, fakire ilgi göstermiyor; güç devşirmek için ve o gücü başka yerlerde kullanmak için farklı mulahazalar farklı davranışlar içine giriyorsa burda bir soru işareti var. O zaman STK'lar kendini kontrol etmesi lazım. 5. Her STK'nin tartma, muhakeme etme melekesi olması lazım. Olur ya peşine düştüğü Başkan, Hoca yanlış yapabilir, o zaman tartma muhakeme melekesi olması lazım. Bunu nasıl yapacak, temel insani düsturlar bellidir, her STK'nın buna dikkat etmesi lazım. Bu çerçevede 5 kural halinde STK'lar hizmet ederlerse yanılmazlar, millet için değer üretirler. Rabbimizin de hoşuna giden işler, ameller yaparlar diye düşünüyorum. " ifadelerini kullandı.   Rektör KAVUNCU: Verdiğiniz Bilgilere Göre Herkes Üstüne Düşen Payı Aldı Kütahya Kültür Derneği Başkan MUSLU: "Enerjimizin azaldığı dönemlerde manevi desteklerini esirgemeyen alo dediğimizde aurasını bizlere yönlendiren Vural Hocamız var, Sayın Hocamızın düşüncelerini almak isteriz" demesi üzerine KSBÜ Rektörü Prof. Dr. Vural KAVUNCU: "Enerji buluyorsanız ne mutlu. Öncelikle bu toplantılar dizisini düzenleyen Kütahya Kültür Derneğine, sizlere çok teşekkür ediyorum. Ümit ediyorum, bu serilerin devamı gelir. İlimize teşrif eden Rektör Hocama ve Genel Müdürümüze teşekkür ediyorum. Ayrıca Kütahya'mıza göstermiş oldukları yakınlıktan dolayı teşekkür ediyor, hoşgeldiniz diyorum.   STK'larda Olması Gerekenler, Sonuçları, Aktif STK Sayıları Bu topluluğun bir özelliği var, ya STK'lar STK'ların temsilcileri var yada onların paydaşları var. Biz üniversite olarak bir yandan paydaşız ama tıpkı sizler gibi geçmişimizde dernek, vakıf vs. çokça yer almış aktif içinde bulunduğumuz, bulunmakta olduğumuz durum da var. Verdiğiniz bilgilere göre herkes üstüne düşen payı aldı. Özetlerimi çıkardım, faydalandığım noktalar oldu bunları zaman almamak için tekrar etmek istemiyorum. STK'larla ilişkili bir STK'nin ne olmamalı şeklindeki ifadeniz özetiydi. Maalesef günümüzde de çok büyük çoğunluğunun maalesef bu yöne doğru itildiği, zorlandığı, zamanla bu kulvara girdiğini de gözlemliyoruz. Bugün dernek sayısına bakarsanız, ikibinüçyüz dernek, bunların kaç tanesinin aktif olduğuna, kaç tanesinin amaca uygun ne yaptığını sorgularsanız, bunun çok daha düştüğünü fark edersiniz. Ortada bir sorun var. Olması gereken, dertlenmek gerekiyor, dertte samimiyet ve fedakârlık gerekiyor. Zaman ayıracaksınız, maddi, manevi, emek vereceksiniz. Bunlar materyalist bir felsefe ile kazanç olarak geri dönecek bir şey değil. Samimiyet, feragat, gayret, sebat gerekiyor. Hadi bir heyecanla bir şeyler yapalım değil, senelere ve çok uzun süreye yayılan bir dönem gerekiyor. Bunlar olmazsa olmazlar, sonrasında başarı için uygun yöntemlerin sistematik olarak belirlenmesi gayretin boşa gitmemesi için çok sistemli çalışma gerekiyor. Kalite standartları gereği planladıktan, uyguladıktan sonra bunların kontrol edilmesi yaygınlaştırılması ve en nihayetinden niçin kurulduk, amacı neydi, ne yaptık? Toplantı yaptık, şu yaptık bu yaptık değil; bunun sonucunda hangi davranış modeli değişti, hangi ürün ortaya çıktı, toplumun hangi derdine derman olduk veya toplumda hangi yönde gelişmeye biz katkı verdik cevabı verilebilmeli.   KAVUNCU: "Doğru Yapılanmasının Gerçekleşmesi İçin Desteklerimizi Sunmalıyız" Her STK sadece Başkan'dan da bahsetmiyorum, o topluluk hitap ettiği etki ettiği herkesten bahsediyorum, toplum bu tarz sivil hareketler muhtaç. Rektör Hocam çok güzel söyledi, aslında medeniyettir, medeniyetle eşdeğerdir. Gelişmiş toplum, maddi zenginlik değildir. Sadece maddi zenginlik olup toplumu inşa etmemiş olan toplumların nasıl var olduğunu, zenginliklerin de geçici olduğunu, nasıl başkalarının emirlerinde ve talimatlarında yaşamak zorunda kaldıklarını da gözlemliyoruz. O halde biz STK'ları destekliyoruz, hem inancımızın, hem insanlığın gereği yaşama insanlık erdemimizin gereği, doğru yapılanmasının gerçekleşmesi için de desteklerimizi sunmamız lazım. Bugünkü konuşmalarınız da bunlara ışık tutacak ve güzel bilgiler mahiyetinde teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.   ARABACI: Sendikaların, STK'ların Yüzde 80'i Vesayet Altında Kent Konseyi Başkanı, Doruk Gazetesi Kurucusu Ahmet ARABACI: "Çok değerli hocalarımızı aramızda görmekten duyduğumuzu mutluluğu ifade etmek istiyorum, dolayısıyla Kütahya Kültür Derneğimize bize bu imkânları sağladığı için teşekkür etmek istiyorum. Hasbelkader ömrü sivil toplum kuruluşları içerisinde geçmiş bir kardeşinizim, çok uzun yıllar sendikacılık, değişik derneklerde, kurumlarda kuruluşlarda yöneticilik, halen sayın hocamın da az önce çok net tarif ettiği gibi gönüllük esaslı çalışmalar yapma çabasında olan Kent Konseyi'nin de bir aydır Başkanlığını yapıyorum. 2300 Dernek, Türkiye Cumhuriyeti demokratik rejimle yönetilen bir ülke. Siyasi partiler ve STK'lar demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır ancak işlevlerini yapabildikleri sürece. Söylediğimden kimse rahatsız olmasın, üzerine de alınmasın inanmadığım bir şeyi hayatım boyunca konuşmadım, şuanda bütün sendikalar, STK'ların yüzde 80'i vesayet altında. Yani kuruluş amacı farklı belki çok nitelikli yöneticilerle gelmiş başlarına ama yapamıyor, vesayet var üzerinde. Kimisinde siyasi otoritenin vesayeti var, kimisinde muhalefetin vesayeti var. Dolayısıyla bu STK'lar görevlerini yerine getirmenin yerine maalesef bir ayrıştırmaya da sebep oluyorlar. Ahmet ARABACI: Önceden Çok Daha Demokratik Sendikacılık Uygulayabiliyorduk 30 - 40 sene öncesine gittiğimde, Profesyonel Sendika Başkanıydım. TES-İŞ Federasyonu'nun da Genel Sekreterliği'ni yaptım. Çok daha demokratik bir sendikacılık uygulayabiliyorduk. Çünkü aşağıdan yukarıya doğru bir yönetim vardı. Federatif sistemle çalışıyorduk. Üst yönetime buradan yetki vermediğimiz sürece, yönetim bizim adımıza bir tasarruf uygulaması bahis konusu değildi. STK'ların Gerçek İşlevlerini Yapabilir Hale Nasıl Getirebiliriz? Bunları şunun için söylüyorum, çok değerli Hocalarımın bu konuda ciddi çalışmalar yapması noktasında çözüme gidilebilir, önerileri olabilir, sistemi değiştirerek mi? Yani sivil toplum kuruluşlarını nasıl gerçek işlevlerini yapabilir hale getirebilirizi, illa ki bu konuda düşünceleri vardır, arz ederlerse mutlu olurum; değilse bu konuda çalışma yapmaya davet ediyorum. STK'lar Nasıl Bir Sistemle Yeniden Yapılandırılabilir? Hocam güzel açıkladı, sivil toplum kuruluşları kurulduğunda devlet desteği gelsin, proje gelsin, biz bunu götürelim, o zaman zaten kendiliğinden de gider. Nasıl bir sistemle STK'lar yeniden yapılandırılabilir, bu konuda bir çalışma gerekiyor mu? Sizlerin düşüncesi ne? Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim" dedi. Rektör ARICAN: Yasal Zorunluluk Olmasına Rağmen Kent Konseyleri Birçok Şehirde Yok Rektör ARICAN: "İşin doğrusu bizim büyüğümüz, tecrübeli birçok STK'da, sendakada bulunmuş, şuanda Kent Konseyi Başkanı olması da çok önemli. Buna da sevindim Başkanım, Kent Konseyleri çok önemli ben 2014'den beri bu işi yürütüyorum. Bulunduğumuz kentin üniversiteyle işbirliği, öğrenciler, öğrencilerin katkısı, oradaki kapasite gelişimi, esnafın kapasite gelişimi, STK'ların kapasite gelişimi. Bir süre sonra şöyle düşünülüyor siz adaylık mı düşünüyorsunuz, yok öyle bir dert yok. Birçok şehirde Kent Konseyi yok, aslında yasal zorunluluk biliyorsunuz. Belediyeler kanunda olması gereken Belediye'nin kurması gereken bağımsız bir kuruluş. Oradaki siyasi partilerden, yöneticilerden oluşması gereken bir yapı. Ülkemizde maalesef rekabet kültürünü de oluşturamadık. Bize rakip olur mu, Kent Konseyi büyürse şöyle olur mu? Önemli bir nokta, birincisi bu. Kent Konseylerinin Güçlendirilmesi Şehre Önemli Katkılar Sağlar Kent Konseylerinin güçlendirilmesini aslında güçlü bir Kent Konseyi'nin şehre, şehir kültürüne, şehirleşmeye çok önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Şehir kültürü ve Kültürlü şehir kavramını önemsiyorum. Şehirlerimiz, büyük köylere dönüşüyor; göçler olabilir. Ama bizden önceki dönemlerde şehre gelmenin bir gereği vardı, şehirli gibi davranmak. Apartmanlarımızda köydeki gibi yaşamaya çalışıyoruz. Kent Konseyleri, sivil insiyatifi sunacak mekanizmalar; istişari yerler. Bir hemşerilik bilinci, kentlilik, bir şehirlilik bilinci oluşturan yerler. Burada da olmasına sevindim. Kendi STK'nızın hedefleri var, faaliyetleri var. STK iyiliği yaygınlaştırma, sorunları hedefleri üzerinden gitmeli. Demokratikleşme, şeffaf olma, açık olma önemli. STK'larımızda da temel prensipler olmalı, siyasette de 3 dönem kuralı gelmişti. STK'lar derebeyliğe, güç devşirilen yerlere dönüşmemeli. STK'lar 10 yılı aşmayacak şekilde güncellenmeli, yenilere, gençlere fırsat sunmalıyız Bu katılımcı demokrasiyse, fırsatlar sunmalıyız. Dediğinize katılıyorum. İnsandan başlayarak gitmeli, tepeden inmeci olmaz. "Sivil Toplumun Etki Analizi, Alanlarına Göre Sivil Toplumlar İnceleniyor" Türkiye'de STK'ları masaya yatırmak lazım. Genel Müdürlük bu anlamda bir çalışma yapıyor. Üniversite olarak biz de işbirliği içindeyiz. Üniversite olarak bizim uygulama araştırma merkezimiz, sosyal inovasyon, sivil toplum araştırma uygulama merkezimiz şuanda proje yürütüyor. Sivil toplumun etki analizi. Genel Müdürlük de yapmalı, illerde de olmalı, denetlenebilirliği sadece kendi içinde değil; yerel yönetimlerin de birbirini denetlediği bir mekanizma olmalı. Tanım sorunu var. Sivil toplum tanımı çok geniş, sendika, meslek örgütü, siyasi partiler,  yarı özel yarı resmi olanlar hepsi STK içinde geçiyor. Çalıştaylar yapılması gerekiyor. Çalışma alanlarına göre sivil toplum bölümlere ayrılmalı, Türkiye'de yakın zamanda sivil toplum üzerine tanımlamalar olacak" dedi. Program sonunda katılımcılara günün anısına Kütahya'ya özgü çini vazo ödüllerini DPÜ ve KSBÜ Rektörlerimiz ile Kütahya Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Kent Konseyi Başkanı takdim etti. DPÜ Rektörü UYSAL, Ekosistemlerin Dilinden Yaratılış kitabı ile çocuklar için yazmış olduğu hikaye kitaplarını takdim etti. Kütahya Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman MUSLU ve Yönetim Kurulunun organize ettiği Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü ve Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım ARICAN, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Nezir GÜL'ün konuşmacı olarak katıldığı toplantıya DPÜ Rektörü Prof. Dr. Kazım UYSAL, KSBÜ Rektörü Vural KAVUNCU, Ankara Şehir Ömer Halisdemir Proje İmam Hatip Lisesi Müdürü Yaşar KESKİN, SGK İl Müdürü İsmail SAYAR, Kültür Turizm Müdürü Zekeriya ÜNAL, Milli Eğitim Müdürü Hasan BAŞYİĞİT, Zafer Kalkınma Ajansı Koordinatörü Veli OĞUZ, Altıntaş Milli Eğitim Müdürü İsmail GÜVEN, Kütahya Halk Eğitim Müdür Yrd. Ahmet ÖZÇELİK, Kütahya Kent Konseyi Başkanı Ahmet ARABACI, STK temsilcileri ve basın mensupları katıldı. - DORUK Fatma
Kütahya Kültür Derneği'nin organize ettiği Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü ve Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım ARICAN, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Nezir GÜL'ün onur konuğu olarak katıldığı 'Sivil Toplum Kuruluşları İş Birliği Güçlendirme Yöntemleri' konulu toplantı Kütahya'da gerçekleşti.

Kütahya Kültür Derneği'nin organize ettiği Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü ve Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım ARICAN, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Nezir GÜL'ün onur konuğu olarak katıldığı 'Sivil Toplum Kuruluşları İş Birliği Güçlendirme Yöntemleri' konulu toplantı Kütahya'da gerçekleşti.

 

Başkan MUSLU: STK İşbirlikleri Toplumda Önem Arz Etmekte

Kütahya Kültür Derneği Başkanı Süleyman MUSLU: "STK ve STK'ların işbirliğinin toplumun kaderinde, geleceklerinde ne denli hayati önem arz ettiğini, tüm tecrübelerinden bilgi, birikimlerinden faydalanmak üzere değerli hocalarımızla bir araya gelmeyi arzu ettik ve kendileri de bizleri kırmadı, gönül birlikteliğimize ortak oldukları için kendilerine teşekkür ediyorum" dedi.

 

Rektör ARICAN: Sivil Toplumla Devlet Bağımsız Değildir

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü ve Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım ARICAN: "Devlet yönetimi, bireyden başlayıp aileye uzanan bir oluşumdur. Toplum bilincinin temeli bir arada yaşama zorunluluğundan meydana gelmiştir. Sivil toplumlara toplumlar ihtiyaç duymaktadır. Sivil toplumla devlet bağımsız değildir. Sivil toplumda gönüllük esas iken, devletten resmiyet vardır. STK'lar devletle işbirliği halinde, ortak akıl sağduyu ile oluşturma zeminleridir. İstişari bir mekanizma oluşturarak, ihtiyaçlar STK'lar aracılığıyla devlete sunulur.

 

"Gelişmiş Modern Devlet Yapısında STK'lara Bağışlar Yapılıyor"

Sivil toplum, sadece devlet desteği ile yürüyen, bize para verilsin, imkan verilsin biz bir şeyler yapalım mantığı ile yürümesi gereken yerler değil. Projeler geliştirilerek işbirlikleri yapılıyor, bunlar önemli. Ülkemizde ihmal edilen nokta, sivil toplumlar aynı zamanda hayır yapılan yerler, bağışlarla yürüyen, bağış yapılması gereken yerler. Bizde bağışlar sadece dini kurum ve kuruluşlara yapılır gibi kanaatlerimiz var; aslında batıda sivil toplum oluşumlarına da bağışların yapıldığı bir model vardır. Yine batıda Üniversitelerin bile en önemli kazançları bağışlardır. Gelişmiş, modern toplum yapısı dediğimiz güçlü STK'larla yürüyen bu yapılardaki en önemli özellik STK'lara bağışlar yapılıyor. Buralar aracılığıyla devlet, özel sektör işbirliği var. Herkes birbirinden katkı bekliyor. Belli düzeyde hepsi desteklenmeli ama hepsi kendi mecrasında bu kazanımları sağlamakla yükümlü. Modern devlet yapısında, seçtiklerimizi yada devlet yönetimini izleyen, devletin yapmaları gerekenlerde katkı veren; sadece eleştirme yargılama değil bu işbirliği yapma anlamında sivil toplum tam da burada devreye giriyor, sivil toplumun rolü bu. Sivil toplum aracılığı ile yönetim erki ile istişari bir mekanizma oluşturmak, ihtiyaçları buradan oraya aktarmak.

STK'ların,

1. Kapıları açık olmalı, gelen mutlaka bir muhatap bulmalı ve şeffaf olmalı.

2. Yerel Yönetimlerle işbirliği halinde çalışmalı

3. Üniversite, Milli Eğitim Müdürlüklerinden konuyla ilgili hocalar olmalı,

STK'ları devlet yönetimine katkı sunar hale getirmeliyiz. Çalışmaların bulunduğumuz şehre, hatta ülkeye katkı sunmalı. Eksikliklerimize bakacak olursak; yazılı halde değiliz, proje haline getirmiyoruz. Hedef olmalı, yapılan faaliyetler raporlanarak sonuç bildirgesi haline getirilmeli" ifadelerini kullandı.

Genel Müdür GÜL: Kütahya'ya Karşı Kalbi Muhabbetimiz Var

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Nezir GÜL: " Kütahya Kültür Derneğimizin açılışında da bulunduk, görebildiğim kadarıyla mahalli dernekler içerisinde en güzel çalışmayı yapmaya gayret eden derneklerimizden bir tanesi. Kütahya'ya karşı kalbi bir muhabbetimiz var.  Kütahya tabiatıyla, yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla zenginlikleriyle, şifa imkanlarıyla, tarihiyle çok zengin değerleri olan bir şehir. Maddi ve manevi kültürü tanıtmaya yönelik, bunların tanıtılması için derneğimize büyük bir sorumluluk düşüyor. Şehirde izleri devam eden büyüklerimiz yaşatma ve onların fikir, kültür dünyalarını, değerlerimizi gençlere aktarmak gibi pek çok yönden Kütahya için yapılabilecek güzellikler var, onların planlanması ve programlanması, bir taraftan Ankara'da bir taraftan Kütahya'dan bir taraftan diğer illerdeki Kütahyalı kardeşlerimizle kuracağınız güzel ilişkilerle de bunu sürdürmek önemli.

"STK Çalışmalarına Gençleri Dahil Etmeliyiz"

Kişisel anlaşmazlıklarımızı toplumsal faaliyetlerimize, bulunduğumuz görevlerdeki çalışmalara yansımasına müsaade etmemeliyiz. STK'larımız mazlumun yanında yer almakta, Dünya'da ilk sıradayız. STK çalışmalarımıza gençleri de dahil etmeliyiz.

 

Türkiye'de STK Türleri

Türkiye'de Sivil Toplum yapılarıyla ilgili değerlendirme yapacak olursak, farklı farklı STK türlerinin olduğunu görüyoruz. Bazıları yarı resmi güdümlü STK mahiyetinde, kimisi belli bir sermayenin emrinde o doğrultuda çalışıyor. Kimisi tamamen resmi söylem kullanır, kimisi tamamen devlet karşıtı söylem kullanır. İdeolojik sonuçlar elde etmeye yönelik değerlendirmeler yapanlar, kimisi kendisini tamamen siyasete odaklandırmış, bir de mesleki anlamda oluşmuş kurumlar kuruluşlar var. STK'ların kendilerini geliştirmeleri, kuruluş gayeleri doğrultusunda bazı çalışmaları yapması önemli.

 

"Algılara Esir Olmamak, Uyanık Olmak Lazım"

Zaman zaman farklı çevrelerin ne yaparsak yapalım, bazı STK'ları karalamaya yönelik, olumsuzlamaya yönelik bir çaba içerisinde olduklarını da görüyoruz. İsim vermeyeyim ama son haftalarda bir STK'mızla alakalı olarak bir binayla da ilintili olarak medyaya da yansıyan spekülasyonlar oldu, onun üzerinden bazı çevrelere siyasi anlamda da hakaretler, olumsuz bir algı oluşturmaya çalışılarak sanki devlete çöreklenen bir sülükmüş gibi o STK'yı kamuoyuna sunma gibi çabalar, gayretler de var. Buna karşı da uyanık olmak lazım, bu gibi algılara da esir olmamak lazım.

Bir zamanlar bir ilde olumsuz bir hadise olmuştu bir öğretmenin yaptığı, o öğretmen de bir vakfın üyesiydi. O vakıfla ilgili bazı odaklar, çevreler, ne zaman haber yapsa şöyle istismar yapan bir vakfın falanca şubesi, genel merkezi yani tamamen fevri olan, o davaya vakıf müdahil oldu, avukatlarıyla katıldı, o şahsın en ağır cezayı alması için gereken çabayı, gayreti gösterdi; hiç kimse onu görmez. Kimsenin o vakfa veya bunun gibi benzeri vakıflara ahlak dersi vermeye hakkı da yok, haddi de yok, hatırlatabilir herkes ama ahlak dersi veremez. Kendileri her türlü ahlaksızlığı, pisliği yapan kimi insanlar o olay üzerinden inançlı kesimleri vurmak, belirli kesimleri yüceltmeye çalışırken, belirli kesimi de yerin dibine batırarak ideolojik hesaplarla, farklı sebeplerle bir çaba içerisine giren kesimlerde, çalışmalarda var. Bunlara karşı uyanık olmak, dikkatli olmak kesinlikle önemli" dedi.

Rektör UYSAL: STK Nasıl Olmalı Yada Olmamalı?

STK'ların nasıl olması gerektiği ile ilgili 5 temel prensip çıkardığını belirten DPÜ Rektörü Prof. Dr. Kazım UYSAL: "Bende inkişaf eden uyanan bazı duyguları paylaşmak isterim. Özellikle STK'lar içinde yer almanın insan mutluluğu ve toplum huzuru açısından önemli olduğunu düşünürüm. Çünkü STK kavramı sadece bizde değil İslami olmayan Dünya'nın her yerinde tüm ülkelerde var. Demekki insana, hayvana, çevreye faydalı olmaktan zevk alındığı için bu hizmeti yapıyor. Fayda üreten herkes mutlu olur. STK'ları güçlendirmek devletler, milletler, insanlar için çok önemli.

Yakın geçmişte malumunuz FETÖ'de kendini STK'lar içinde konumlandırdı. Maalesef birçok insanı kandırdı. Orda 5 tane temel husus çıkardım. Bir STK nasıl olmalı yada olmamalı şeklinde 5 temel prensip tespi ettim.

 

1. STK'lar arası meşverete ve uhuvete önem vermezlerdi. Tabi muhalifi her STK'nın STK'lar arası fikir alışverişine meşverete ve kardeşliğe birlik beraberliğe iş yapmaya önem vermesi. Bu temel bir düstur, önem vermiyorsa demek ki bu STK için millet için Allah için çalışmıyor sonucuna varabiliriz.

2. Diğer STK'ların hizmetlerini kıskanmak ve sadece kendisini ön plana atmak yani biz merkezli bir anlayışla yaklaşmak. STK'lar diğer STK'ların hizmetlerinden sanki kendi hizmet yapıyor gibi memnun olması, içimizde çekememezlik, kıskançlık hissi uyanıyorsa demek ki bu yaptığımız iş bencilce bir iş.

3. Hedefe götürecek yolların meşruyetine önem vermezler. Hedefe götürecek her yolu mübah sayarlar. STK topluma hizmet için var olur, bu hedefe giderken giden yolların meşruyetine dikkat etmiyorsa bir sıkıntı var demektir. Bizi hedefe götürecek tüm yollarda da meşruyet aramamız ve meşru zeminden ayrılmamamız temel bir esas olması lazım.

4. Bu İslami cemaatler için söylenebilir belki, fakire değil zengine ilgi duymak. Basit bir kural, Allah fakirin elinden tutmak mı, zenginin yanında olmaktan mı hoşlanır? Çok açık herkesin bileceği bir husus bu, fakirin elinden tutmaktan Allah daha çok hoşlanır. Bir STK eğer çok ihtiyaç olan işlere bakmıyor, fakire ilgi göstermiyor; güç devşirmek için ve o gücü başka yerlerde kullanmak için farklı mulahazalar farklı davranışlar içine giriyorsa burda bir soru işareti var. O zaman STK'lar kendini kontrol etmesi lazım.

5. Her STK'nin tartma, muhakeme etme melekesi olması lazım. Olur ya peşine düştüğü Başkan, Hoca yanlış yapabilir, o zaman tartma muhakeme melekesi olması lazım. Bunu nasıl yapacak, temel insani düsturlar bellidir, her STK'nın buna dikkat etmesi lazım.

Bu çerçevede 5 kural halinde STK'lar hizmet ederlerse yanılmazlar, millet için değer üretirler. Rabbimizin de hoşuna giden işler, ameller yaparlar diye düşünüyorum. " ifadelerini kullandı.

 

Rektör KAVUNCU: Verdiğiniz Bilgilere Göre Herkes Üstüne Düşen Payı Aldı

Kütahya Kültür Derneği Başkan MUSLU: "Enerjimizin azaldığı dönemlerde manevi desteklerini esirgemeyen alo dediğimizde aurasını bizlere yönlendiren Vural Hocamız var, Sayın Hocamızın düşüncelerini almak isteriz" demesi üzerine KSBÜ Rektörü Prof. Dr. Vural KAVUNCU: "Enerji buluyorsanız ne mutlu. Öncelikle bu toplantılar dizisini düzenleyen Kütahya Kültür Derneğine, sizlere çok teşekkür ediyorum. Ümit ediyorum, bu serilerin devamı gelir. İlimize teşrif eden Rektör Hocama ve Genel Müdürümüze teşekkür ediyorum. Ayrıca Kütahya'mıza göstermiş oldukları yakınlıktan dolayı teşekkür ediyor, hoşgeldiniz diyorum.

 

STK'larda Olması Gerekenler, Sonuçları, Aktif STK Sayıları

Bu topluluğun bir özelliği var, ya STK'lar STK'ların temsilcileri var yada onların paydaşları var. Biz üniversite olarak bir yandan paydaşız ama tıpkı sizler gibi geçmişimizde dernek, vakıf vs. çokça yer almış aktif içinde bulunduğumuz, bulunmakta olduğumuz durum da var. Verdiğiniz bilgilere göre herkes üstüne düşen payı aldı. Özetlerimi çıkardım, faydalandığım noktalar oldu bunları zaman almamak için tekrar etmek istemiyorum.

STK'larla ilişkili bir STK'nin ne olmamalı şeklindeki ifadeniz özetiydi. Maalesef günümüzde de çok büyük çoğunluğunun maalesef bu yöne doğru itildiği, zorlandığı, zamanla bu kulvara girdiğini de gözlemliyoruz. Bugün dernek sayısına bakarsanız, ikibinüçyüz dernek, bunların kaç tanesinin aktif olduğuna, kaç tanesinin amaca uygun ne yaptığını sorgularsanız, bunun çok daha düştüğünü fark edersiniz. Ortada bir sorun var. Olması gereken, dertlenmek gerekiyor, dertte samimiyet ve fedakârlık gerekiyor. Zaman ayıracaksınız, maddi, manevi, emek vereceksiniz. Bunlar materyalist bir felsefe ile kazanç olarak geri dönecek bir şey değil. Samimiyet, feragat, gayret, sebat gerekiyor. Hadi bir heyecanla bir şeyler yapalım değil, senelere ve çok uzun süreye yayılan bir dönem gerekiyor. Bunlar olmazsa olmazlar, sonrasında başarı için uygun yöntemlerin sistematik olarak belirlenmesi gayretin boşa gitmemesi için çok sistemli çalışma gerekiyor. Kalite standartları gereği planladıktan, uyguladıktan sonra bunların kontrol edilmesi yaygınlaştırılması ve en nihayetinden niçin kurulduk, amacı neydi, ne yaptık? Toplantı yaptık, şu yaptık bu yaptık değil; bunun sonucunda hangi davranış modeli değişti, hangi ürün ortaya çıktı, toplumun hangi derdine derman olduk veya toplumda hangi yönde gelişmeye biz katkı verdik cevabı verilebilmeli.

 

KAVUNCU: "Doğru Yapılanmasının Gerçekleşmesi İçin Desteklerimizi Sunmalıyız"

Her STK sadece Başkan'dan da bahsetmiyorum, o topluluk hitap ettiği etki ettiği herkesten bahsediyorum, toplum bu tarz sivil hareketler muhtaç. Rektör Hocam çok güzel söyledi, aslında medeniyettir, medeniyetle eşdeğerdir. Gelişmiş toplum, maddi zenginlik değildir. Sadece maddi zenginlik olup toplumu inşa etmemiş olan toplumların nasıl var olduğunu, zenginliklerin de geçici olduğunu, nasıl başkalarının emirlerinde ve talimatlarında yaşamak zorunda kaldıklarını da gözlemliyoruz. O halde biz STK'ları destekliyoruz, hem inancımızın, hem insanlığın gereği yaşama insanlık erdemimizin gereği, doğru yapılanmasının gerçekleşmesi için de desteklerimizi sunmamız lazım. Bugünkü konuşmalarınız da bunlara ışık tutacak ve güzel bilgiler mahiyetinde teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.

 

ARABACI: Sendikaların, STK'ların Yüzde 80'i Vesayet Altında

Kent Konseyi Başkanı, Doruk Gazetesi Kurucusu Ahmet ARABACI: "Çok değerli hocalarımızı aramızda görmekten duyduğumuzu mutluluğu ifade etmek istiyorum, dolayısıyla Kütahya Kültür Derneğimize bize bu imkânları sağladığı için teşekkür etmek istiyorum.

Hasbelkader ömrü sivil toplum kuruluşları içerisinde geçmiş bir kardeşinizim, çok uzun yıllar sendikacılık, değişik derneklerde, kurumlarda kuruluşlarda yöneticilik, halen sayın hocamın da az önce çok net tarif ettiği gibi gönüllük esaslı çalışmalar yapma çabasında olan Kent Konseyi'nin de bir aydır Başkanlığını yapıyorum.

2300 Dernek, Türkiye Cumhuriyeti demokratik rejimle yönetilen bir ülke. Siyasi partiler ve STK'lar demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır ancak işlevlerini yapabildikleri sürece. Söylediğimden kimse rahatsız olmasın, üzerine de alınmasın inanmadığım bir şeyi hayatım boyunca konuşmadım, şuanda bütün sendikalar, STK'ların yüzde 80'i vesayet altında. Yani kuruluş amacı farklı belki çok nitelikli yöneticilerle gelmiş başlarına ama yapamıyor, vesayet var üzerinde. Kimisinde siyasi otoritenin vesayeti var, kimisinde muhalefetin vesayeti var. Dolayısıyla bu STK'lar görevlerini yerine getirmenin yerine maalesef bir ayrıştırmaya da sebep oluyorlar.

Ahmet ARABACI: Önceden Çok Daha Demokratik Sendikacılık Uygulayabiliyorduk

30 - 40 sene öncesine gittiğimde, Profesyonel Sendika Başkanıydım. TES-İŞ Federasyonu'nun da Genel Sekreterliği'ni yaptım. Çok daha demokratik bir sendikacılık uygulayabiliyorduk. Çünkü aşağıdan yukarıya doğru bir yönetim vardı. Federatif sistemle çalışıyorduk. Üst yönetime buradan yetki vermediğimiz sürece, yönetim bizim adımıza bir tasarruf uygulaması bahis konusu değildi.

STK'ların Gerçek İşlevlerini Yapabilir Hale Nasıl Getirebiliriz?

Bunları şunun için söylüyorum, çok değerli Hocalarımın bu konuda ciddi çalışmalar yapması noktasında çözüme gidilebilir, önerileri olabilir, sistemi değiştirerek mi? Yani sivil toplum kuruluşlarını nasıl gerçek işlevlerini yapabilir hale getirebilirizi, illa ki bu konuda düşünceleri vardır, arz ederlerse mutlu olurum; değilse bu konuda çalışma yapmaya davet ediyorum.

STK'lar Nasıl Bir Sistemle Yeniden Yapılandırılabilir?

Hocam güzel açıkladı, sivil toplum kuruluşları kurulduğunda devlet desteği gelsin, proje gelsin, biz bunu götürelim, o zaman zaten kendiliğinden de gider. Nasıl bir sistemle STK'lar yeniden yapılandırılabilir, bu konuda bir çalışma gerekiyor mu? Sizlerin düşüncesi ne? Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim" dedi.

Rektör ARICAN: Yasal Zorunluluk Olmasına Rağmen Kent Konseyleri Birçok Şehirde Yok

Rektör ARICAN: "İşin doğrusu bizim büyüğümüz, tecrübeli birçok STK'da, sendakada bulunmuş, şuanda Kent Konseyi Başkanı olması da çok önemli. Buna da sevindim Başkanım, Kent Konseyleri çok önemli ben 2014'den beri bu işi yürütüyorum. Bulunduğumuz kentin üniversiteyle işbirliği, öğrenciler, öğrencilerin katkısı, oradaki kapasite gelişimi, esnafın kapasite gelişimi, STK'ların kapasite gelişimi. Bir süre sonra şöyle düşünülüyor siz adaylık mı düşünüyorsunuz, yok öyle bir dert yok. Birçok şehirde Kent Konseyi yok, aslında yasal zorunluluk biliyorsunuz. Belediyeler kanunda olması gereken Belediye'nin kurması gereken bağımsız bir kuruluş. Oradaki siyasi partilerden, yöneticilerden oluşması gereken bir yapı. Ülkemizde maalesef rekabet kültürünü de oluşturamadık. Bize rakip olur mu, Kent Konseyi büyürse şöyle olur mu? Önemli bir nokta, birincisi bu.

Kent Konseylerinin Güçlendirilmesi Şehre Önemli Katkılar Sağlar

Kent Konseylerinin güçlendirilmesini aslında güçlü bir Kent Konseyi'nin şehre, şehir kültürüne, şehirleşmeye çok önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Şehir kültürü ve Kültürlü şehir kavramını önemsiyorum. Şehirlerimiz, büyük köylere dönüşüyor; göçler olabilir. Ama bizden önceki dönemlerde şehre gelmenin bir gereği vardı, şehirli gibi davranmak. Apartmanlarımızda köydeki gibi yaşamaya çalışıyoruz. Kent Konseyleri, sivil insiyatifi sunacak mekanizmalar; istişari yerler. Bir hemşerilik bilinci, kentlilik, bir şehirlilik bilinci oluşturan yerler. Burada da olmasına sevindim.

Kendi STK'nızın hedefleri var, faaliyetleri var. STK iyiliği yaygınlaştırma, sorunları hedefleri üzerinden gitmeli. Demokratikleşme, şeffaf olma, açık olma önemli. STK'larımızda da temel prensipler olmalı, siyasette de 3 dönem kuralı gelmişti. STK'lar derebeyliğe, güç devşirilen yerlere dönüşmemeli. STK'lar 10 yılı aşmayacak şekilde güncellenmeli, yenilere, gençlere fırsat sunmalıyız Bu katılımcı demokrasiyse, fırsatlar sunmalıyız. Dediğinize katılıyorum. İnsandan başlayarak gitmeli, tepeden inmeci olmaz.

"Sivil Toplumun Etki Analizi, Alanlarına Göre Sivil Toplumlar İnceleniyor"

Türkiye'de STK'ları masaya yatırmak lazım. Genel Müdürlük bu anlamda bir çalışma yapıyor. Üniversite olarak biz de işbirliği içindeyiz. Üniversite olarak bizim uygulama araştırma merkezimiz, sosyal inovasyon, sivil toplum araştırma uygulama merkezimiz şuanda proje yürütüyor. Sivil toplumun etki analizi. Genel Müdürlük de yapmalı, illerde de olmalı, denetlenebilirliği sadece kendi içinde değil; yerel yönetimlerin de birbirini denetlediği bir mekanizma olmalı.

Tanım sorunu var. Sivil toplum tanımı çok geniş, sendika, meslek örgütü, siyasi partiler,  yarı özel yarı resmi olanlar hepsi STK içinde geçiyor. Çalıştaylar yapılması gerekiyor. Çalışma alanlarına göre sivil toplum bölümlere ayrılmalı, Türkiye'de yakın zamanda sivil toplum üzerine tanımlamalar olacak" dedi.

Program sonunda katılımcılara günün anısına Kütahya'ya özgü çini vazo ödüllerini DPÜ ve KSBÜ Rektörlerimiz ile Kütahya Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Kent Konseyi Başkanı takdim etti. DPÜ Rektörü UYSAL, Ekosistemlerin Dilinden Yaratılış kitabı ile çocuklar için yazmış olduğu hikaye kitaplarını takdim etti.

Kütahya Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman MUSLU ve Yönetim Kurulunun organize ettiği Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü ve Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım ARICAN, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Nezir GÜL'ün konuşmacı olarak katıldığı toplantıya DPÜ Rektörü Prof. Dr. Kazım UYSAL, KSBÜ Rektörü Vural KAVUNCU, Ankara Şehir Ömer Halisdemir Proje İmam Hatip Lisesi Müdürü Yaşar KESKİN, SGK İl Müdürü İsmail SAYAR, Kültür Turizm Müdürü Zekeriya ÜNAL, Milli Eğitim Müdürü Hasan BAŞYİĞİT, Zafer Kalkınma Ajansı Koordinatörü Veli OĞUZ, Altıntaş Milli Eğitim Müdürü İsmail GÜVEN, Kütahya Halk Eğitim Müdür Yrd. Ahmet ÖZÇELİK, Kütahya Kent Konseyi Başkanı Ahmet ARABACI, STK temsilcileri ve basın mensupları katıldı. - DORUK Fatma

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.